İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 30.İstanbul Film Festivali başladı. 230 filmin gösterileceği 21 bölümden oluşan festivalin "Sinemada İnsan Hakları Yarışması"nda yer alan filmleri arasında geçtiğimiz haftalarda gösterime giren "Press" filmi de var.
Sinemada İnsan Hakları Yarışması
Avrupa Konseyi ve Eurımages işbirliğiyle verilen Avrupa Konseyi Sinema Ödülü (FACE), bu bölümde yer alan ve insan hakları konusunda kamuoyunda duyarlılık ve bilinç uyandıran, bu konunun öneminin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunan bir filme veriliyor. Bu yıl yarışmanın jüri başkanlığını geçen yıl "Ajami" filmiyle ödülü kazanan yönetmenlerden Scandar Copti üstleniyor.
PRESS: Yönetmenliğini Sedat Yılmaz'ın yaptığı film, Türkiye'de 90'lı yılların ilk yarısında çatışmaların yoğun yaşandığı günlerde, Diyarbakır'daki insan hakları ihlallerini duyurmaya çalışan Özgür Gündem Gazetesi'nde yaşanan gerçekleri on yedi yaşındaki Fırat karakteri üzerinden anlatıyor.
YOKMUŞUM GİBİ: Juanita Wilson'ın yönettiği İrlanda-Makedonya-İsveç ortak yapımı filmde Saraybosnalı bir genç kadının hayatı, genç bir asker evine gelip de ona eşyalarını toplamasını söylediği andan itibaren alt üst olur. Köydeki diğer kadınlarla bir araya toplanan ve Bosna'nın ücra bir köşesindeki bir depoya hapsedilen genç kadın, kampta yaşamanın kurallarını hızla öğrenir. Yokmuşum Gibi aşkı, kimliği ve insan ilişkilerini sorgulayan çağdaş bir savaş hikâyesi.
İNSAN KAYNAKLARI MÜDÜRÜ: Yönetmen Eran Riklis'ın İsrail-Almanya-Fransa-Romanya ortak yapımı film, Kudüs'teki bir fabrikanın insan kaynakları müdürünün, bir intihar saldırısında ölen göçmen elemanının ölümünden sorumlu tutulmasını konu ediyor. Limon Ağacı ve Suriyeli Gelin'in yönetmeni Eran Riklis'in bu dokunaklı trajikomedisi İsrail'in Oscar adayı oldu.
BEN KÖLEYİM: Gabriel Range'ın yönettiği İngiltere yapımı filmde, Malia bir gece Sudan'daki köyüne düzenlenen bir baskınla saygın ailesinden koparılıp, Hartum'da bir aileye ev işlerini yapmak üzere satılır. Gerçek olaylardan esinlenen bu film, modern köle ticareti ve bir kadının özgürlük mücadelesini anlatıyor.
CEBİMDE KAN VAR: Danimarkalı yönetmen Frank Piasecki Poulsen'in filmi Kongo'daki savaşa karşı bizim sorumluluğumuzu ve kurumların sosyal sorumluluğunu sorguluyor. Cep telefonu üretiminde kullanılan minerallerin büyük kısmı Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusundaki maden yataklarından elde ediliyor. Batı dünyası bu şaibeli mineralleri satın alarak beş milyonu aşkın can kaybına yol açan, gelmiş geçmiş en kanlı iç savaşı sürekli besliyor.
PORTAKALLAR VE GÜNIŞIĞI: İngiliz yönetmen Ken Loach'un oğlu Jım Loach'un ilk film 1940'larda ve 1950'lerde 130.000 çocuğun İngiltere'den Avustralya'ya evlatlık olarak verilip ülkelerinden koparılmaları, hatta tacize uğramalarını anlatıyor. Film, İngiliz hükümeti tarafından yıllarca gizlenen bu skandalı 1980'lerde ortaya çıkaran eski kamu görevlisi Margaret Humphreys'in çabalarını konu alıyor.
SİYAH VENÜS: Yönetmen Abdellatif Kéchiche Fransa yapımı film Güney Afrikalı bir köle olan Saartjie Baartman'ın gerçek hikâyesinden esinleniyor. Baartman, tuhaf fiziksel görünüşünden dolayı 19. yüzyılda Avrupa'ya getirilir; sirk ucubesi ve Paris'te bir yabani olarak sergilenip ün kazanır, karnavallarda tacize uğrar ve hayret içindeki bilim insanları tarafından incelenir. Hayatı inanılmaz bir zulüm içinde geçiyor olsa da, "Hottentot Venüsü" olarak bir ikon haline gelir, direnip dimdik ayakta kalır.
ELLER YUKARI: Fransız yönetmen Romain Goupil'in bu filmi Fransa'nın göçmen politikasını bu politikanın sonuçlarından etkilenen çocuklar üzerinden protesto ediyor. Öykü 2067 yılında başlar. Milana yaklaşık 60 yıl önce, 2009 yılında Paris'te başına gelenleri anımsar: Beşinci sınıfta okuyan Milana'nın anne babası Çeçen göçmenlerdir. Bir gün arkadaşı Yusuf sınır dışı edilir.Tehlikeyi sezen çocuklar harekete geçmeye karar verir.
KANUNSUZLAR: Cezayir asıllı yönetmen Rachid Bouchareb, 1925'ten 1962'ye uzanan film, evlerini kaybettikten sonra dünyanın dört bir yanına dağılan üç kardeşi izliyor. Kardeşler birbirine bağlı kaderlerinin cilvesiyle Paris'te buluşarak, kendilerini Cezayir'in bağımsızlık mücadelesinin içinde buluyorlar.
YAĞMURU BİLE: Yönetmenliğini Icíar Bollaín'ın İspanya-Fransa-Meksika ortak yapımı filmde, takıntılı idealist Sebastian, Kristof Kolomb ile ilgili bir film çekmeye kararlıdır, ama bu Hıristiyan kahramanın mitini tersine çevirecek, açgözlülüğünü ve vahşi eğilimlerini gösterecektir. En ucuz ve Latin Amerika'da en "yerli" ülke olan Bolivya'daki çekimler sırasında, Kolomb'dan 500 yıl sonra toplumsal huzursuzluk patlar. Halk en temel hayati madde olan su için savaşmaya başlamıştır.(NV/EÖ)
Ayrıntılı bilgi için bakınız.