Bunların arasında bir süre önce Blair BM kararı beklemeden yada ona rağmen savaş kararı alırsa istifa ederim diyen ancak üç gün önce tam bir U dönüşü yaparak istifa etmekten vazgeçen Uluslararası kalkınma Bakanı Clare Short da var. Clare Short soyadı gibi bir zamanda karar değiştirmenin yanı sıra politik geleceğini de gittikçe soyadına uygun hale getirmeye devam ediyor gibi görünüyor.
Muhafazakar parti savaşı ve bu konuda ki politikasıyla Blair'i destekliyor. Bu haliyle her halükarda karlı çıkacaklarını hesaplıyorlar ve hükümete savaş konusunda tam destek veriyorlar.
Hem oy hem para kaybediyor
Parlamentonun küçük partisi Liberal demokratlar ise açıkça savaşa karşı olduklarını ifade ediyorlar. Tony Blair'in çoğunluğu savaşa karşı olan kamuoyunun görüşlerini dikkate almadan savaşa girme kararı almaya kadar sürdürdüğü politikadan dolayı çok oy kaybettiği biliniyor.
Sadece oy değil para da kaybediyor çünkü partinin mali kaynaklarının yaklaşık yüzde 40'ını aldığı sendikalar ve onların üyesi işçiler Blair'in bu politikası ile birlikte bütün desteklerini de çekmeye başladılar.
Kaybedilen bu oyların ne kadarının İşçi Partisi dışındaki bu iki partiye gideceği henüz bilinmiyor. Ancak Muhafazakar partinin bu kirli hesabına karşı Liberal demokratların daha temiz yürüttükleri bu siyasetle daha fazla taktir topladıkları gözleniyor.
Cook'a puan
Clare Short'un utandıran istifadan vazgeçme kararına karşı aynı gerekçelerle daha önce istifa edeceğini söyleyen partinin ağır topu eski dışişleri bakanı Robin Cook'un etkileyci bir konuşma yaptıktan sonra istifa etmesi kendisine oldukça fazla puan kazandırdı.
Robin Cook istifa ederken ve Dışişleri Bakanı jack Straw savaşın neden olması gerektiğini anlatıyor ve ertesi günkü oylama için destek toplamaya en azından İşçi Partisi içindeki bölünmeyi daha aza düşürmeye çalışıyordu.
Parlamentoda Halepçe anması
Aynı dakikalarda biz Kürtler ve dostlarımız aynı parlamentonun başka bir odasında batının sattığı kimyasal silahlarla Saddam'ın katlettiği binlerce Halepçe kurbanını anıyorduk. Acının sahipleri olmamıza rağmen ve yeryüzünde Saddam'dan en fazla nefret eden ulus olmamıza rağmen biz bu savaşın olmaması gerektiğini söylüyorduk.
Bizi dinlemeyen ve bize karşı silahları satanlar bizim cesetlerimizi kimseye inandıramadıkları ve sonuçları herkes için kanlı olacak bu savaş için gerekçe yapmaya çalışıyorlardı. Yine işlerine geldiğimiz zamanda hatırlanmıştık.
Bu hatırlanmadan bahsederken son aylarda televizyonlarda süren durumdan bahsetmekte yarar var. İngiliz televizyonlarında Kürtlerle ilgili haberler çok fazla çıkmaz aslında. O sebeple ne zaman bir şey çıksa herkes birbirini arar, "televizyonunu izle bizimle ilgili haber var"diye haber verir.
Davullu, zurnalı, danslı kutlama
Şimdi buna gerek yok çünkü bütün televizyonlarda aşağı yukarı her gün Kürtlerle ilgili bir sürü haber var. üstelik uzun haberler ve programları sunan bu sunucular o bizim için sihirli başkaları için yasak konusu kelimeyi Kürdistan'ı kullanıyorlar. Yine yanlış bir zamanda ve bize ihtiyaçları olduğu bir zamanda hatırlandığımızı biliyoruz elbette.
Bütün bunların üstüne dün sabah BBC savaş ile ilgili cepheden ilk haberleri verdikten sonra Kuzey Londra'da yapılan bir kutlama haberine geçti. Kürtlerin yoğun yaşadığı Kuzey Londra'da ki yine Kürtlere ait bir restoranda bir araya gelen Güney Kürdistanlı bir grup gece boyunca televizyon izleyip saldırı başlayınca davul-zurna eşliğinde dans edip saldırıyı kutlamaya başlamıştı.
Mahabad Cumhuriyeti'ne ait Kürt bayrağının da bir köşede asılı olduğu bu görüntüler kimileri için 11 Eylül saldırısı sonrası sokaklarda sevinç gösterileri yapan Filistinlilerin görüntüleri ile aynı şeyi ifade ediyordu. Bizi de, herkesin bütün Kürtleri savaşı destekleyen bir ulus olarak görmesi rahatsız ediyor.
Sokaklar bomboş
Bombardımanın başladığı ilk günün akşamı olan dün gece sokaklarda ki insan sayısının fark edilir biçimde azaldığını söylemem gerekiyor. Şehrin göbeğinde gece geç saatlere kadar tıklım tıklım olan caddeler neredeyse boş denebilecek durumdaydı.
Üstelik havanın yılın bu dönemine göre oldukça sıcak olmasına ve hafta sonu olmuş olmasına rağmen publar, restoranlar, alışveriş merkezleri ve diğer yerler neredeyse normal kapasitesinin dörtte birini barındırıyordu.
