İzmir’deki Aliağa/Şakran Cezaevi’nde dokuz kadın tutuklu açlık grevinin 21. gününde.
Talepleri, birlikte tutuklandıkları arkadaşlarıyla kalmak ve cezaevindeki çıplak arama gibi hak ihlallerinin ve keyfi uygulamaların son bulması.
Pamukkale Üniversitesi’nde, 12 Eylül 2012’de başlayan açlık grevlerine dikkat çekme amaçlı yürüyüş düzenleyen öğrenciler Tuba Tekin, Büşra Özel, Damla Nalçakan, Melek Yeter, N.P. ve Neslihan Altun İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde “örgüt üyeliğinden” yargılanıyor.
Öğrenciler ile onların taleplerine destek olmak isteyen siyasi mahpuslar Leyla Yıldız, Eylem Etri ve Nesrin Akgül talepleri karşılanmadıkça açlık grevine devam edeceklerini açıkladılar.
Açlık grevindeki kadınlarla bugün cezaevinde görüşen, İzmir İHD Şube Yöneticisi Avukat Gurbet Uçar, her gün doktor kontrolünden geçtiklerini, çay, limonata ve ayranla beslendiklerini, B12 vitamini aldıklarını söyledi. Yaklaşık 3-4 kilo kaybeden kadınların, morallerinin iyi olduğunu da ekledi.
Şakran’da “askeri düzen” dayatması!
Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu da Şakran Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerini rapor haline getirdi.
Mahpusların şikayetlerinin başında sağlık sorunları ve tedaviye ulaşamamak geliyor. rapora göre dört aydır diş hekimine tedavi olamayan ve yüzü şişen Hüseyin Güçlü ile çene kırığı bulunan Osman Elaltı, kelepçeli doktora görünmeyi kabul etmediğinden tedavi olamıyor. Tedavi olabilen mahpuslara da ilaçları ya zamanında verilmiyor ya da hiç verilmiyor.
Dayak, hakaret, tehdit, taciz
Rapor göre mahpuslar nakiller sırasında sürekli hakarete ve tehditlere maruz kalıyor. Özellikle cezaevi girişi sırasında yapılmak istenen çıplak aramayı “onur kırıcı ve kabul edilemez” olarak niteliyorlar.
Çırılçıplak aramayı kabul etmeyen mahpuslar dövülüyor, tek kişilik hücrelerde tutuluyor ve doktora çıkıp darp raporu almaları engelleniyor. Kadınlar, sözlü tacize uğruyor. Suç duyuruları takipsizlikle sonuçlanıyor. Buna karşın mahpuslara disiplin cezası veriliyor.
Çocuklara da aynı muamele
Rapora göre, görüşülen tüm mahpuslar sayım sırasında askeri düzende sıraya dizilmeye ve tekmil vermeye zorlandıklarını belirttiler. Çocuk mahpuslar da dahil bu uygulamayı kabul etmeyenler dövülüyor.
Hapishanedeki dört çocuk mahpus, gardiyanların kendilerine “Abi” demelerini istediğini, ellerini öptürmeye çalıştığını, kendilerine “lan” dediklerini ve koğuşlarında sürekli bir gardiyanın bulundurulduğunu anlattı.
Diyarbakır Barosu avukatları Öykü Çakmak ile Selvi Tunç, “ağabeylik” uygulamasından vazgeçilmesi ve çocuklara uzman çocuk pedagogları tashih esilmesi gerektiğini açıkladı.
Selam vermek de yasak!
Kadın mahpuslar, yaklaşık bir yıldır ortak alana çıkarılmadıklarını, hatta görüşe çıkarken diğer kadın mahpuslara selam vermelerinin bile yasaklandığını baro yetkililerine anlattı. Selamlaşan kadın mahpuslara, disiplin cezası veriliyor.
Mahpuslar, mektuplarının da dışarıya verilmediğinden şikayetçi. (AS)