17 Temmuz 1986'da 98 kişinin kurduğu ve yarın (Cumartesi) çeşitli etkinliklerle 18. yaş gününü kutlayacak İHD'nin, Türkiye insan hakları mücadelesindeki yerini Öndül, gururla anlatıyor:
"Görülüyor ki, Türkiye'nin her yerinde geniş toplum kesimleri insan haklarını ve insan hakları kavramını sayemizde duydular. İnsan hakları kavramının tanıtılmasında İHD'nin müthiş bir katkısı oldu."
Hak arama bilinci IHD ile gelişti
Hüsnü Öndül, son 18 yılda yönetiminde olduğu ve son dönemde Genel Başkanlığını yaptığı İHD'nin Türkiye'de hak arama bilincinin gelişmesine katkıda bulunduğunu, insanların haklarının ihlal edildiğini düşündüğü her konuda kendilerine başvurduğunu söylüyor ve ekliyor:
"Bu güven hala devam ediyor. Bu güvenin mevcudiyetini sadece bizim söylememiz doğru değil. Ama Liberal Düşünce Topluluğu'nun 3 Aralık 2002'de açıkladığı bilimsel nitelikli kamuoyu araştırması sonuçlarına göre, Türkiye'de en çok tanınan ve çalışmalarına en fazla olumlu kanaatin oluştuğu bir insan hakları örgütü İHD."
İHD'nin şubesinin bulunmadığı 15 ilde 3 bin 60 kişiye yöneltilen sorulara dayanan araştırma insanların yüzde 82'si insan hakları derneğinin adını duymuş. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) adını duyanların oranı yüzde 89.
Ancak Öndül, "Araştırma Türkiye'de en tanınmış hak arama kuruluşunun İHD olduğunu sergiliyor. Üstelik AİHM dahil olmak üzere Türkiye içinde ve dışında çalışmalarına en fazla olumlu kanaatin beslendiği örgüt. Bu da vatandaşın bize bakışını ve güvenini gösteriyor" diyor.
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na her ay 60-70 başvuru yapıldığını hatırlatan Öndül, "Sadece İHD Diyarbakır Şubesi'ne yapılan başvuru sayısı devlete yapılan toplam başvurulardan fazla. Bu da güveni ifade ediyor" diye konuşuyor.
14 yönetici ve üye öldürüldü
18 yıldır insan hakları mücadelesini sürdüren İHD'nin bu süreçte yaşadığı acıları anlatan Öndül, "14 yönetici ve üyemiz öldürüldü. Benden önceki Genel Başkan Akın Birdal büromuzda öldürülmek istendi. 25 Kasım 1999'da Milliyetçi Hareket Partisi'nden (MHP)bir grup büroyu bastı. Bana saldırıda bulunuldu. İstanbul'da, Genel Başkan Yardımcısı Eren Keskin'e, Diyarbakır'da zamanın Şube Başkanı Osman Baydemir'e yönelik tehditler oldu. İHD İstanbul Şubesine kendisini 'yalnız kurt' diye tanımlayan birisi ateş etti..."
Dünyanın her yerinde insan hakları örgütleri yöneticilerinin, faaliyetleri nedeniyle risk yüklendiğini, ihlalleri anlatarak kamuoyunu bilgilendirdikleri için yönetici ve aktivistlerin ya emperyalizm ajanı, ya komünist, ya bölücü terörist diye suçlandığını anlatan Hüsnü Öndül "İHD de 18 yıldır bu suçlamalar altında çalışmasını sürdürüyor" diyor ve ekliyor:
"Türkiye'de yazılı ve görsel basın bu söyleme tetikçilik yaptı. İHD'yi hedef gösterdiler. Buna rağmen halk aklıyla bu suçlamaları reddetti ve İHD'ye güvenini gösterdi ve gösteriyor. O bakımdan bu risk altında geçen çalışmalarımız etkili oldu ve her geçen yıl daha da etkili olacağına inanıyoruz."
Toplumsal bilinçte sıçrama
Türkiye'de son 20 yıl içinde toplumsal bilinçte büyük bir sıçrama olduğuna dikkat çeken Öndül "Türk toplumu kendisini yönetenlerden daha ileri durumda. Bu demokratikleşme sürecine katkımız olduğu için sevinçliyiz" diyor.
