Rio'da kabul edilen üç konvansiyondan geriye hemen hiçbir şey kalmadı. Çölleşmeyle ilgili olanı "Kurudu" gitti, biyolojik çeşitlilik konvansiyonu tropikal ormanların tahribini önleyemedi. Geriye sadece iklim Konvansiyonu kalıyor...
Zirve'nin hedefleri
26 Ağustos 2002'de Johannesburg'un Sandton Kongre merkezinde başlayan ikinci zirve çalışmaları 5 Eylül'e kadar sürecek. Güney Afrika'daki zirvenin resmî teması Türkçe'ye sürdürülebilir kalkınma olarak çevriliyor. İngilizce "sustainable" basından sonuna kadar aynı kalitede sürdürülebilir demek. Fransızca "durable" uzun süren , sürekli, dayanıklı, kalıcı anlamına geliyor. Sürdürülebilir kalkınma insan etkinlikleriyle çevreyi uzun bir dönem boyu bağdaştırma arayışında:.
Üç hedef birden söz konusu:
* Ekonomik alanda Üçüncü Dünya ülkelerinde büyümenin ve kalkınma atılımının sağlanması,
* Sosyal yönden Kuzey-Güney arası bütünleşme ve dayanışmanın temini,
* Çevre açısından da su, hava, doğal görünümler gibi dünya mamelekinin (mal varlığının), hayvan ve bitki türlerinin korunması amaçlanıyor.
Bir uçta sıfır büyüme öbür uçta teknoloji
Batı türü kalkınma kısa vadeyi eksen alırken, sürdürülebilir kalkınma uzun vadeye vurgu yapıyor. Kuzey ve Güney ülkeleri, ödünsüz yeşillerle liberaller bu kavramın yorumunda zıtlaşıyorlar. iki uçtan birinde kaynakların tükenmesini durdurmak için "sıfır büyümeyi" savunanlar, ötekindeyse teknolojinin nihayette bütün sorunların çözümüne imkan vereceğini düşünenler yer alıyor.
1972'de "Roma Kulübü"nce ortaya katılan "sıfır büyüme" vizyonu ekonomik büyümede yaya kalmış Güney ülkelerince eleştirildi. İkinci teze ısı, sera etkili gazların azaltılmasına karşı çıkan ABD'nin takmış olduğu at gözlüğü örnek gösteriliyor, Rio'da belli bir yankı bulan sürdürülebilir kalkınma kavramı "Gündem 21" adı verilen upuzun bir belgenin hazırlanmasını sağladı. Bu belgenin dünya çapında pek bir somut sonucu olmadı. Türkiye'yse "en iyisini biz yaptık" diyor.
189 ülkeden yüzden fazlasının liderleriyle katıldığı Johannesburg Zirvesi'nde ABD başkanı George W. Bush ile ABD liderinin iştirakini sağlayamayan Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac yer almıyor. Türkiye, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le temsil ediliyor. Güvenliği 27.000 polis sağlıyor.
Üç eğilim
Katılan ülkeler başlıca üç baskı grubu içinde toplanıyor. Japonya, ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın yer aldığı Juscan 'ın yanısıra kalkınmakta olan ülkelerin G77'si ve Avrupa.
Juscan için tek bir ilke mevcut: coşkuyla savunulan liberalizm. Yves Cochet "Küreselleşmeyi sürdürülebilir kalkınmanın hizmetine koşmayı değil, sürdürülebilir kalkınmayı küreselleşmenin emrine vermeyi istiyorlar" diyor. Avrupa'daki yeni hükümetlerin aldıkları liberal viraj göz önünde tutulduğunda gelecek için pek iyimser olunamasa da, Avrupa, ABD karşısında hümanist çevreci bir kimlik çiziyor. G77'nin kaygısı daha çok "para". Avrupa'dan mı, ABD'den mi daha fazlasını alırız?
Çevreci sivil toplum kuruluşları ve ticari işletmeler de lobi faaliyetinde bulunuyorlar. Ticarî işletmeler "sürdürülebilir kalkınma"dan cirolarım artırma yönünde yararlanma çabasında, açılacak yeni piyasalara uzanmak istiyorlar.
Eylem planı
Johannesburg Zirvesi'nin "eylem planı" çevre, kalkınma yardımı, eneri, içme suyu gibi konulardaki 158 paragraftan oluşacak. Bu paragraflar şimdiye kadar epey soyut kalıyordu. Örneğin 2020 yılma kadar kalıcı organik kirleticilerin kokunun kazınması programlanıyordu, içme suyu ve onlarca benzer konuda da farklı şeyler söylenmiyordu. Bu defaysa net sayılar verilecek takvimler belirlenmek isteniyor. ABD'nin kesin muhalefeti yüzünden bütün hazırlık toplantıları akamete uğradı. W. Bush yerine Dışişleri Bakanı Colin Powell'ı gönderdi.
Beş dikenli konu
Johannesburg Zirvesi'nin beş dikenli konusu olarak tarım sübvansiyonları, kalkınma yardımı, dünya yönetişimi, ticari işletmelerin rolü ve herkes için enerji sıralanıyor. En çok tarımsal ürün elde eden ülkeler çiftçilerine en fazla sübvansiyonu da sağlıyorlar. 2015'e kadar endüstrileşmiş ülkelerin GSMH'larının yüzde 0.7'sini kalkınmaya ayırmaları isteniyor. Avrupa razı, ABD isteniyor. Fransa'nın projesi "Dünya Çevre Örgütü"ne ABD Karşı, Johannesburg'da hakiki hükümet politikalarından çok gönüllü çabaların öne çıkmasından kaygı duyuluyor. Avrupa "2010'da yenilenebilir enerjinin payı yüzde 15'e çıksın" diyor.