Kimi, “Feminist mücadelede yan yanaydık” diyor, kimi “İstanbul’un belirli noktalarına barış noktaları kurduk” diye anlatıyor.
İnsan hakları savunucusu, feminist, 78’liler Derneği’nin kurucularından Nimet Tanrıkulu 30 Kasım’da tutuklandı.
İnsan Hakları Derneği İstanbl Şubesi üyeleri, feministler, kadın hakları savunucuları, sendika temsilcileri başta olmak üzere çok sayıda kişi bugün İHD’nin Beyoğlu’ndaki şubesinde basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıda konuşan İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, Nimet Tanrıkulu’nun düzmece delillerle tutuklandığını belirterek, bakmakla yükümlü olduğu iki yakını olduğunu anlattı. Bugün, Nimet Tanrıkulu’nun tutukluluğuna itiraz edeceklerini açıkladı.
"Nimet'in anne ve babası hasta"
Keskin, şöyle dedi:
“Arkadaşımız Nimet Tanrıkulu'nun gözaltına alınması, ardından tutuklanması ile ilgili süreci size anlatacağım. Nimet Tanrıkulu biliyorsunuz, İnsan Hakları Derneği'nin kuruluşundan beri var olan bir insan hakları savunucusu, aynı zamanda bir feminist ve 78'ler Hareketi’nin de öncülerindendir. Çok kimliği var ve uluslararası düzeyde tanınan bir insan hakları savunucusu. Aynı zamanda Cumartesi Anneleri hareketinin de başlatıcılarından biri. Bütün bu kimlikleriyle çok tanınan bir insan hakları savunucusu. Hani diyorsunuz ki, ‘Bu Nimet’e yapılmaz’ dediğiniz insanlardan biri. Şimdi ben biraz süreci somut verilerle anlatmak istiyorum.
"Yirmi altısında, ayın yirmi altısında sabaha karşı o hani 2021’de Cumhurbaşkanı'nın, ‘Artık sabaha karşı gözaltılar bitti’ demişti ya insan hakları eylem planını açıklarken; öyle değil. Hala devam ediyor. Sabaha karşı evi basılarak polisler tarafından gözaltına alındı. Nimet'in hasta bir annesi ve hasta bir babası var. Annesinin demans hastalığı var. İki ayrı evde, ikisine birden Nimet bakıyor. Babası da bağırsaklarından rahatsız ve bir torbayla yaşamak zorunda; o torbanın her gün değişimi Nimet tarafından yapılıyor. Yani ikisi de Nimet'e muhtaç durumda yaşıyorlar. Bu şekilde Nimet gözaltına alındı."
"Önce Ataköy Polis Merkezi'ne getirildi. Biz zaten, eşi Celalettin de oradaydı. Ben de gittim. Uzun bir süre bizi orada beklettiler. Ondan sonra Ankara'dan Terörle Mücadele Şubesi'nden bir otobüs geldi. Çünkü diğer gözaltına alınanları da birlikte alıp götürmek üzere. Nimet'i otobüse bindirdiler. Herkesle iletişimini kestiler. Bizi hiçbir şekilde görüştürmediler. Ancak tuvalete gidip gelirken biz Nimet'i gördük, biraz konuşabildik. Ondan sonra Ankara'ya götürdüler."
"Ankara'da gözaltı sürecinde, bu arada 14 kişi Ankara'ya götürüldü. Hiçbirinin birbiriyle ilişkisi yok. Sevtap Aktağ, DEM Parti Meclis Üyesi. Diğerlerinin hepsi sendikacılar, emek hareketinden. Ve yaşları belli bir yaşın üzerinde insanlar. Birçok hastalığı olan insanlar da çoğu. 14 kişi. Hele bir tane kadın arkadaşımız yeni beyin ameliyatı olmuştu. O şekilde getirmişler. Onu neyse ki hastalığı nedeniyle serbest bıraktılar. Üç günden fazla gözaltında kaldılar."
'18 saat beklettiler'
"Cuma günü çıkarıldılar. Çıkarıldılar ama yani adliyede de yaşanan bir işkenceydi açıkçası. Sabah 9'da getirildiler ve biz ertesi gün sabaha karşı 5'e kadar adliyedeydik. Avukatlar olarak hiç oturmadık. 18 saat çünkü oturacak yer yoktu. Olan yerlere de polisler oturuyordu. Herkes perişan oldu. Birçok insan hasta. Günlerce gözaltındalar. Getirildiler. Sevtap bir şey de yememişti. Hepsi perişan durumdaydı. Ve bizi o kadar 18 saat boyunca beklettiler."
"Önce savcılığa çıkarıldılar öğlene doğru. Savcı kısa aldı ifadelerini. Hatta biz ümitlendik çünkü dosyada hiçbir şey yok. Onları da anlatacağım. Daha sonra sabah 5'e doğru tutuklama kararları çıktı.”
Feminist ve insan hakları mücadelesinin simgesi
Tanrıkulu’nun arkadaşları ve hak savunucuları onun yıllardır barış, insan hakları ve kadın hakları mücadelesindeki aktif rolünü vurguladı.
