Hakkâri'nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005'te Umut Kitabevi'ni bombalayan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş hakkında Yargıtay'ın onadığı beraat kararı, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşındı. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt, kitabevini bombaladıktan sonra kaçarken suçüstü yakalanan astsubaylar Kaya ve İldeniz için "Tanıyorum, iyi çocuklar" demişti. Saldırıda Ali Yılmaz ve Mehmet Zahir Korkmaz ise hayatını kaybetmişti.
TIKLAYIN - Umut Kitabevi Davası AYM'ye taşındı
Sahibi olduğu Umut Kitabevi bombalı saldırıya uğrayan Seferi Yılmaz, bianet'e konuştu.
"Hukuk adına artık bir şeylerden söz etmek anlamsız"
Sanıkların suçüstü yakalanmalarına dikkat çeken Yılmaz, "Bu davanın Yargıtay savcısının bozma talebine rağmen, Yargıtay'ca beraat ettirilmesi, hukuk adına artık bir şeylerden söz etmenin anlamsızlığını bizlere gösterdi. Bununla birlikte Kürtler, devrimciler ve muhalifler açısından da hukuk ve yasalar önünde hiçbir zaman eşit olmadığımızı en açık şekilde gösterdi. Çünkü bu çete, suçüstü yakalanmış ve sözde adalete teslim edilmişti. Ancak zamana yayarak unutturmaya çalıştılar" dedi.
"'Üstünlerin hukuku' bunu gerektiriyor"
Yılmaz, verilen kararı "dönemin ruhuna" uygun bulduğunu söyledi ve ekledi: "Bombalama olayı, tüm yönleriyle hiyerarşik yapısıyla ortaya konulmuştur. Ama Çiller, Çatlı için 'Bu ülke için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir' demişti. Devlet için adam öldüren Ağar gibileri devlet mantığını ortaya koymuştur. Bunları cezalandırmak, ileride devlet için insan öldürecek eleman bulamama anlamına gelir ki bundan dolayı beraat ettiriliyor."
"'Üstünlerin hukuku' bunu gerektiriyor. Demirel ise, zamanında bunca faili belli cinayet için 'Kimse bana devlet cinayet işliyor dedirtemez' demişti. O zaman bu kadar 'faili meçhul' cinayeti kim işledi? Bu cinayetler halen nasıl işlenmeye devam ediliyor? Lice'de 14 yaşındaki bir Kürt çocuğuna yapılanlar bir cinayet değil mi? Van'da helikopterden atılanları nasıl izah edeceğiz?"
"İran rejimi gibi molla ne diyorsa o oluyor"
İktidarlar değişse de devletin Kürtlere yönelik mantığının değişmediğini kaydeden Yılmaz, "Eskiden uygulanan, görünen bir yasa, bir anayasa vardı. Bir de kırmızı anayasa, görünmeyen... Günümüzde artık açık bir şekilde uygulanmıyor. 'Ötekilere' karşı açıkça bu sergilenmiyor. Yasaların hükmü kişiye göre uygulanıyor. Alt mahkemeler üst yargıyı takmıyor. İran rejimi gibi molla ne diyorsa o oluyor" diye konuştu.
"Her birey, kendi acıları içinde kavrulacaktır"
Davanın takipçisi olacaklarını anımsatan Yılmaz, "Göstermelik kararlarla ya da mahkûmiyetlerle, para cezalarıyla kapatmaya, unutturmaya çalışabilirler. Ama onca yıllık bir mağduriyeti ortadan kaldıramazlar. Toplumsal bir helalleşme yaşansa da her birey, kendi acıları içinde kavrulacaktır" dedi.
"Bu bireysel değil, toplumsal bir mücadeledir"
Yeşil Sol Parti'den milletvekili aday adayı olan Yılmaz mücadele vurgusu yaptı: "Bulunduğum her alanda hukuksuzluğa, eşitsizliğe karşı mücadele ediyorum, etmeye de devam edeceğim. Bu bireysel değil, toplumsal bir mücadeledir. Parlamentarizme fazla takılmıyorum. Bu ahlaki ve vicdani bir mücadeledir."
TIKLAYIN - Seferi Yılmaz, Yeşil Sol Parti'den aday adayı oldu
Seferi Yılmaz kimdir?
Yılmaz, ilk olarak 1985'te tutuklanmış ve 15 yıl 4 ay hapishanede kaldıktan sonra 2000'de serbest bırakılmıştı. Yılmaz serbest bırakıldıktan sonra, memleketi Şemdinli'de Umut Kitabevi'ni açmıştı. Kitabevi bombalandıktan sonra, PKK'ye "yardım ve yataklık yapmak" iddiasıyla 20 Haziran 2006'de tutuklanmış ve bir yılı aşkın süre tutuklu kalmıştı.
