Notere gitmekte gecikmeyin
Çünkü, 1 Ocak 2002'den önce evlenen çiftlere, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi'nden yararlanmaları için tanınan süre 31 Aralık'ta doluyor.
Bu süre içinde eşlerine "edinilmiş mallara eşit katılım sözleşmesi" imzalatamayan kadınlar, eski mal rejimine tabi olacak. Bir başka deyişle, boşandıkları taktirde evlilik süresince edindikleri mallarda pay sahibi olamayacak.
"Erkek iktidarını güvence altına aldı"
Ancak, süre giderek kısalmasına rağmen kadınların büyük bir çoğunluğu eşlerini notere gidip sözleşme imzalamaya razı edemiyor.
Bir yılda tek bir müvekkilinin eşini notere gitmeye ikna edebildiğini anlatan İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi Avukatlarından Hülya Gülbahar, bu durumu, "erkeklerin aile içindeki reisliklerini ve iktidarlarını güvence altına almak istemesiyle" açıklıyor.
76 yıl boyunca malların sahibi erkekti
Gülbahar, kadınların mağduriyetine neden olan ve Türkiye'de 76 yıl boyunca uygulanan "mal ayrılığı rejimini" şöyle anlatıyor:
* Türkiye'de 76 yıl boyunca mal ayrılığı rejimi uygulandı. Bu rejim, kadının ev işleri, çocuğun, kocanın, hastaların, yaşlıların bakımı için harcadığı emeği bedavaya getiren ve kadın emeğinin sömürüsüne dayalı bir rejimdi.
* Mal ayrılığı rejiminde, evlilik sırasında edinilen mallar kimin üzerine kayıtlı ise, onun üzerinde kalıyordu. Kadınlar sözde mirastan eşit pay alıyordu, dışarıda çalıştığı zaman geliri kendisine kalıyordu. Ama, devlet bakanlığının yaptığı bir istatistik de gösteriyor ki, bugün Türkiye'de aile üzerine kayıtlı gayri menkullerin sadece yüzde 8.7'si kadınların üzerine.
* Demek ki, mal ayrılığı rejimi sayesinde, kadınların ev içindeki emeği sonuna dek sömürüldüğü gibi miras paylarına da erkekler el koymuş. Dışarıda çalışsalar bile, elde ettikleri erkekler üzerine kayıtlanmış.
Evde ya da işte; malların geliri eşit paylaşılacak
Çiftlerin evlendikten sonra edindikleri malların eşler arasında eşit paylaşımını öngören "yeni mal rejimi" ise, ev kadını olduğu için hiçbir mal varlığına sahip olamayan kadınların emeğini tanıyor, ilk kez ev içi emeğin karşılığının adını koyuyor.
Avukat Gülbahar, "yeni mal rejiminin kadınların evde harcadığı emek ile erkeğin dışarıda çalışarak elde ettiği ekonomik gelirin eşit değerde olduğu ilkesinden yola çıktığını" hatırlatıyor:
"Yeni rejim, ister evde ister işte çalışılsın, evlilik sırasında edinilmiş bir mal varsa, bunun gelirinin eşit paylaşılmasını öngörüyor. Kadınların boşandıktan sonra ya da miras sırasında evde ürettikleri emeklerinin maddi karşılığını almasına imkan tanıyor. Bir başka deyişle, boşanma halinde erkek, edindiği tüm malları alıp gitmek yerine eşiyle paylaşmak zorunda kalıyor."
17 milyon kadın mağdur
Ancak yasa, sadece 2002 yılından itibaren geçerli sayılıyor. Bu, 2002 yılından önce evlenmiş 17 milyon kadının sadece 2002 yılından sonra edindikleri mallarda hak sahibi olabileceği anlamına geliyor. Bu kadınların bundan önceki emekleri ise geçerli sayılmıyor.
Avukat Gülbahar, yasanın evliliklerin başlangıcından itibaren uygulanması gerektiğini vurgulayarak, yasa ile kadınların mağduriyetinin sürdüğünü belirtiyor:
* Erkek egemen meclisimizin erkek vekilleri son dakikada 'karılara yedirmeyiz' diyerek ayaklandılar ve eşit paylaşım ilkesinin var olan evliliklerin sadece 1 Ocak 2002'den sonraki bölümüne uygulanmasına karar verdiler.
