Fotoğraf: Sosyal Medya
"6 Şubat, 04.17'de deprem hafif bir sarsıntı ile başladı. O sarsıntı ile beraber uyandım, can havliyle oğlum ve eşime seslendim. Onlar da uyanmıştı. Oğluma 'yanımıza gel' dediğim zaman o kopan gürültünün elbise dolabının devrilme gürültüsü olduğunu ve onu kıl payı sıyırdığını söyledi."
Hülya Nehir. Samandağ Kadın Dayanışma Derneği’nden.
Onunla söyleşiye başlamak bir hayli zor. Nereden başlayacağını bilemeyeceğin gibi altı ay öncesine dair soru sormak da endişe verici. “O günleri hatırlatmak iyi olmayabilir” derken o anlatmaya başlıyor:
“Deprem akşamı korkularımız artmıştı. Kesilen elektrikten dolayı her yer karanlık ve alabildiğine soğuktu. Bir şekilde koridorda oğlumla bir araya gelip kendimizi dışarı attık. Gün aydınlanınca evimizin diğer yerlere göre iyi bir durumda olduğunu, bazı noktalarda taş üstüne taş kalmadığına maalesef tanıklık ettik. Herkesin dışarıda olduğu bu saatlerde çocuklar da alabildiğine korkmuş, herkeste lavaboya çıkamamanın stresi vardı. Annelerde de onları teskin etmek ve uzak arazilere, açık alanlara çocuklarını götürmekle meşguldü.”
TIKLAYIN - Dosya: 6 Şubat 6 Ay
“En basit ihtiyaçlar bir hafta sonra giderildi”
Nehir, o gece bazı kadınların can havliyle kendilerini sokağa attıktan sonra ped ihtiyaçlarını utana sıkıla birbirlerine fısıldadıklarına tanık oluyor. Utanç içinde olduklarını söylüyor:
“Çünkü her yer enkaz, her yer savaş alanı gibiydi. Bazı anneler üstlerindeki kalın kazakları çıkarmış üşümesinler diye çocuklarına giydirmiş, kendileri de incecik kıyafetlerle kalmıştı. O deprem anında korku, endişe, bilinmezlik arasında bile dışarı sutyensiz çıkan bazı kadınlar onun utancını yaşıyordu. Bu basit ihtiyaçlar bile ancak bir hafta sonra giderilebildi.”
“STK’ler bizi güçlendirdi”
Bir tarafta enkaz altında kurtarılmayı bekleyen binlerce insan, diğer tarafta hayatta olup yeniden yaşama tutunmaya çalışanlar. Nehir, kurtarma çalışmalarına dair tanıklığını da şöyle anlatıyor:
“Burada sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve gönüllü bireyler çok başarılı işler yaptılar. Benim odağımda da sivil toplum kuruluşlarından kadın örgütleri, dostlarım, arkadaşlarım hem ihtiyaçlarımızı karşılama hem de bize moral vermeleri konusunda bizi güçlendirdiler.”
“Kadınlar ailelerin ihtiyacı suları sırtlarında taşıdı”
“Peki, toplumsal cinsiyet odaklı afet yönetim mekanizması var mıydı?” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:
“Bu deprem sürecinde bunu düşündüren davranışlara tanıklık etmedim. Tam tersine kadınlar, bu ağır koşullarda bile çocuk bakımı, hasta-yaşlı bakımı, çadırların-konteynerlerin temizliğini sağlama, elde çamaşır yıkama gibi sorumlulukları üstlendiler. Suya erişimin çok zor olduğu bu koşullarda kadınlar ailenin su ihtiyacını sırtlarında taşımak zorunda kaldılar. Bugün halihazırda çadırlarına su taşımak zorunda kalan çokça kadın mevcut.”
Nehir çözüm önerilerini de şöyle sıralıyor:
*Toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefleyen devlet politikaları üretilmeli.
*Kadınların geleneksel rollerinin kadınları çok yorduğunu, çok bunalttığını söyleyebilirim. Destek gruplarının bu durumun sonuçlarını raporlarlayıp, farkındalık oluşturma konusunda bir irade koymaları gerektiğini düşünüyorum.
*Farkındalık oluşturmak ve iyileşmek için tiyatro, müzik, dans ve benzeri etkinliklerin sürekliliği sağlanmalı.
"Kadın ve çocuk odaklı hareket etmek gerekiyor"
Nehir, altı ay öncesine göre kadınların sorunlarının çözüldüğünü ancak yeterli olmadığını söylüyor.
“Destek mekanizmaları daha sistematik hale getirilirken kadın ve çocukların ihtiyaçları daha öncelikli olmalı. Altı ay önce bu deneyimimiz yoktu fakat bugün biliyoruz ki artık afet yönetiminde kadın ve çocuk odaklı hareket etmek gerekiyor.”
Arama kurtarma gönüllüleri anlatıyorTIKLAYIN – Mühendis Ozan: Kadınların cansız bedenlerini çocuk odalarında bulduk TIKLAYIN – Feminist Özçelik: Enkaz altında kalmak sınıfsal olduğu gibi patriyarkal TIKLAYIN – Karakuş: AFAD izin vermedikçe hiçbir şey yapamıyorsun TIKLAYIN – Öğretmen Saki : LGBTİ+'lara çadır verilmiyor |
(EMK)