* Kadını dışlayan bir siyasi otorite bile "kadına yönelik şiddet" olarak nitelendirilmelidir. Kadının yabancı olduğu, katılmadığı, dahil olamadığı bir sistemi dayatmak bile psikolojik şiddettir. Bu noktada, ataerkil devletin varlığı, ordunun, polisin varlığı; kadına yönelik şiddet uygulanmasıdır.
* Bu demektir ki, Türkiye'de kadınlar, hayatın her alanında şiddete maruz kalıyorlar. Kadınların karşılaştıkları şiddetin önemli bir kısmı da "devlet kaynaklı şiddet".
Amaç hareketsiz bırakmak
* Türkiye'de gözaltına alınan, cezaevine konulan, çeşitli nedenlerle devlet kaynaklı şiddete maruz kalan kadınların kendilerine yönelttikleri bir soru var: "İşkence neden yapılıyor?"
* Şiddetin fiziksel ve maddi boyutu etkileyici. Ancak bir de psikolojik boyutu var. Her türlü şiddetin nedeni, bizlerin iradesini kırmak ve bizleri psikolojik anlamda öldürüp hareketsiz bırakmaktır. Asıl amaç, delile ulaşmak değildir.
Muhalif kimlik yerine günahkar kadın
* Devleti simgeleyen kişi ve kurumlar, özellikle muhalif kadınlara siyasi muhatap olarak bakmaz. Kadını, bir siyasi irade, siyasi bir kimlik olarak ele almaz.
* Devlet, kendisine bir kimlik oluşturmaya çalışan kadına, toplum içindeki kadın kimliğini hatırlatır. Kendisini bir siyasi irade olarak var etmeye, ifade etmeye çalışan kadına evden kaçmış, yoldan çıkmış yaramaz kız muamelesi yapar. Kadının toplumsal cinsiyeti, daima siyasi kimliğinin önüne alınır. Bu nedenle de kadın devletin eline düştüğünde, günahkâr psikolojisine itilir.
* Kadınlar, hayatın her alanında devlet kaynaklı şiddetle karşılaşabilir. Kadın, kendisine devlet kurumlarında da muhatap bulamaz. Devlet çalışanlarının önemli bir kısmı erkeklerdir. Kadın kendisini yalnız hisseder, ciddiye alınmaz, derdini anlatamaz. Bu nedenle pek çok kadın, devlet dairesindeki işini, eşine ya da erkek akrabasına bırakır. Olmadı, yanında bir erkekle birlikte gider devlet dairesine.
Kadın partisi
* Bütün olumsuzluklara rağmen kadınlar, mücadeleden yılmıyor; kendilerini anlatmanın, hayatı dönüştürmenin yollarını arıyorlar.
* 1923 yılında, Cumhuriyet Halk Fırkası'ndan bile önce kadınların kurmaya çalıştığı "kadın partisi" bunun önemli bir örneği. Kadınların siyasette var olmak, hayata dair söz söylemek amacıyla kurmaya çalıştıkları bu parti o dönemde devlet tarafından "bölücülük" olarak nitelendirildi, kapatıldı. Ancak, kadın mücadelesi durdurulmadı. Bu mücadelede yol almak için dayanışma ve farklılıklara rağmen bir arada olabilmek çok önemli. (BB/NU)