İstanbul Ticaret Odası'nda dün yapılan "Polisin Eğitiminde İnsan Hakları" başlıklı toplantıda Emniyet Genel Müdürlüğü Eğitim Dairesi Başkanı Ulvi Körezlioğlu, Bremen Kamu Yönetimi Yüksek Okulu Sürekli Eğitim Enstitüsü Müdürü Lutz Muller ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Füsun Sokullu Akıncı birer konuşma yaptılar. Oturumu Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu yönetti.
Sorguda hukuk dışına çıkılmamalı
Körezlioğlu konuşmasını daha çok Türkiye'deki insan hakları eğitimi seferberliği sırasında Türk polisine verilen eğitime ayırmıştı. Müller ise, Almanya'da vatandaşların polise bakış açısını ve polis kimliğini anlatarak başladığı konuşmasını, polise verilen eğitimi anlatarak tamamladı. Müller şunları söyledi:
* Vatandaşın polise güvenmesi, polisin başarısının temelidir. Vatandaşlar bize güvenip bilgi vermezse, pek çok olayı aydınlatamayız."
* Hukuk dışı sorgulama yöntemleri daha kolaydır, fakat kabul edilemez.
* Suçluyu yakalayan polisle sorgulamayı yapan polisin ayrı olması çok önemli. Psikolojik etkinin önemi göz ardı edilmemeli.
Altkültür işkenceyi getiriyor
Prof. Dr. Füsun Sokullu Akıncı ise, konuşmasında ağırlıklı olarak "polis altkültüründen" ve bu altkültürün polisin davranışlarına nasıl yansıdığından söz etti:
* Polisin suç öncesi ve suç sonrası olmak üzere 2 fonksiyonu vardır.
* Mutlaka adli polisin kurulması, adli ve idari polisin birbirinden ayrılması gerekir.
* Suç sonrası polis fonksiyonu, insan hakları ihlallerinin en sık görüldüğü alandır.
* Ceza hukukunda, suç sonrasında insanın özgürlüğünün kısıtlanması hukuka uygundur, polisin yetkisi dahilindedir. Ancak ölçülü, uygun gerçekleştirilmelidir.
* Türkiye'de insan haklarının yerleşebilmesi için önce ortamının oluşması lazım. İnsan hakları ortamının oluşabilmesi için de sağlıklı bir polis ortamının bulunması gerekir.
* Polisin çok belirgin bir altkültürü vardır. Meslekte ne kadar uzun süre çalışırsa altkültür de o kadar güçlenir.
* Şüphecilik önemli bir altkültür özelliğidir. Fakat, suç sonrasında olayı aydınlatmaya çalışan polis, vatandaştan şüphelenince, suçun aydınlatılması için insan haklarını ihlal ediyor. Suçu kanıtlamak için işkence, kötü muamele gündeme geliyor.
Cezalandırma uygulanmıyor
* Bunu engellemek için hukukta çeşitli yöntemler var. Birisi de cezalandırma. Ancak pek sık uygulanamıyor, çünkü dayanışma ve sır tutma da polis altkültürünün parçaları.
* Yine hukuk dışı sorgulamayı engellemek için 1992'de uygulamaya konulan bir yaptırımla, hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin geçerli sayılmayacağı kararlaştırıldı.
* Polis altkültüründeki "otorite" de önemli. Gerekli, fakat kapalı kapılar ardında tehlikeli olabiliyordu. 1992'de sanığa polisle yüzyüze kaldığı ilk andan itibaren avukat tutma hakkı verildi.
Polisler depresyon geçiriyor
Prof. Füsun Sokullu Akıncı'nın ardından bir kez daha söz alan Körezlioğlu, polisin altkültür özelliklerinin insan hakları ihlallerine yol açmadığını savundu ve sözlerini şöyle noktaladı:
"Polisimiz çok güç koşullar altında yoğun çalışıyor. Pek çok arkadaşımız yoğun depresyon geçiriyor. Bunların etkileri hem kamusal alanda hem de özel hayatta gözlemleniyor. Bu noktada, bakanımızın direktifiyle İstanbul'da bir merkez kurulması için çalışmalar sürüyor." (NA)