Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), tabii ki "farkını" koyuyor ve "eşitlikçi" bir tavırla "kadına da erkeğe de ceza verilsin" diyor...CHP'li kadınlar lütfen ayaklanın!
Şimdi, nereden başlayıp ne yazmalı?
Sıralamaya çalışıp önce "zina" nedir bir bakalım.
Diyanet işlerinde "yüz değnek"
İslâm hukukuna göre zina; arada nikâh akdi veya nikâh akdi şüphesi olmaksızın, aklî dengesi yerinde, ergin erkekle ergin kadının cinsel temasta bulunmasıdır.
Devamla; Devletin Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sitesine uğruyor ve Kur'an Meali bölümünden 24. sure olan Nur Suresinden bir alıntı yapıyoruz:
"Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun."
Şimdi, "zina suç sayılsın" diyenler önce bu resmi sitedeki "yüz değnek vurun" mevzuunu açıklamak zorundalar, o "değnekler" o sitede ne arıyor? Yani, buradan bakılınca, "zina" çoktan cezası bile belirlenmiş suç durumunda.
Özgürlükçü laiklik
"Devletçi laiklilik" değil, "özgürlükçü laiklik" diyenlerin talepleri hiç de boş değil; devletin laikliği Sünni'dir ve o nedenle de, resmi bir web sitesinde "yüz değnek" buyrukları okuruz.
"Zina" mevzuu çok derin; İnternet'te arama motoru "zina" yazınca 12 binden fazla sayfa getiriyor. Fettullah Gülen web sitesinde olaya bir de "recm" giriyor:
"Bu çizgide meşhur bir başka hâdise Hz. Mâiz (ra) örneğidir. O bir gün Allah Resûlü'nün (sav) önüne, dövüne dövüne gelir: "Ya Resûlallah! Hadd-i şer'îyi tatbik et." Allah Resûlü "Nen var senin?" diye sorunca da "Zina ettim." der. Evet, o zina etmiştir ama Allah'tan başka kimse bilmemektedir onun zina ettiğini. Allah Resûlü, "Git tevbe et; Allah'ın affetmeyeceği günah yoktur" diyerek gönderir. Gider, bir daha döner gelir; sonra gider bir daha döner gelir; Allah Resûlü de her defasında, "Git tevbe et, Allah'ın affetmeyeceği günah yoktur." der, onu gönderir.
"Fakat bu hâdise tam dört defa tekrar eder. Nihâyet Mâiz, "Cezamı ver, beni vicdan azabından kurtar." der. Allah'ın bu mevzudaki hükmü ise bellidir; Mâiz recmedilecektir. Recim yapılırken acıya dayanamayıp bir ara kaçmak ister fakat orada bulunanlardan biri, eline geçirdiği bir kemik parçasıyla buna fırsat vermez ve Mâiz orada son nefesini teslim eder. Hatta bir başkası uygun olmayan bir lâf eder. Aradan bir iki gün geçer, Allah Resûlü (sav) şöyle buyurur: "Mâiz için istiğfar edin, öyle bir tevbe etti ki tevbesi eğer yeryüzüne dağılsaydı herkese yeterdi. Çünkü kimsenin olmadığı bir yerde günah işledi; hiç kimsenin bilmemesi, günahını itiraf etmesine mani olmadı..." Günah işleyince insan gelip söylemeli mi, halkın içinde açmalı mı? O ayrı mesele. Fakat sahabenin vicdânı buydu."
Maksat kadını eve kapatmak
Bu işin sonu yok; "göz zinası", "ses zinası", "koku zinası", "yürek zinası", "niyet zinası" derken, kadınlarla erkeklerin bir arada asla bulunmaması, dolayısıyla da hayatın erkeklere devri gerekliliği ortaya çıkıyor. Öyle ki başörtüsü, çarşaf, çador, burka falan kar etmez bu durumda... Çünkü, birini engellesen öbürü devreye giriyor.
Diyorlar ki; "Anadolu kadınları Zina suç olsun" istiyor. Kim bu "Anadolu kadınları", kaç kişiler, bir araya gelip Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kapısına mı dayanmışlar? Ben oldum olası bu öznesi belirsiz durumlarda dikkat kesilirim.
En son, Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) 313 generale gönderdiği mektubun generallerin ortak kararıyla adrese geri yollandığı açıklanmıştı. Hatta, galiba bianet'te "bu ortak karar nasıl alınmış" yollu bir yorum da yayımlandı. İki gün önce, Sabah'tan Aslı Aydıntaşbaş'tan öğrendik ki, iade falan yok, generallere "okumadan imha edin" talimatı gönderilmiş...
Cinayeti meşrulaştırmak
Son örnekte de görüldüğü gibi, "Anadolu kadını istiyor" diyenlere inanmamak için çok neden var, inanmak için değil. "Anadolu kadını" böyle istiyor da acaba "Türkiye kadını" ne istiyor?
Bu ülkede kadınlar yıllardır "namus cinayeti" ya da "intihar" adı altında kadınların katledilmesine karşı boşuna mücadele etmiyor.
"Zina" düzenlemesi, "namus cinayetleri"ni artıracaktır, meşrulaştıracaktır. Biz kadınlar da bunu asla kabul etmeyeceğiz... Erkeklere gelince, yönettikleri sol parti ve ve gruplardan bile ses yok. Dedik ya; konu "kadın" olunca, çıkarlarını korumak olunca, sağcısı, solcusu, İslamcısı milliyetçisi bütün erkekler bir anda birlik oluyorlar.
İmam nikahlılar, çok eşliler
Önce "imam nikahı" gerçeğine bakalım; şu anda imam nikahlı/ resmi nikahlı oranı üzerine bir veri yok elimizde ama sadece , Doç. Dr. Yasin Aktay'ın 2000 yılında Milliyet gazetesine verdiği "Siirt valiliğince, bir yıl içinde 3596 imam nikahlı çiftin resmi nikahı ... yapıldı" bilgisi doğrusu bir fikir veriyor...
Peki imam nikahını resmi nikaha çevirmeyenler, ya da zaten ikinci, üçüncü, belki de dördüncü eş durumunda olanlar ne yapacak? Nereden baksanız olay zina sınırlarına giriyor. Ki, bu tür örneklerin sayısı hükümet partisi AKP'de hayli fazla... "Ahlakı zapturap altına alacağız" derken kendilerini hapishanelerde bulmasınlar.
Mesela, 1997'de Milliyet gazetesinde yer alan haberde "Medeni nikah yapın" kampanyası başlatan Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın, sekreterini ikinci eş yapmak için imam nikahı kıyan Refah Partisi Isparta Milletvekili Mustafa Köylü'nün istifasını istediğini yazıyordu. .
Çat kapı, karşınızda savcı!
Yani böylesine yaygın bir uygulama için Cumhuriyet Savcılıkları ev ev dolaşıp "imam nikahı kisvesi altında zina yapanları" tespit edip dava mı açacak?
Savcılıklar her an tetikte "zina" vakası yakalamaya çalışırken, diyelim ki, benim bir düşmanım "Bahar Arcan zina yapıyor" diye Savcılığa başvurdu. Burada, hemen bir parantez açıp, "kadın namustur" diyenler tabii ki kadınları şikayet edeceklerdir... Ne olacak?
Olacak şu; biz kadınlar bu girişimi, benzeri niyetleri engelleyeceğiz. Devlet, AKP, CHP, savcılar kendilerine başka alanlar bulsun, bizim yatak odalarımızla, cinselliğimizle gönlümüzle uğraşmasınlar. (BA/YS)