* Fotoğraf: Elif Akgül - bianet
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınlar ve LGBTİ’ler İstanbul’da Beyoğlu Tünel Meydan’da buluştu.
Saat 18.00’da toplanan kadınlar ve LGBTİ’ler “Kadınlar birlikte güçlü”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Gelsin baba, gelsin koca, gelsin devlet, gelsin cop”, “Dünya yerinden oynar, kadınlar/ibneler özgür olsa” sloganlarıyla Odakule’ye kadar yürüdü.
Odakule’ye varan kalabalık, ilerlemelerine izin vermeyince, tekrar Tünel Meydan’a yürüyüş düzenledi.
Yürüyüşte “Erkek-devlet şiddetine itaat etmiyoruz” ve "Hayatlarımızdan da, mücadelemizden de vazgeçmiyoruz" pankartlarının taşındığı yürüyüşte gökkuşağı bayrakları da taşındı.
Engelleme girişimine rağmen yürüyüş gerçekleşti
Öğle saatlerinden itibaren Beyoğlu, polisler ve barikatlarla kaplandı. Polis, Tünel Meydanı’nda barikatlarla geniş bir kafes kurdu. Bugün Beyoğlu’nda kadın polisler de görev yaptı.
Polis, yürüyüşün kaymakamlık tarafından yasaklandığını söyleyerek önce yürüyüşe izin vermedi. Kadınlar ve LGBTİ’ler, alkışlar, zılgıtlar, bando ve tamburlar eşiliğinde, slogan atarak görüşmelerin sonuçlanmasını bekledi.
Görüşmelerin ardından yürüyüş başladı. Odakule’den ilerlenmesine izin verilmeyince, kadınlar ve LGBTİ’ler Tünel Meydan’a tekrar yürüdü ve ardından eylem sonlandı.
"Bir yıldır aralıksız itiraz ediyoruz"
* Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
25 Kasım Platformu adına yapılan basın açıklaması, Türkçe, Kürtçe ve Arapça okundu.
Özengül Ergün’ün okuduğu Türkçe açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Sadece bugün değil 1 yıldır neredeyse aralıksız kentlerin meydanlarında itiraz ediyoruz, direniyoruz. Hayatlarımızı çevreleyen, olağanlaştırılmaya çalışılan erkek şiddetine, olağanüstü halle kadın düşmanlığının dozajını arttıran devlet şiddetine, faşizmin her türlü uygulamasına karşı susmamaya, itaat etmemeye devam ediyoruz.
“Boşanıp boşanmayacağımız, doğurup doğurmayacağımız ve kaç çocuğu nasıl doğuracağımız bizim kararımızdır.
“Çocukların velayetini kimin alacağını, hangi mahallenin imam hatip okuluna mecbur edileceklerini, hangi topraklarda, hangi savaşta ölmeleri gerektiğini, haysiyetli bir biçimde gömülüp gömülmeyeceklerini belirleyen sisteme itaat etmeyeceğiz.
“Karakollarda, şiddet gören kadınlara, LGBTİ'lere ‘size vaktimiz yok’ derken erkeklere sığınakların yerini dahi ayan beyan söyleyen, şiddete uğrayan göçmen kadınlara ‘önce delil’ deyip, sığınağa yönlendirmeyen düzeninize itaat etmiyoruz.
“‘OHAL’ bahanesiyle şiddet karşısında dayanışma için başvurabileceğimiz kadın örgütlerini kapattığınız, Kürt illerindeki belediyelere atadığınız kayyumlarla en önce belediyelerin kadın merkezlerini hedef aldığınız, tecavüzcülere af çıkarmaya yeltenirken kadın milletvekillerini, belediye başkanlarını, siyasetçileri, hak savunucularını mahkûm ettiğiniz bu hale itaat etmiyoruz.
“Hayatlarımızı, anneliğe, aileye, şiddete hapsetmeye çalışan yasalara ve yargıya, nasıl bir hayat yaşayacağımızı bize dayatan adamlara, o adamları koruyan tek adama itaat etmiyoruz! Bizler kadınlar erkek-devlet şiddetinden uzakta, güvenli, eşit ve özgür yaşama arzumuzdan da, hayatlarımızdan da mücadelemizden de vazgeçmiyoruz!” (ÇT)