Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, önceki gün (16 Haziran) görülen duruşmada, "müstehcen" ve "genel ahlaka aykırı" yayın yapmak iddiasıyla yargılanan araştırmacı Bingölçe ve Metis Yayınları yönetmeni Semih Sökmen hakkında, "isnat edilen suçun unsurlarının oluşmadığı" gerekçesiyle beraata karar verdi.
Mahkeme kararında, "bilirkişi raporu uyarınca, sözlükte yer alan deyimlerin söylenişinde ve kullanılmalarında bir tahrik öğesi bulunmadığı" belirtildi.
Bingölçe, "Bu karar kadını ve kadın dilini müstehcen olarak algılayan ve bastırmaya çalışan zihniyete karşı bir zaferdir" dedi. Bingölçe, "Artık kadın dili azıcık daha özgürleşti diyebilirim" diye konuştu.
"Bu davanın hiç açılmamış olması gerekirdi. Darısı yargılanmakta olan diğer kitapların başına" diyen Sökmen ise, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Düşüncelerini ifade etme, bilimsel araştırma yapma, bunları yayınlama hakkı anayasal bir haktır. Türkiye toplumu bu hakka layıktır. Bu hakkını keyfi, siyasi, ideolojik, ahlaki ya da dinsel hiçbir sınırlama olmaksızın özgürce kullanabilmelidir."
Davanın geçmişi
Filiz Bingölçe'nin "Kadın Argosu Sözlüğü", Metis Yayınları'ndan Ekim 2001'de yayımlandı.
Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı, 30 Kasım 2001'de toplatma talebiyle Beyoğlu 9. Asliye Ceza Mahkemesi'ne başvurdu.
Mahkeme bu talebi, "eserin bu haliyle sözlük niteliği taşıdığı" gerekçesiyle reddetti. Kararda, kitabın iddia edildiği gibi "halkın ar ve haya duygularını incitmediği gibi, cinsel arzuları tahrik ve istismar eder nitelikte bulunmadığı, genel ahlak kurallarına da aykırı olmadığı, yazarın bu eserle amacının, kadınların aralarında kullanıldığını iddia ettiği argo sözlerin anlamlarını okuyanlara açıklamak olduğu" belirtildi.
Savcılık 5680 sayılı kanunun 16/4, TCK'nun 416/1, 427 Son, 119/1 Mad. (Her sanık için ayrı ayrı tatbiki) uyarınca "müstehcen kitap yayınlamak" suçuyla yazar Filiz Bingölçe ve yayıncı Semih Sökmen aleyhine dava açtı.
Mahkemenin bilirkişi olarak görüşüne başvurduğu, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığa Bağlı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, kitabın aleyhinde rapor verdi.
Yazar ve yayıncı "bilirkişinin ideolojik olarak tarafgir olduğunu, bu kurulun edebiyat ve dilbilimle hiçbir ilişkileri olmayan kişilerden oluştuğunu" belirterek bu kurulun bilirkişiliğine itiraz etti.
Mahkeme, bilirkişi olarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne başvurdu. Bu rapor, "kitabın edebiyat eseri olmadığını, bir sözlük olduğunu, ve isnat edilen cinsel duyguları tahrik etme fiilinin" oluşamayacağını belirtiyor. (BB)