Cumartesi Anneleri’nden Hanife Yıldız, Tanrıkulu’nun her zaman adaletsizliğe uğrayanların yanında olduğunu belirterek, onun serbest bırakılmasını talep etti. Feminist aktivist Tülay Korkuthan ise Tanrıkulu’nun kadın mücadelesine olan katkısını ve barış girişimlerindeki aktif rolünü hatırlattı.
Düzmece deliller ve hukuk ihlalleri
Basın toplantısında okunan açıklamada, Tanrıkulu’nun tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen delillerin dayanaksız ve hukuk dışı olduğu ifade edildi.
İtirafçı ifadelerine dayalı suçlamaların, geçmişte de Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde mahkûm ettirdiği hatırlatıldı. Tanrıkulu hakkında daha önce benzer suçlamalarla açılan davaların düşürüldüğü ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar bulunduğu vurgulandı.
“Nimet Tanrıkulu’nun yanındayız”
Açıklamada, Tanrıkulu’nun uluslararası alanda tanınan bir insan hakları savunucusu olduğu, Cumartesi Anneleri hareketinde yer aldığı ve feminist mücadelede önemli bir figür olduğu belirtildi. Tanrıkulu’nun tutuklanmasının, tüm sivil toplumu korkutmayı amaçlayan bir baskı politikası olduğu ifade edildi.
Celalettin Can şöyle dedi:
"Erdoğan, bu seçimlerde teröre bulaşmış olanlar sandıktan çıkarsa kayyımlarla yolumuza devam edeceğiz. Teröre bulaşma dediğin nedir? Ben de şu anda teröre bulaşmış durumdayım. Kayyım politikaları doğrudan iktidardan kaynaklandı ve bunun sürekli politika biçim olduğu ortaya çıkıyor bununla beraber. Türkiye'de ve Ortadoğu'da özellikle Ortadoğu'da bir alan temizliği olayı var. Bunu da sürdürmeye çalışıyorlar. Alan temizliğinin bize yansıması, bizim saflarımıza yansıması da bu aslında."
Filiz Karakuş da şöyle dedi:
"Feminist mücadelede. Esas olarak aynı yerlerde yer aldık. Alınmadan bir gün önce de 25 Kasım'da yine beraberdik. Erkek devlet şiddetine karşı beraber sesimizi haykırdık. Nimet barış için kadın girişiminde çok aktif yer aldı. Her zaman barıştan yana oldu. Ve esas olarak da kadınların barış sürecinde taraf olması için mücadele etti. Kadın mücadelesi Nimet için özel bir yer tutuyordu. Tıpkı insan hakları savunuculuğu olduğu gibi. Aslında bu saldırı Nimet'e yapılan genel olarak barışa, insan haklarına ve kadın hakları için mücadele eden insanlara yapılan saldırı bir gözdağı anlamına geliyor. Nimet bu mücadeleden vazgeçmeyecek."
"Yanındayız"
İHD, 78’liler Hareketi ve arkadaşları, Tanrıkulu’nun derhal serbest bırakılması için çağrıda bulundu. Basın toplantısı, “Nimet Tanrıkulu’nun yanındayız” mesajıyla son buldu.
Tanrıkulu’nun arkadaşları, onun insan hakları mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğini belirtti.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Nimet Tanrıkulu’nun Yanındayız 1986 yılında, askeri darbenin hemen ardından kurulan İnsan Hakları Derneği’nin kuruluşundan itibaren yer alan insan hakları savunucusu Nimet Tanrıkulu, 29 Kasım 2024 günü Ankara’da 7. Sulh Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararla akıl dışı bir biçimde tutuklandı. Nimet Tanrıkulu aynı zamanda 78’liler Hareketi’nin kuruluşunda yer alan ve feminist kimliği ile uluslararası çapta tanınan bir kadındır. Nimet, 26 Kasım 2024 günü sabah evine düzenlenen bir polis operasyonunda gözaltına alındı. Ataköy polis merkezinde bir süre tutulduktan sonra Ankara Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından alınarak Ankara’ya götürüldü, 29 Kasım’a kadar gözaltında tutuldu. Nimet’in gözaltına alındığı operasyonda birbirleriyle hiç ilgisi olmayan 14 kişi gözaltına alındı. Bu 14 kişi sivil siyasetçiler, sendikacılar ve insan hakları savunucularıydı. Dosyada ortak hiçbir konu söz konusu olmamasına rağmen aynı dosyanın içinde soruşturuldular ve 9 kişi tutuklandı. Nimet Tanrıkulu’nun örgüt üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanmasına gerekçe yapılan konular, son derece hukuk dışı olduğu gibi aynı zamanda akıl dışı. Dosyada Kerem isimli bir itirafçının bazı kişiler hakkında yaptığı asılsız suçlamalar, temel alındı. Nimet Tanrıkulu’nun 2012, 2013, 2014 yıllarında birçok uluslararası seyahati olduğu gibi Erbil ve Süleymaniye’ye de birkaç defa gittiği zaten yasal çıkışlar olduğu için pasaportunda belirli. Nimet Tanrıkulu ifadesinde Erbil ve Süleymaniye’ye