İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 10 Aralık İnsan Hakları Gününde, İstanbul, Sultanahmet’te ortak basın açıklaması düzenledi.
Açıklamada, Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri hatırlatıldı ve bir an önce çözüm üretilmesi gerektiği belirtildi.
Açıklama, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tarafından yapıldı.
10 Aralık 2018, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul ve ilanının 70. yıldönümü. Bu tarih dünyanın her yerinde “insan hakları günü” olarak kutlanıyor.
“İnsan hakları araçsallaştırıldı ve tehdit altında”
İlk sözüalan Yoleri, insan olmaktan gelen hakların dünya çapında korunamadığını ve tehdit altında olduğu vurguladı.
Evrensel beyannamede yer alan bir uygulama ve düzenin hala kurulamadığını, hakların olağanüstü hal (OHAL) rejimleriyle sürekli baskı altına alındığı belirten Yoleri, durumun bir “insanlık krizi” olduğunu söyledi.
“Dünyadaki kötü gidişatın özelikle mültecilerin sayısını artırdığı, bu kişilerin haklarının pazarlık konusu yapıldığı, bu durumun da insan haklarının araçsallaşmasına özellikle katkı sunduğu, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi sisteminin insan haklarının evrenselliği ve uluslararası korumaya tabi olması anlayışı bakımından, yetersizlik ve eksikliklerinin ortaya çıktığının görüldüğü bu dönemde yeniden insan haklarını hatırlatmak başlıca görevlerimiz arasında.”
“Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorunu büyüdü”
Açıklamada, hak ihlallerinin Türkiye’de giderek arttığını belirtilirken, OHAL döneminde yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihlallerin zirve yaptığı aktarıldı.
“İnsan hakları örgütlerinin tespit ettiği en önemli noktalardan bir tanesi de uluslararası anlaşmalarda evrensel hukukta ‘sert çekirdek haklar’ diye tarif edilen hakların ihlal edilmesiydi.
“Anayasa’nın da 15. maddesinde tanımlanan yani savaş, OHAL gibi koşullar altında dahi ihlal edilemeyecek haklarımızın da OHAL süresince kısıtlandığını, ortadan kaldırıldığını gördük.”
Gözaltı süresinde, iki kez uzatılarak 12 güne çıkarılabilecek bir düzenleme getirildiğini söyleyen Yoleri, bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğunun altını çizdi.
“Kişiler sivil ölüme terk ediliyor”
Gülseren Yoleri, işlerinden çıkartılan kişilerin sivil ölüme mahkum edildiğini, bunun da büyük bir hak ihlali olduğunu söyledi.
Yoleri, işinden ihraç edilen kişilerin başka işlere girmesinin de engellendiğini, eşlerinin ve çocuklarının bile işe giremediğini, gelir elde edemeyip sivil ölüme terk edildiğini vurguladı.
“İnsanlar artık ifade etmedikleri düşüncelerinden bile suçlanıyor” diyen Yoleri, 3. Havalimanı işçilerinin hukuki durumlarından da bahsetti:
“Örgütlenme özgürlüğüne yönelik baskılar devam ediyor. Özellikle sendikalaşma ya da sendikaların aldıkları kararların uygulanması noktasında da çok ciddi engellemeler karşımıza çıkıyor.
“Yaratılan sınırlamaların bile ötesindeki uygulamalardan bir tanesi de 3. Havalimanı işçilerinin iş bırakma eylemleri sırasında gözaltına alınmaları sürecinde ortaya çıktı. 40 yıllık hukukçuları bile şaşırtan bir uygulama ile işçileri hukuki yardım verilmesi valilik kararı ile engellendi. Bunun hiçbir yasada yeri yok.”
“21. yüzyılda açlıktan ölen çocuklar var”
Ardından konuşan TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Yemen’de yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Fransa ve Belçika’da gösteri yapan sarı yeleklilere selam gönderen Fincancı, “Yemen'de 80 binin üzerinde çocuk açlıktan öldü. Dünya 21. yüzyılda açlıktan ölen çocuklarla yüzleşiyor. 3 milyon kadın ve çocuk acil açlık ve ölüm tehlikesi ile karşı karşıya” ifadelerini kullandı.
Fincancı’nın konuşmasından satır başları şöyle:
“Evrensel bildirgenin başlangıcında bir ifade var; insanlık ailesinin bütün üyeleri için eşit, bölünemez ve devredilemez hakların tanınmasının dünyada özgürlüğün ve adaletin temeli olduğu haklar korunamıyor ise, herkesin önünde baskıya karşı son çare olarak direnme hakkına başvurmak zorunda kalabileceği çok açık bir şekilde ifade ediliyor.
“Bu mecburiyetin yaşanmaması için de insan haklarının bir hukuk rejimi ile korunmasının zaruret olduğu belirtiliyor. Eğer hukuk rejimi ile koruyamıyorsak, haklarımızı dile getirmek ve haklarımızın ihlal edilmesini önlemek için mücadele etmek sorumluluğu taşıyoruz.”
İlk 11 aydaki yaşam hakkı ihlalleri |
Açıklamada, TİHV dokümantasyon merkezinin verilerine göre, 2018 yılının ilk 11 ayındaki yaşam hakkı ihlalleri de anlatıldı: * Dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açılması sonucu 14 kişi yaşamını yitirdi. * Silahlı çatışmalar nedeniyle 185 güvenlik gücü (asker, polis, korucu olmak üzere), 311 militan, 33 sivil olmak üzere toplam 529 kişi yaşamını yitirdi. * Güvenlik güçlerine ait araçların çarpması sonucu 7 kişi hayatını kaybetti ve 31 kişi yaralandı. * Mayın ve sahipsiz bombaların patlaması sonucu 2 kişi yaşamını yitirdi ve 22 kişi yaralandı. |
(OI/AS)