İHD'nin dünyada da cesur bir insan hakları örgütü olarak tanımlandığını ve verilerine yalnız Türkiye'de değil uluslararası platformlarda da itibar edildiğini söyleyen Öndül, "Türkiye söz konusu olduğunda İHD'nin kurulduğu 1986'dan bu yana toplumda ileriye doğru olağanüstü bir gelişme oldu" diyor ve ekliyor:
"Bu toplumsal uyanışın, bilincin etkilerini devlet mekanizması üzerinde de gördük. Henüz devlet mekanizmasının militer, otoriter özelliği aşılmamışsa da özellikle 1999 Helsinki Zirvesi'nden bu yana demokrasiye doğru bir evrilme süreci yaşıyoruz. Bundan su sonucu çıkarabiliriz. Sadece toplumda değil, aynı zamanda bürokratik kadrolarda da bir değişme var. 1990'larda insan hakları evrensel standartlarında kendisini öncü göremeyen bir siyasi heyet (hükümet) değişim gösterdi. Şimdi AB üyesi olmak için bu alanda atmak istedikleri adımları da görüyoruz."
Türkiye'de hiçbir şey değişmedi demek doğru değil
"Türkiye'de hiçbir şey değişmedi demek doğru değil" diye konuşan Öndül geçmişe dönüp baktığında İHD'nin mücadelelerini şöyle özetliyor:
* Türkiye ölüm cezası vardı. İlk kampanyamızı ölüm cezasına karşı 1987'de başlatmıştık. O zaman 250 bin imza toplayıp TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut'a verdik. 17 aralık 1999'da da yine ölüm cezasının kaldırılması için 539 bin imza topladık. Meclis Başkanı yine Yıldırım Akbulut'tu ve imzaları kendisine ben ikinci kez takdim ettim.
* Bugün ölüm cezası yok. Dil yasakları yok. Farklı dil ve kültürler tanınmıyordu. Sıkıyönetim vardı. Daha sonra Olağanüstü Hal (OHAL) yönetimine geçildi. Son iki yıldır OHAL yönetimi de yok. Bunların hepsi kaldırıldı. Dil yasakları yalnızca iki yasada devam ediyor. Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Siyasi Partiler Kanunu'nda dil yasağı var, diğer yasalarda kaldırıldı.
* 1980'lerde 30-40 güne kadar çıkabilen gözaltı süresi vardı. Bugün gözaltı süresi en fazla 4 gün ile sınırlı. Gözaltında avukat görüşmeleri yoktu.
* 18 yılda yüzlerce panel düzenledik; 5 kez ifade özgürlüğü için kampanya yaptık.
* 12 Eylül sonrasında 30 bin kamu görevlisi işinden alındı. Üniversite hocaları için 1402'likler komisyonunu kurduk ve komisyon raporumuz 1988'de Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Genel Kurulu'na kadar gitti. Çalışmalarımız sonuç verdi ve 1990'da 1402'likler görevlerine dönme imkanı buldular.
İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül, 1980'lerden bu yana geçen süreci özetledikten sonra "Dolayısıyla hem toplumda hem devletin değişik mekanizmalarında değişiklik var. Ancak hala askerin siyaset üzerindeki etkisini gözlüyoruz ve bu aşılamayan bir sorun halinde devam ediyor" diyor.
İnsan Hakları Derneği
İHD, 17 Temmuz 1986 tarihinde 98 kişi tarafından kuruldu. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin yarattığı tahribat, oluşturduğu baskı koşulları ve çizdiği anayasal ve yasal çerçeve İHD'nin doğuşunun maddi koşullarını ve gerekliliğini doğurdu. İHD oluşumu için ilk girişimi başlatan, dönemin sol görüşlü politik tutuklu ve hükümlülerinin aileleriydi. Yazarlar, gazeteciler, akademisyenler, avukatlar, hekimler, mühendis ve mimarlar, sendikacılar İHD kuruluşunda kurucu olarak yer aldılar.
Bugün İHD'nin 34 şubesi ve 14 bine yakın üyesi var. İHD; kuruluş tarihi ve yaygın örgütlülüğü ve üye sayısıyla Türkiye'nin en eski ve en büyük insan hakları örgütü durumunda. (YS/BB)