gittiğini, Erbil’e tanınmış Kürt iş kadını Ferda Cemiloğlu’nun davet üzerine gittiğini Süleymaniye’ye de birkaç kere gazeteci Celal Başlangıç’la gittiklerini çünkü orada bir yayınevi kurma çabalarının olduğunu ancak bunun ekonomik nedenlerle yapılamadığını söyledi. Bunların hepsi zaten devletin kayıtlarında, pasaport belgelerinde, havaalanı giriş çıkış kayıtlarında belirli. Ancak birçok dosyada asılsız ifadeler veren Kerem isimli itirafçı Nimet Tanrıkulu’nu bir kez Nurettin Demirtaş’la görüşürken gördüğünü söyledi. Böyle bir durumun olmadığını Nimet Tanrıkulu defalarca açıklamaya çalışmasına rağmen mahkeme bunu ciddiye almadı. Nimet Tanrıkulu’nun katıldığı Kürt kadınlarının ortak toplantısı bir başka gerekçe olarak gösterildi. Bunun dışında yine akıl dışı bir biçimde Nimet Tanrıkulu’nun hakkında soruşturma olan bazı kişilerle aynı otelde kaldığı iddiasına yer verildi. İnsan hakları savunucuları olarak şunu çok iyi biliyoruz ki muhalif kesimde yer alan ya da insan hakları hareketi içinde, feminist hareket içinde, Kürt hareketi içinde yer alıp da hakkında soruşturma yapılmayan tek bir kişi yoktur. Kişinin kaldığı otelde kimlerin kaldığını bilmesi mümkün olmadığı gibi hakkında soruşturma olan bir kişinin otelde kalması gibi bir suçlamada zaten yapılamaz. Kaldı ki anayasanın 38. Maddesi son derece açıktır. Anayasanın 38. Maddesi “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar hiç kimse suçlu sayılamaz” demektedir. Oysa ki ne yazık ki Sulh Ceza Hakimi hukukun bu temel prensibini hiçe sayarak Nimet’in kaldığı otelde hakkında soruşturma olan kişilerin bulunmasını suç saymıştır. Bu tür benzer suçlamalar zamanında Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde de yapılmış yine Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde kullanılan itirafçı ifadeleri nedeniyle binlerce insan cezalandırılmıştır. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde yapılan bu usulsüz yargılamalar nedeniyle Türkiye’yi defalarca mahkum etmişti. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki Nimet Tanrıkulu hakkında benzer bir iddia ile Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 2012’ye 2199 dosya numarasıyla bir soruşturma yürütmüş ve bu soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir. Yine 20158 yılında Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nde benzer bir konuyla ilgili açılan 2018’e 470 esas sayılı dosya ile görülen davada da mahkeme söz konusu soruşturmaya yer olmadığı kararını esas alarak mahkemenin durmasına karar vermiştir. Bu kararlar mahkemeye tevdi edildiği halde Sulh Ceza Mahkemesi'nin bu karaları dikkate almadan Nimet Tanrıkulu hakkında tutuklama kararı vermesi gerçekten hukukun yerle bir edilmesi anlamına gelmektedir. Nimet Tanrıkulu bir insan hakları savunucusudur, bir feministtir ve 78'liler Hareketi'nin önemli figürlerinde biridir. Nimet Tanrıkulu uluslararası ödüller almış yine dünya çapında tanınan bir insan hakları savunucusudur. Aynı zamanda Cumartesi Anneleri eyleminin başlangıcından beri yer alan bir kadındır. Bu nedenle Nimet Tanrıkulu hakkında asılsız gerekçelerle verilen tutuklama kararını asla kabul etmiyoruz. Bu karar tüm sivil toplumu susturmaya, korkutmaya yönelik bir karardır. İnsan hakları savunucuları bugüne kadar yaşadıkları tüm hak ihlallerine rağmen biatsız bir şekilde mücadelelerini devam ettirmektedirler. Nimet Tanrıkulu da bu insanlardan biridir ve Nimet Tanrıkulu insan hakları mücadelesinden asla ödün vermeyecek bir kişidir. Bizler onun arkadaşları İnsan Hakları Derneği ve 78'liler Hareketi olarak Nimet Tanrıkulu'nun sonuna kadar yanındayız.
Ne olmuştu?
Ankara merkezli soruşturmada 9 kişi hakkında tutuklama kararı verildi. Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre insan hakları savunucusu Nimet Tanrıkulu, DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ, Kayapınar Belediye Eşbaşkanı Cengiz Dündar'ın da aralarında olduğu 9 kişi tutuklandı.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Şiar Rışvanoğlu, Erdal Güzel, Faruk Ayhan ve Recep Şimşek ise adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılma kararı verildi.
Tanrıkulu'nun da aralarında bulunduğu isimler 26 Kasım'da gözaltına alınmıştı.
(EMK)