* 17 milyon evli kadının 1 Ocak 2002'ye kadar evdeki ve işteki çalışması karşılığında elde edilmiş bütün mal varlıklarının erkekler üzerinde kalması, sadece 1 Ocak 2002'den sonra edinilenlerin paylaşılması sağlanmış oldu.
Kadınların başını dik tutabilmesi için
Yeni Medeni Kanun'da "evin reisi erkektir" ibaresinin kaldırıldığını hatırlatan Gülbahar, ailede eşitlik olabilmesi için öncelikle eşitliğin ekonomik temellerinin oluşması gerektiğini vurguluyor:
* Yıllarca evi, ailesi ve geleceği için harcadığı emek yok sayılan kadın, ekonomik bağımlılık nedeniyle boşanmaktan korkuyordu; evlilik içinde başını dik tutamıyordu. Boşanmak isteyenler hep, kadını başından atmak isteyen erkeklerdi.
* Yasa yapıcılar "ailede eşitlik olacak; eşler birlikte anlaşarak karar verecek" diyorlarsa, malları da eşit paylaştırmalılar. Eşitlik ancak, ekonomik temellerini oluşturduğunuz zaman sağlanabilir. Erkekler bu yasa ile sadece mallarını ceplerinde tutmakla kalmadı, aile içindeki reisliklerini ve iktidarlarını da garanti altına aldılar.
"Kadınlara sus payı verdiler"
Düzenleme ile 17 milyon evli kadının haklarının korunamadığını vurgulayan Gülbahar, kadınlara "geçmiş emeklerinin karşılığını alabilmek için eşlerini notere götürmeleri yönünde" çağrıda bulunuyor ama, bu çağrının gerçekçi olmadığını da vurguluyor:
* 17 milyon kadının haklarını koruyamayan yasa yapıcılar, kadınların tepkisinden korktukları için bir sus payı ya da daha doğru bir deyişle bir hile yaparak kadınlara sözüm ona bir hak verdiler:
* Kocalarını ikna edip bir yıl içinde yani 1 Ocak 2003'e kadar notere götürüp bir sözleşme yaptırabildikleri taktirde yeni rejimin evliliğin başından itibaren uygulanacağını söylediler. Türkiye koşullarında bu uygulamanın olmayacağı açıktı, nitekim de olmadı.
* Kocasını ikna edip noterden böyle bir sözleşme yapan kadınların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
* İronik bir çağrı olacak ama, şimdi kadınların 15 günü var, bu 15 gün içerisinde kocalarını ikna edip (!) notere götürebilirlerse, geçmiş emeklerinin karşılığını alabilecekler. Bir Ocak 2002'den sonra yeni rejimin evliliklerin başından itibaren uygulanabilmesi için hiçbir şansları kalmayacak. 15 gün içinde bunu yaptılar yaptılar, bir daha yapma hakları yok.
Eşitlik ilkesine aykırı
Düzenlemeyi "eşitlik ilkesine, vicdan ve adalet duygusuna tamamen aykırı bir uygulama" olarak tanımlayan Gülbahar, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetine "bu hatayı değiştirmeleri" yönünde çağrıda bulunuyor:
* Şu anda iktidarı tek başına kullanan AKP bu konuda muhalefet şerhi verip kadınların haklı olduğunu söylemişti. Şimdi eğer bu vaatlerinde samimilerse bu hatayı değiştirmelerini bekliyoruz.
* İstedikleri yasayı bir çırpıda geçirme hakları var. Artık kimsenin bir bahanesi yok. Ya bu mağduriyeti giderecekler, ya da sadece 17 milyon evli kadın için değil 30 milyon kadına karşı yapılan bu haksızlığın siyasi faturasını ve tarihsel sorumluluğunu taşımak zorunda kalacaklar.
Sokaklara dökülelim
Avukat Gülbahar, kadınlardan da haklarını korumak için harekete geçmelerini bekliyor.
"Tatlılıkla hiç kimse sahip olduğu iktidardan, güçten ve mal varlığından vazgeçmiyor" diyen Gülbahar'ın kadınlara önerisi "eşlerini ikna etmeleri için çaba göstermeleri; bu olmuyorsa, diğer kadınlarla birlikte mücadele etmek":
"Bu düzenleme ciddi bir insan hakları ihlalidir. Kadınlar, hep birlikte, değiştirilmesi için mücadele etmeli. Kadınlar sokaklara dökülmeli, hep birlikte sokaklara dökülmeliyiz..." (BB)