Hükümetin BBCye Temmuz ayı başında uygulamaya koyduğu yaptırımlarla ilgili olarak Kudüsteki Hükümet Basın Ofisi (GPO) yöneticisi Daniel Seaman, "BBCnin İngilterede yaşadığı sorunlara şaşırdığımı söyleyemem. Eğer bir yerde sorumlu ve profesyonel düzeyde çalışmazlarsa, her yerde aynı problemleri yaşarlar" dedi.
Eleştiri değil, tanımlayış şekli sorun yarattı
GPO İsrail'deki habercilerle ilgilenen, basın kartları sağlayan, basın bültenlerini dağıtan, ülkeye girişi ve ülkede çalışmayı kolaylaştıran ana hükümet organı.
Seaman ise, BBC'ye karşı önlem almayı en çok destekleyen ve bunu en ateşli biçimde savunan GPO görevlilerinden. "Ben İsrail'in eleştirilmesinden bahsetmiyorum, bizi eleştiren medyaya karşı önlem almayız, burada herkes özgürce çalışabilir. Fakat BBC'nin durumu çok farklı. Onların İsrail'i tanımlayış şekli akla anti-Semitizmin tarihteki en karanlık örneklerini getiriyor" diyor.
Seaman, BBC'nin hiçbir dayanağı olmayan eski ithamları tekrarladığını söylüyor ve bunun bir örneği olarak, İsraillilerin Gaza'da kimyasal savaş için "siyah gaz (black gas) kullandığına dair Filistin iddiasını gösteriyor.
Seaman IPS'e yaptığı açıklamada, "BBC temelsiz olduğunun kanıtlandığını söylemeden bu iddiadan bahsetmeye devam ediyor. Aynısını sözde Cenin katliamında da yaptılar. Birleşmiş Milletler (BM) katliama dair hiçbir kanıt olmadığı sonucuna vardığı halde, olayı böyle adlandırmaya devam ettiler" diyor ve ekliyor:
"BBC İsrail'i canavarlaştırmaya çalışıyor ve görünüşe göre bu konuda bir program oluşturmuşlar. Devenin sırtını kıran saman çöpü, İsrail'in nükleer silah programını ülkenin suçlu olduğuna kanıt olarak gösteren haberlerinin başlığı.
Kudüs'teki BBC bürosu şefi Andrew Steele ise, ülke ve çatışma ile ilgili haberleriyle ilgili "yanlılık" iddialarını reddediyor; "Burada da her yerde çalıştığımız gibi çalışıyoruz. Yapabileceğimiz en iyi haberi yapmaktan başka özel bir programımız yok" diyor.
Steele, BBC'nin temelsiz olduğu kanıtlanan eski iddiaları yinelediğini reddediyor: "Biz olanları ve söylenenleri haber yapıyoruz, bu bağlamda kimseden farklı bir şey yaptığımız yok."
BBC'nin Irak haberleriyle ilgili eleştiriler ve İsrail hükümeti ile yaşanan sorunlar arasında bir karşılaştırma yapmayı reddeden Steele, "Hiçbir bağlantı olduğunu sanmıyorum. Yapılan haberlerden sorumlu olan benim ve burada da başka yerlerde olduğu gibi profesyonellik standartlarıyla çalışıyoruz" diyor.
Steele, "BBC İsrail hükümeti ile yaşanan sorunu çözmek ister ama hükümetin BBC haberlerini etkileyebileceği yolunda bir kaygısı yok. Artık hiçbir hükümet sözcüsünü yayına çıkaramıyoruz ve muhabirler için basın kartı almakta gecikmeler yaşıyoruz; hepsi bu" derken; Seaman amacının kesinlikle BBC'nin İsrail'de yayın yapmasını engellemek olmadığını açıklıyor:
"Biz özgür ve demokratik bir ülkeyiz. Burada çalışabilirler, hatta basın konferanslarına katılabilirler fakat habercilere verdiğimiz özel ve samimi desteği askıya aldık."
Yabancı Basın Birliği (FPA), BBC'ye yönelik önlemleri dikkatle inceliyor. FPA açıklamasına göre, Haberlerinin içeriği nedeniyle medya kuruluşlarına karşı önlemler almak hükümet politikalarına ters düşen kuruşların ve habercilerin erişim ve personelini kısıtlayarak, gayri meşru siyasi baskı yaratma teşebbüsüne dönüşebilecek kaygan bir yokuştur. Bu demokratik bir ülkede var olması gereken basın özgürlüğü kuralına ters düşer."
Filistinli muhabirlerle yabancı kameramanların durumu
Eylül 2000'de "İntifada"nın patlak vermesinden sonra, İsrailde durum basın için daha da zorlaştı. Özellikle Seaman'ın iki yıl önce yöneticiliği ele geçirmesinin ardından GPO kuralları daha da sıkılaştırdı.
Seaman yönetiminde, İsrail'de Filistinli muhabirler ve yabancı kameramanların kullanılması konusunda uzun süren çatışmalar yaşandı. İntifadadan birkaç ay sonra GPO "güvenlik" nedenleriyle yabancı haber ajanslarıyla çalışan Filistinlilere basın kartı vermeyi kesti.
Bu karar, Filistinlilerin işgale dilmiş topraklarda hareket etmesini zorlaştırdı ve yabancı muhabirleri kamera mürettebatsız ve çevirmensiz bıraktı. İsrailliler de uzun bir süredir güvenlik nedenleriyle bu bölgelerde bulunamıyor. Bu nedenle yabancı yayıncılar dışardan mürettebat getirmeye kalktığındaysa Çalışma Bakanlığı buna karşı çıktı.
Ayrıca ülkeye giren ve çıkan yabancı habercilerin taciz şikayetleri de arttı. Bazı durumlarda, diz üstü ve hatta avuç içi bilgisayarlara yine güvenlik nedenleriyle geçici olarak el koyuldu.
Seaman, ofisinin bu sorunları halletmek için elinden geleni yaptığını söylüyor ve "Hiçbir ülke yabancı habercileri bizim gibi misafir etmez" diyor. (BB)
* Ferry Biedermannın Inter Pres Service (IPS) haberini İngilizceden Pınar Tokur çevirdi.