Açlık grevindekilerle ve aileleriyle dayanışmak için Diyarbakır'a giden sanatçılar, gazeteciler, avukatlar ve feministlerden oluşan kadın heyeti ziyaretlerini tamamladı.
Önce Demokratik Toplum Kongresi binasında grev yapanları ziyaret eden heyet, Diyarbakır E-Tipi Cezaevi'nde açlık grevindeki kadınlarla görüştü. Tutuklu Hükümlü Aileler Dernekleri Federasyonu'nun (TUHAD-FED) cezaevi önündeki basın açıklamasına da katılan kadınlar, ardından Barış Anneleri'ni ziyaret etti.
Savcılık, heyetten avukat olmayan kadınların mahpusları ziyaretine izin vermezken, görüşmeye katılan avukatlardan Züleyha Gülüm, cezaevindekilerin kadınların desteğinden çok memnun kaldıklarını, ziyaretin motivasyonlarını yükselttiğini anlattı.
Avukat Filiz Kerestecioğlu da "Açlık grevindekilerin aileleri söze 'Erdoğan' diye başlayıp 'Erdoğan' diye bitiriyorlar. Bu kadar öfkeli bir dil kullanılmasına çok içerliyorlar" diye konuştu.
Mebuse Tekay, Aksu Bora, Halime Güner, Nilgün Yurdalan, Nimet Tanrıkulu, Filiz Kerestecioğlu ve Ayça Örer yarın mecliste görüşmeler gerçekleştirecek.
Gülüm: Sağlıkları kötü, moralleri yüksek
Gülüm, cezaevi ziyaretini şöyle özetledi:
"Açlık grevine başlayan ilk gruptan, yani grevin 63. gününde olan kadınlarda kaslarda zayıflamadan kaynaklı ağrılar, kusmalar, kısmi bilinç kayıpları, halsizlik, düzensiz tansiyon, bağırsak sorunları, geçici süreli görme bulanıklıkları gösteriyor. Yedi ila 10 kilo civarında kilo kayıpları var.
"İlk ay boyunca hiçbir vitamin alınmamış. 35. günden sonra cezaevi idaresi B12 vitamini vermeye başlamış. 40'lı günlerden sonra ailelerinin aracılığıyla B1 vitamini almaya başlamışlar.
"Hepsi tek bir koğuşta kalıyor. Işığa, sese ve kokuya duyarlılıkları çok artmış, dolayısıyla bakımlarını üstlenenler buna çok dikkat ediyor. 63. günde olmalarının sonucu olarak sürekli bir koku hissediyorlar, bazen söylediklerini unutarak aynı şeyleri tekrar ediyorlar. Ama moralleri çok yüksek.
"Talepleri kabul edilinceye kadar direnişlerine devam edeceklerini, bunun Kürt meselesinde çözüm için bir adım olacağını, taleplerinin kabul edilmesinin akan kanın durmasının, savaşın sona ermesinin yolunu açacağını söylüyorlar.
"Kararlı olduklarını ve talepleri kabul edilinceye kadar bu eylemden geri dönmeyeceklerini belirtiyorlar."
Kerestecioğlu: Bu talepler zaten temel haklar
Avukat Filiz Kerestecioğlu da görüşmeleri şöyle anlattı:
"Diyarbakır'a 45 kadın birlikte geldik. Bu ziyaret kadın dayanışması açısından da önemliydi. Açlık grevindekilerin aileleri söze 'Erdoğan' diye başlayıp 'Erdoğan' diye bitiriyorlar. Bu kadar öfkeli bir dil kullanılmasına çok içerliyorlar. Çocuklarımızı kaybetmek istemiyoruz, diyorlar. Çok fazla acıları var ama maalesef burada yaşananlar kamuoyuna açıkça yansımıyor.
"Burada en önemlisi, çok meşru olan üç talep üzerinden bu kadar büyük bir çekişme ve zıtlaşmanın iktidar, özellikle de başbakan tarafından yaşatılması. Talepler zaten hak olarak var olan şeyler. Bunları yapmamakla diğer taraf suç işlemiş olur. Bu hakların zaten verilmiş olması, verilmiş olanların da geri alınmaması gerek.
"Bu taleplerin ölüm olmadan kabul edilmesi, bu zıtlaşmanın bitmesi gerekiyor. Bu ülke yeterince ölüm, yeterince açlık grevi gördü.
"Yarın bizim söyleyeceklerimiz de çözüm için elden ne geliyorsa yapılması gerektiği. Çünkü bu meclisteki partilerin zorlamasına da bağlı. Hem iktidar hem muhalefet partileri bunu sonlandırmak için çabalamalı.
"Anneler 'Biz barış derken, başbakan idamdan bahsediyor' diyorlar. Açlık grevinin 63. gününde nasıl böyle bir konu gündeme gelebilir? Bizim Ceza Hukuku derslerinde okuduğumuz, idamın 'taammüden insan öldürmek' olduğudur." (ÇT)