18 kadın örgütü ortak bir bildiri yayımlayarak emniyet güçlerinin ve medyanın İstanbul'daki öğrenci eylemi sırasında bebeğini düşüren kadına yönelik tutumunu kınadı: olayın fail ve sorumlularının yargılanmasını, bu suçun devlet, emniyet ve medya içindeki tüm destekçilerinin kadınlardan ve kamuoyundan özür dilemesini istedi.
4 Aralık'ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın rektörlerle yaptığı toplantıya dilekçelerini ulaştırmak isteyen öğrencilere polisin uyguladığı şiddet sonucunda hamile bir kadının bebeğinin öldüğünü hatırlatan kadınlar, siyasetçilerle medyanın da şiddeti sürdürdüğünü vurguladılar.
Kadınlar, bebeğini düşüren kadının yaşının, şiddetin büyütülüp büyütülmediğinin, hamile bir kadının eylemde olup olamayacağının tartışma konusu edildiğini hatırlattılar:
"Kadınların doğurup doğurmayacağı, kaç çocuk doğuracağı ya da hamilelik sürecini nasıl geçireceği konusunda karar vermek hiç kimsenin tasarrufunda değildir. Kadınların doğurmaması ya da doğurması herhangi bir hakkın yok sayılmasına gerekçe gösterilemez.
Ve doğurmaları kadınların düşüünmesi, eylemesi, çalışması, üretmesi, sokağa çıkması, itiraz etmesi, haklarını aramasına mani değildir. Bunun aksini iddia etmek kadın düşmanlığı, ayrımcılık ve suçtur."
Şiddetin üçüncü tarafı yok!
Kadınlara şiddet uygulayanlar, şiddeti destekleyen, besleyne ya da meşrulaştıranlar gibi umursamayanların da şiddet uygulayan tarafta yer alacağını hatırlatan kadınlar, "Çünkü şiddet önemsenmediği ve karşı çıkılmadığı için sürüyor" dediler.
Kadınlar, herkesi bu gidişe, ayrımcılık ve şiddete tepki göstermeye, olması - yapılması gerekenlerin takipçisi olmaya çağırdılar:
Çünkü:
- Her tür demokratik örgütlülük, talep ve tepkinin umut ve coşku yerine şiddetle karşılandığı, bu şiddetin meşrulaştırıldığı ve desteklendiği,
- 19 yaşın çok altında zorla evlendirilen, çocuk doğurmak zorunda bırakılan on binlerce kadının yaşadıkları görmezden gelinirken, 19 yaşı kendi rızasıyla çocuk sahibi olmak için erken bulan çifte standartlı "ahlak" anlayışının siyaset ve medya tarafından yaygınlaştırıldığı,
- Kadınların "kutsal görevlerden" "fıtrata" kadar çeşitli bahanelerle siyasetten ekonomiye hayatın her alanına eşit katılmaktan alıkonulduğu, geleneksel rollere hapsedilmeye çalışıldığı, en temel haklarının her vesile ile tartışma konusu edildiği,
- Kadınların sokak ortasında yakınları ya da devlet güçleri tarafından dövüldüğü, tekmelendiği, tecavüze uğradığı, bıçaklandığı, öldürüldüğü bir hayata tahammül edemiyoruz. Peki ya siz?
Bildiriye imza atan kadın örgütleri:
İstanbul Feminist Kolektif, Avrupa Kadın Lobisi Türkiye Koordinasyonu, Bağımsız Feministler, Barış için Kadın Girişimi, Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu,
Demokratik Özgür Kadın Hareketi, Filmmor, İllet, İstanbul Amargi, İzmir Amargi,
İzmir Kadın Dayanışma Derneği, KADAV - Kadınlarla Dayanışma Vakfı, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadın Emeği Kolektifi, Kadın Koalisyonu, Kadın Mühendisler, Mimarlar, Şehir Plancılar, Fen Bilimciler ve Teknik Elemanlar Grubu, Kadın Yazarlar Derneği, Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği, KAOS-GL'li Kadınlar, Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği, Lambda'lı Kadınlar, MEDİZ - Kadınların Medya İzleme Grubu, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Sosyalist Feminist Kolektif, TCK Kadın Platformu, Türkiye HomeNet - Ev-Eksenli Çalışan Kadınlar Dayanışma Ağı, Van Kadın Derneği- VAKAD, Yüksekova Kadın Derneği.