Elbette bunda Tony Blair'in Parlamentoda savaş izni almak için yaptığı konuşmada Londra başta olmak üzere Birleşik Krallığa karşı ciddi terör eylemleri olacağına dair istihbarat aldıklarını söylemesinin hemen ardından İçişleri Bakanlığı'nın bu tehdidin ciddiyeti konusunda halkı açıkça uyarıp web sayfasında bu durumda insanların ne yapacakların dair bilgiler vermesinin etkisi vardı.
Zırhlı araçlar meydanlarda
Birde buna günün yoğun saatlerinde bazı metro istasyonlarının güvenlik gerekçe gösterilerek acil uyarılarla boşaltılıp kapatılmasının da etkisi vardı. Londra'ya gerçekte bütün bunlardan sonra bir korku havası hakimdi.
Savaş karşıtları bu gelişmelerin planlı olduğunu ve amacın halkı korkutup savaşa girme kararını haklı çıkarma olduğunu söylerken, hükümet bunun tersini göstermek istercesine hava alanları ve şehrin önemli noktalarına ağır silahlı zırhlı araçlar gönderiyor ve silahlı polisler görevlendiriyor.
Tony Blair ve İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasından az da olsa etkilenen insanlar evlerini muhtemel bir kimyasal gaz saldırısından korumak amacıyla koruyucu malzemeler alıyorlar.
Cumartesi protesto
Savaş Karşıtları bir süredir parlamento önünde eylemlerini sürdürüyorlar. Her yaş ve kesimden insanlar savaşa karşı tepkilerini şimdilik cılız bir sesle de olsa duyurmaya çalışıyorlar. 2 gün önce ilkokul ve ortaokul çocukları eylemdeydi. Polis onları zor kullanarak ve sürükleyerek eylem yerinden uzaklaştırdı. Savaşı Durdurma Koalisyonu her yerde ve her an eylem çağrısı yaptı.
Bu hafta sonu Cumartesi günü acil bir savaş karşıtı gösteri çağrısı yapılıyor. 15 Şubat'ta yapılan ve yaklaşık 2 milyon insanın katıldığı gösterinin izlediği hattı kullanacak olan göstericilerin ne kadar olacağını şimdiden tahmin etmek zor.
Ancak bu sefer bir kaç sebepten dolayı büyük bir rakamın toplanmayacağını tahmin etmek zor değil. Öncelikli sebep yeteri kadar zaman olmadığı için ülkenin diğer bölgelerinden gelecek insan sayısının öncekinden az olacağı tahmin ediliyor.
Asker ateş altındayken
Gerçi organizatörler bunun önlemini almaya çalışıyor ancak sanırım yine de katılım düşük kalacak. Bunun dışında askerleri ateş hattında iken karşı yürüyüş yapmak doğru değil diyenlerde var.
Savaş karşıtları buna şiddetle karşı çıkıyorlar ve bu gösterinin amacının yaşamı korumak olduğunu buna siviller gibi askerlerin de dahil olduğunu söylüyorlar.
Savaş başladı bir kere önceki büyük yürüyüş bile Amerika ve Blair'i durduramadı bu eylem hiç durduramaz diyerek geri duranlar da. Medyada önceki yürüyüşün öncesindeki gibi bahsetmiyor yürüyüşten.
Iraklı muhalifin savaş iknası
Bu sebeple beklenen sayıda insanın toplanamayacağı biliniyor. Yine de yürüyüş posterleri asılmaya, çağrılar yapılmaya, otobüsler kiralanmaya başlandı. Her şey hafta sonu belli olacak. Avrupa'nın diğer yerlerinden protestocuların Londra'ya gelme ihtimali ise az.
Şehirde ki bu sessizliği bugün Kürtlerin bozması bekleniyor. Newroz kutlaması için bir parkta bu akşam büyük bir etkinlik düzenlenecek.
Geçen hafta 30. Kuruluş yıldönümünü savaş konulu bir etkinlikle kutlayan yeni Enternasyonalist isimli derginin seminerini izleme şansım oldu. Iraklı muhalif gruplar adına konuşan Iraklı genç bir muhalif ne yazık ki insanları neden bu savaşın olması gerektiği konusunda rahatlatamadı.
İlk asker ölümleri
Amerika ile ittifaklarının sadece Saddam!ı devirmek üzerine olduğunu bunun dışında başka bir ortak yanları olmayacağını söylerken herkes bunun ne kadar safça bir düşünce olduğunu düşünüyordu.Genç Iraklıya göre Amerika gelecek Saddam'ı devirecek ve "buyurun size Özgür bir Irak, yönetin" deyip çantasını toplayıp gidecekti.
Herkes kafasında Saddam'ın yerine gelecek olan insanların kimler olabileceğini düşünüyor ve CIA'nin verdiği destekle ayakta duran Muhaliflerin kuracağı hükümete şüphe ile bakıyor.
Bu sabah İngiltere ilk asker ölümleri haberiyle uyandı. 8'i İngiliz 12 askerin öldüğü haberi İngilizlerin bu savaşın Afganistan savaşı gibi olmayacağını anlamalarına yeteceğine inanıyor herkes. Savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanı ölenlerin ailelerine başsağlığı dilerken hem askerlere hem de ailelere bu savaşın uzun süreceğini de söylüyorlar. (MG/NM)