Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'ndan (AGİT) elde ettiği rapora göre Türkiye, cezaevindeki gazeteci sayısıyla dünyada "birinci" oldu. Rapora göre, 57 gazeteci cezaevinde.
Dış basından da duruma tepkiler artıyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere basını başta olmak üzere, gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanmasıyla yükselen tepkiler dünyada da yankı buluyor. Konuyla ilgili yapılan yorumlar şöyle:
"İlk kez bitmemiş bir kitap sansürleniyor"
Le Monde gazetesinden Guillaume Perrier: Türkiye'de yayıncılar sık sık hakim önüne çıkar ama daha bitmemiş bir kitabın sansürlenmesi ilk kez oluyor. Şık'ın kitabı, Emniyet ve Gülen cemaati arasında bağı aydınlatmayı amaçlıyor. (makale, Guardian Weekly'de de yayınlandı.)
"Türkiye'de basın özgürlüğüne saldırı bir rezalet"
Evening Standard, Prof. Roy Greenslade: Çin veya İran gibi totaliter hükümetlerce yönetilen ülkelerde gazetecilerin cezaevinde olması sürpriz sayılmaz. Ama aynı şey Türkiye için geçerli değil. AGİT'e göre 57 gazeteci cezaevinde.
Türkiye AB üyesi olmak istiyor, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da sürekli ülkesinin insan haklarına bağlılığından söz ediyor. Ancak pratikte durum böyle değil. Gazetecilere çok uzun hapis cezaları veriliyor.
Eğer AB, gazeteciler hala cezaevindeyken bu ülkeyi üye olarak alırsa, basın özgürlüğüne değer verdiğini ilan eden diğer üyeleri itibarsızlaştırır.
"İktidara seçimle gelmek sorumluluktan muaf kılmaz"
Huffington Post, Marietje Schaake: Türkiye'de temel özgürlüklere dair süren tartışma, gazetecilerin tutuklanması ve yayınlanmamış bir kitabın bulundurulmasının suç sayılmasıyla daha da kızıştı.
Bu tutuklamalar, savcıların yüzlerce kişiyi hükümeti devirme planları yapmakla ve (muhalif gazetecilerin durumunda olduğu gibi) darbe için "uygun psikolojik ortamı" yaratmakla suçladığı Ergenekon davasındaki en son halka.
Temel özgürlüklerin korunması, her hükümetin sorumluluğu. İktidara seçimle gelmek veya yargı bağımsızlığı ilkesi, Türkiye hükümetini kendi meşruiyetinden kaynaklanan bu temel görevinden muaf kılmaz.
Yayımlanmamış bir kitabı imha etmeye çalışmak, elektronik kopyalarını aramak için gazeteleri basmak, ne olursa olsun kabul edilemez bir tutum.
"Yöneltilen suçlamalar mantıksız"
Der Spiegel, Jürgen Gottschlich: Şık ve Şener'e yöneltilen suçlamalar mantıksız. Her ikisi de geçmişte, ordunun ya da istihbarat kurumlarının sorumlu olduğu insan hakkı ihlallerini yazıyordu. Yurtiçi ve yurtdışında birçok ödül kazanmış saygın gazeteciler.
"Türkiye bu vaziyette AB'ye giremez"
Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre: Türkiye'de yargı ve basın üzerinde Fethullah Gülen'in baskısı çok büyük. Türkiye'de basına yapılan baskıyı, suçsuz insanların tutuklanmasını ve Ergenekon davasını yakından izliyoruz.
Türkiye bu vaziyette AB'ye giremez. Ülkenini durumu iç açıcı değil, zor bir dönem geçiriyorlar. Sorunların başında basın özgürlüğü ve yargının bağımsızlığı geliyor. (AS/EÖ)