KAMER’in şiddet gören kadınların nasıl mekanizmalara başvurduğunu, yasal haklarından ve yasal destek mekanizmalarından ne kadar haberdar olduğunu saptamak için gerçekleştirdiği “Kadın hakları insan haklarıdır” projesi kapsamında avukat Fethiye Çetin, yasaları Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle karşılaştırdı.
Şiddet başvurularında yaşanan sorunların sadece uygulama ve uygulayıcılardan kaynaklanmadığını belirten Çetin, yasal olarak da bazı eksiklikler olduğunu ifade etti.
Çetin, "Kadına Yönelik Şiddet Konusunda Yasalar ve Uluslararası Sözleşmeler Ne Diyor?” başlıklı sunumunda, konuyu dört başlıkta ele aldı: evlilik içi tecavüz, erken ve zorla evlendirme, çocuğa şiddet ve rızaya dayalı olmayan ensest.
Evlilik içi tecavüz
Çetin, TCK’da evlilik içi tecavüz suçunun soruşturulması ve yargılanmasının şikayete bağlı olmasının kadınları korumasız bıraktığı gibi uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğunun altını çizdi.
Çetin “Mağdurun evli olup olmaması suçun niteliği değiştirmemelidir. Yargılamanın şikayete bağlı olması evli kadının, evli olmayan kadınlar ya da diğer tecavüz mağdurları arasında ayrımcılık yaratılmıştır. Bu maddeyle, evli kadın korumasız bırakıldığı gibi, suçlu da cezasız kalıyor. Tecavüzü kadınlar zaten dile getiremezken, evlilik içi tecavüzü dile getirmek daha da zor” diye konuştu.
Çetin, KAMER’in 26 ilde gerçekleştirdiği toplantılarda, evlilik içi tecavüz konusunun kadınların en dikkatli dinlediği konu olduğunu da vurguladı. Evlilik içi tecavüzün bağımsız bir suç tipi olarak ayrı bir başlıkta düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
ULUSAL DÜZENLEME TCK MADDE 102. (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır. |
ULUSLARARASI DÜZENLEMELER İstanbul Sözleşmesi’nin 55/1 Maddesi: Madde 55 – Nizasız (ex parte) ve re’sen (ex officio) yargılama “Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin 35, 36, 37, 38 ve 39. maddelerinde tanımlanan suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturmaların, suçun kısmen ya da tamamen kendi topraklarında işlenmiş olması durumunda, mağdurun ifadesine ya da şikâyetine bağlı olmamasını ve mağdurun ifadesini ya da şikâyetini geri çekmesi durumunda dahi devam edebilmesini sağlar” Madde 36 – Tecavüz dâhil cinsel şiddet 3. Taraf Devletler, 1. fıkranın hükümlerinin iç hukuk tarafından tanındığı biçimiyle eski veya şimdiki eşlere ya da partnerlere karşı gerçekleştirilen eylemler için de geçerli olmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.” Madde 18/4 – Koruma ve Destek “Hizmetlerin sunulması, mağdurun şikâyette bulunmasına veya failin aleyhinde tanıklık etmesine bağlı olmayacaktır” Madde 43/4 - Cezai Suçların Takibi Taraf devletlere, evlilik içi tecavüz gibi suçların kovuşturmasının suç mağdurunun bildirmesi üzerine başlatılabileceği koşuluna bağlanmaması için gerekli hukuki ve diğer tedbirleri alma yükümlülüğü getirmiştir. |
Erken ve zorla evlendirme
TCK’da “zorla evlendirme” şeklinde bir düzenleme olmadığını belirten Çetin, varolan düzenlemelerin de yeterli olmadığını ifade etti. Medeni Kanun’un ise “olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple” ifadesiyle erken evlendirmelerin önünü açtığını hatırlatan Çetin, bu evlilikleri mümkün kılacak bir “olağanüstü durum” olamayacağını vurguladı.
Çetin, çocuklar için böyle bir konuda özgür ve iradeden de bahsedilemeyeceğini vurguladı.
ULUSAL DÜZENLEME Medeni Kanun 124 Maddesi: “Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.” |
ULUSLARARASI DÜZENLEMELER 1) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 16. Maddesi: “yetişkin her erkeğin ve kadının, ırk, yurttaşlık veya din bakımından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurma hakkı vardır. Evlenme sözleşmesi, ancak evleneceklerin özgür ve tam iradeleriyle yapılır.” 2) Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nin (CEDAW) 16/1. Maddesi: “Taraf Devletler kadınlara karşı evlilik ve aile ilişkileri konusunda ayrımı önlemek için gerekli bütün önlemleri alacaklar ve özellikle kadın-erkek eşitliği ilkesine dayanarak kadınlara aşağıdaki hakları sağlayacaklardır: a.Evlenmede erkeklerle eşit hak, b.Özgür olarak eş seçme ve serbest ve tam rıza ile evlenme hakkı” 3) Aynı Sözleşmenin 16/2. Maddesi: Çocuğun erken yaşta nişanlanması veya evlenmesi hiçbir şekilde yasal sayılmayacak ve evlenme asgari yaşının belirlenmesi ve evlenmelerin resmi sicile kaydının mecburi olması için, yasama dahil gerekli tüm önlemler alınacaktır.” 4) Kadına Yönelik Şiddet ve Aile (Ev) içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin “Zorla Yapılan Evlilikler” başlığını taşıyan 37. Maddesi: “1)Taraflar yetişkin bir bireyi veya çocuğu evlenmeye zorlayan kasıtlı davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere hukuki ve diğer tedbirleri alır. 2)Taraflar yetişkin bir bireyi veya çocuğu evlenmeye zorlamak amacıyla kendi ikamet yeri dışında diğer ülke veya Taraf devletin topraklarına çekmeye ilişkin kasti davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.” 3) Öte yandan BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1. Maddesi: “Madde 1: On sekiz yaşından küçük her birey çocuk kabul edilir. Her çocuk vazgeçilmez haklara sahiptir.” |
Çocuğa şiddet
Çetin, Türkiye hukuk sisteminde çocuklara ilişkin düzenlemelerin çok dağınık olduğunu ve bunun özellikle yasa uygulayıcılar açısından aksaklık ve güçlüklere neden olduğunu belirtti.
Çetin, çocukla ilgili bütün düzenlemelerin “Çocuk Hukuku” başlığı altında bir araya toplanması gerektiğini söyledi. Çocuk ceza adaletinin yerini rehabilitasyon ve onarıcı adalete bırakmasının çocuklarının yüksek yararının korunması için zorunlu olduğunu vurguladı.
Ensest
Çetin, aile içinde gerçekleşen bu suçun ispatının, diğer cinsel suçlardan da zor olduğunu hatırlatırken, özellikle geleneksel yargıların bu güçlüğü arttırdığını söyledi.
Çetin, yasa maddesinin ülke gerçekliği, suçun işleniş mekânı dikkate alınarak ispat konularında mağdurun haklarını koruyucu bakış açısıyla düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.
ULUSAL DÜZENLEME 1) TCK Reşit olmayanla cinsel ilişki “Madde 104- (1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (3) Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.” 2) Ensest, Medeni Kanunda evlenme yasağı bağlamında ele alınmıştır. Medeni Kanununun “Hısımlık” başlığını taşıyan 129. maddesi evlenmeleri yasak olan kimseleri saymıştır. Buna göre; 1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, 2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında, 3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında” evlilik yasaklanmıştır.” |