Turbil: 8 Mart Sevgililer ya da anneler günü gibi değil
Türk Kadınlar Birliği üyesi de olan Turbil'le, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün nasıl bir tarihsel süreç sonunda bugünlere geldiğinden, kadın kota uygulamasına kadar pek çok konuyu konuştuk.
Turbil, "Türkiye'deki kadınların büyük bir çoğunluğu henüz, aile hayatı içinde, eğitimde, çalışma hayatında ve kamusal yaşamda erkeklerle aynı haklara sahip oldukları gerçeğinin bilincine yeterince sahip değil" diyor ve kadınların, haklarının uygulanması yolunda kullanabilecekleri araçlara erişemediklerini söylüyor.
"8 Mart'ın özünde kadınların emeğinin karşılığını alma, ayrımcılığa direnme ve eşitlik mücadelesi var. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde bu özellikleri ön plana çıkarmanın gereği ve önemi var. Tarihsel süreci de göz önüne alındığında 8 Mart, bir Anneler Günü, Sevgililer Günü gibi çiçek ya da hediye alıp kutlanılacak bir gün değil."
Üç okun aynı anda atılması gerekiyor r
Gönüllü kadın kuruluşları, bünyesinde kadın komisyonu bulunduran barolar sayesinde kadın aleyhine hüküm içeren kanunlarda değişiklikler yapıldığını anlatan Turbil, "Tüm bu çalışmalara rağmen, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, siyasette kadın oranının arttırılması, kadının ekonomik yönden güçlenmesi, kadın istihdamının arttırılması gibi geniş bir yelpazede çözüm bekleyen sorunlarımız var" dedi.
Turbil, politik, ekonomik, toplumsal yaşamda cinsiyete dayalı ayrımcılık devam ettiğini söylüyor:
"Ayrımcılığın önüne geçmek için eğitim, ayrımcılığı önleyecek devlet politikaları ve kadınların karar alma mekanizmalarında yer alabilmelerini sağlayacak kota uygulaması oklarının birlikte fırlatılması gerekir. Üç okun aynı anda atılması gerekiyor."
Kota, çözümde önemli bir basamak
Turbil, kotayla ilgili kadın örgütlerinin taleplerini olumlu karşılıyor.:
"Kadın kotası uygulaması kadın katılımına sınır koyduğu için eleştiriliyor, ancak durum gerçekte böyle değil. Kadınlarımız yönetimde yoklar. Siyasal partilerin seçim listelerinde göstermelik olarak yer alıyorlar.
"Parlamentodaki temsil oranında Türkiye, Pakistan, Tunus, Fas ve Afganistan gibi ülkelerin gerisinde kalmıştır. Bu duruma son vermek için, en azından toplumsal eşitlik sağlanıncaya kadar kadınların siyasi partilerde yer alabilmesi için yüzde 30 kota uygulamasına geçilmelidir."
Kota her şeyi çözer mi?
Turbil, kotanın her şeyi çözmeyeceğini ama çözüm yolunda önemli bir basamak olacağını söylüyor:
"Bu uygulama kadınlarımızı Meclis'e taşıyacağı gibi, Meclis'e gelen her yasa tasarısını toplumsal cinsiyet eşitliği açısından inceleyecek olan 'Kadın Erkek Eşitliği Daimi Komisyonu'nun kurulmasına da etkisi olacaktır. Böylece kadınlara yeni istihdam alanları yaratılacak, çalışma koşulları düzeltilecek, kadınlar kendi sorunlarını ifade etme ve çözme imkanı bulacaktır.
"Norveç'te kabul edilen bir yasa ile 2007'de Anonim şirket yönetim kurullarında, kadın yönetim kurulu üyesi bulundurulması zorunluluğu getiren kota uygulaması kabul edilmiştir."
Kadının karnından sıpayı...
Turbil, 1987 yılında 'Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin!' kararını anımsatıyor ve bu karar sürecini de şöyle aktarıyor:
"Çorum Mahkemesi'nde bir yargıç, bir kadının boşanma talebini bu 'atasözüne' dayanarak reddediyor. Söz konusu karar, Yargıtay Kararları Dergisi'nde yayımlanınca kadınlar öfkeyle sokağa fırlıyor. 1980 sonrasının ilk legal gösteri yürüyüşü düzenleniyor ve yürüyüşe 3 bin kişi katılıyor. Kadın örgütlülüğü, Medeni Kanun'daki değişiklikleri gerçekleştiriliyor."
Ayrımcılık ortadan kalkmalı
Turbil; yeni TCK'daki ve Medeni Kanun'daki değişiklikleri; kadın hareketinin bir başarısı olarak değerlendiriyor:
"Medeni Yasa'daki 'ailenin reisinin koca olduğu', kadının ikametgahının kocanın ikametgahı sayılacağı', 'müşterek konutu kocanın belirleyeceği' gibi hükümler değişti. Zina konusunda tamamen eşitsiz, 'suç' tanımı getiren eski ceza kanunu hükümlerinin değişmesi gibi olumlu adımlar var.
"Türkiye, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) taraftarıdır. 'Uluslararası kadın Hakları Bildirgesi' olarak da tanımlanan bu sözleşmeye Türkiye, 1985 yılında bazı çekincelerle imza attı. Bu çekinceler, Medeni Kanun değişikliğinden sonra 2000 yılında kaldırıldı."
Sözleşmelerin gereği yerine getirilmeli!
Turbil, Türkiye'nin, CEDAW gereği, hem yasalarda hem de gerçek yaşamda ayrımcılığı ortadan kaldırmayı, kamu yaşamında olduğu gibi özel yaşam ve özellikle aile ilişkilerinden ayrımcı kalıp ve davranışları arındırmayı sağlamak zorunda olduğuna dikkat çekiyor.
Cinsiyet ayrımcı politikalar nedeniyle mağdur olan kadınların ortak sesi oluyor Turbil ve yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:
* Hükümet, Pekin ve Pekin+5, CEDAW sözleşmelerinin gereğini yerine getirmeli.
* 'Kadınlara yönelik geçici özel önlemlerin ayrımcılık sayılmayacağı' şeklinde Anayasa değişikliği yaparak, eşitlik çerçeve yasası oluşturmalı.
* Kadın istihdamını artırmaya yönelik istihdam politikası oluşturmalı ve yasal düzenlemeler cinsiyet eşitliği yaklaşımıyla gözden geçirilmeli.
* Kadınlara yönelik mesleki yönlendirme ve mesleki eğitim politikaları hızla uygulanmalı ve kadınların nitelikli işgücü olarak istihdam içinde yer almaları sağlanmalı.
* Yönetici kademelerde kadın oranının düşüklüğü nedeniyle, yükselme ve terfilerde yüzde 30 oranında pozitif destek sağlanmalı.
* Çalışanlar "cinsel tacize" yönelik bilinçlendirilmeli ve cinsel taciz konusu mesleki eğitimlerin bir parçası olmalı.(BEU/AD)