18 yılı aşkın süre hapis yattı
Son olarak, 30 Mart 2014'te yapılan seçimlerde Demokratik Bölgeler Partisi'nden (DBP) Şemdinli Belediye Eş Başkanı seçilen Yılmaz, 6 Aralık 2016'da tutuklanmıştı. Yerine kayyum atanan Yılmaz, 6 Eylül 2018'de tahliye edilmişti. Yılmaz, toplamda 18 yılı aşkın bir süre hapishanede kaldı.
Ne olmuştu?9 Kasım 2005'te Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Umut Kitabevi'ne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda Ali Yılmaz ve Mehmet Zahir Korkmaz yaşamını yitirdi. Saldırıyı gerçekleştiren astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve ile itirafçı Veysel Ateş kaçarken halk tarafından suçüstü yakalandı. Patlamanın faillerine ait otomobilde belgeler arasında 105 kişinin adının yazılı olduğu üç liste ile içinde krokiler, haritalar, kimlik kartları ve izin kâğıtları olan 300 sayfalık dört klasör bulundu. Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) 18 delege aday adayının fotoğraflarının bulunduğu bir başka belge ortaya çıktı. Yaşar Büyükanıt: Tanıyorum, iyi çocuklarSaldırıyla ilgili 22 Kasım 2005'te Van'da soruşturma başlatıldı. Ali Kaya, Özcan İldeniz ve itirafçı Veysel Ateş 28 Kasım'da tutuklandı. Astsubaylar Kaya ile İldeniz Askeri Cezaevi'ne konuldu. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt, bombayı atan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz için "Tanıyorum, iyi çocuklar" demişti. 19 Haziran 2006'da, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi Kaya ve İldeniz'e "İnsan öldürmek, çete kurmak ve insan öldürmeye teşebbüs etmek" suçundan 39 yıl 10 ay 27'şer gün hapis cezası verdi. Savcı meslekten ihraç edildiKarar duruşmasının hemen öncesinde iddianameyi hazırlayan Ferhat Sarıkaya meslekten ihraç edildi. Sarıkaya olaya karışan askeri personelin, EMASYA (Emniyet Asayiş Yardımlaşma) kapsamında görevlendirildiğini ve bu görevlendirilmenin, emir komuta zinciri çerçevesinde Genelkurmay'a kadar bir sorumluluk ağı oluşturduğunu belirtmişti. Sarıkaya, iddianamede delil olarak, sanık astsubaylarda bulunan, dönemin İl Jandarma Alay Komutanı Erhan Kubat'ın imzasını taşıyan görevlendirme emrini göstermişti. Erhan Kubat ile dönemin 2. Ordu komutanı ve Kara Kuvvetleri komutanı hakkında dosya hazırlayarak soruşturulmaları için Genelkurmay'a iletmişti. Bunun üzerine Sarıkaya, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca (HSYK) meslekten ihraç edildi. İhraç kararının, dönemin üst düzey komutanlarının baskısı nedeniyle verildiği dile getirilen iddialar arasındaydı. İlk duruşmada tahliyeDaha sonra Yargıtay sanıkların beraat kararını bozdu. 27 Kasım 2007 tarihli karara uyan yeni heyet de davayı Van Merkez Komutanlığı'nda bulunan Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne gönderdi. Tutuklu sanıklar ilk duruşmada (14 Aralık 2007) tahliye edildi. Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasal düzenlemenin onaylanmasının ardından müdahil avukatlar, Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvuruda bulunarak, Askeri Mahkeme'de devam eden (22 Aralık 2010'a kadar) dosyaya görevsizlik kararı verilerek dosyanın yeniden Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini talep etti. Yeniden tutuklamaUyuşmazlık Mahkemesi, Mayıs 2011'de dosyanın tekrar Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne görülmesine karar verdi. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi tensip tutanağıyla Şemdinli davası sanıkları astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarttı. Sanıklar 9 Haziran 2011'de yeniden tutuklandı. 10 Ocak 2012'de görülen duruşmada, sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş'e "insan öldürmek", "örgüt kurmak" ve "insan öldürmeye teşebbüs etmek" suçlarından 39 yıl 5 ay 10'ar gün hapis cezası verildi. Tekrar tahliyeDarbe girişimi sonrası mahkûm edilen sanıkların avukatları, dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın davaya dönük itiraflarının ardından yargılamanın yenilenmesi amacıyla Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. En son, 11 Ekim 2017'de yeniden yargılama talebini kabul eden mahkeme, sanıkların tahliyesine karar verdi. Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen son duruşmada ise, mahkeme önce tutuklu bulunan 3 sanığa "örgüt kurmak" suçundan beraat, ardından ise 3 sanığın "insan öldürmek ve yaralamak" suçundan dosyanın tekrar görülmesine karar verdi ve üç sanığı da tahliye etti. |
(NT)