*Görsel: Pixabay.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Kürkçüler F Tipi, Osmaniye T1 ve T2 hapishanelerinde tutulmakta olan çok sayıda mahpusun küresel ölçekte yaşanan ve etkisi halen devam eden koronavirüs (Covid-19) salgını sürecinde yaşadığı hak ihlallerini sıraladı.
Raporda, İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi Hapishane Komisyonu avukatlarından oluşan heyetle belirtilen hapishanelere yapılan ziyaretlerde elde edilen bulgular yer aldı. Raporda yer alan tespit ve öneriler ise özetle şöyle oldu:
Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi'nden
"Koridorları bile biz temizliyoruz"
1-Görüşülen Mahpus: D.Ö. – HÜKÜMÖZLÜ ( A – 14 )
''Pandemi gerekçe gösterilerek tüm aktiviteler iptal edilmiştir. Pandeminin başlarında hiçbir şekilde görüş yokken son zamanda ayda bir kez kapalı görüş yapmaktayız.
"Bu görüşün süresi ise 35-40 dakika olup oldukça yetersiz gelmektedir. Yine bu süreçte telefon görüşmesini de haftada bir kez 20 dakika yapmaktayız.
!Temizlik malzemeleri tarafımıza çok nadir verilmektedir. Genelde kantinden kendi imkanlarımızla satın almaktayız. Koğuş temizliğini yine kendi imkanlarımızla yapmaktayız.
"Hatta koridorları dahi kendimiz temizlemekteyiz. Duş almak için günde sadece 1 saat sıcak su verilmektedir.
"27-28 yıldır hapishanede bulunan Kemal Özelmalı ağır hastadır. Yine Mazhar Güler Hepatit B hastasıdır.
"Ekrem Baydoğan ve Mehmet Zahit Şahin isimli mahpuslar ise son girilen açlık grevlerinden sonra yaşadıkları rahatsızlıklardan dolayı gittikleri hastanede MS hastaları olduklarından şüphelenilmiş ancak pandemi sürecinin araya girmesiyle birlikte tedavileri yarım kalmış, teşhis henüz konulamamıştır.''
Tespitler ve öneriler:
- 1- Osmaniye Cezaevinde pandemi sürecinin başlarında koğuş dezenfektan işlemi haftada iki kere yapılırken son zamanlarda bu sayının iki haftada bir kereye düşürüldüğü, koğuş dezenfektan işleminin çoğunlukla lavabo önleriyle sınırlı kaldığı ve detaylı bir şekilde yapılmadığı, mahpuslarca da bu durumun göstermelik olarak nitelendirildiği, Kürkçülerde ise temizlik malzemelerinin çok nadiren verildiği, temizlik materyallerinin genellikle mahpusların kendi imkanlarıyla kantinden yüksek fiyatlara satın aldıkları, çeşme suyunun içilir olmadığı ancak maddi imkanı olmayan mahpusların kireçli çeşme suyu içmek zorunda kaldıkları, yine duş için günde yalnızca 1 saat sıcak su verildiği, tüm bu durumların sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmadığı iddia edilmiş,
- 2- Kürkçüler'de pandemi sürecinde dahi ayda en az üç kere ani baskın şeklinde koğuş araması yapıldığı, bu aramalardan 1 tanesinin genel arama 2 tanesinin özel arama olduğu, genel aramanın jandarma ve köpekler eşliğinde yapıldığı, özel aramaların ise infaz koruma memurlarınca yapıldığı, Osmaniye Cezaevinde ise koğuşların kalabalık olmasından ötürü detaylı aramaların yapılmadığı, ayakta sayım uygulamasına ise gelen tepkiler üzerine cezaevi idaresince son verildiği iddia edilmiş,
- 3- Kürkçüler cezaevinde pandemi sürecinden kaynaklı acil dışında hastaneye sevklerin sonlandırıldığı, ağır hastalığı olup derhal ameliyat olması ya da düzenli tedavi ve kontrolden geçmesi gereken mahpusların tüm tedavi, kontrol ve ameliyat işlemlerinin askıya alındığı ve yarım bırakıldığı, Osmaniye Cezaevinde ise revir doktoru Fatih TOZ sebebiyle yıllardan beri sorunlu olan sağlık hizmetlerinin pandemi süreciyle beraber iyice kronik bir hal aldığı ve tüm bu uygulamaların tedaviyi geciktirmesinin yanı sıra kalıcı sakatlıklara hatta hayati tehlikeye sebep olacak kadar ciddi sağlık problemlerine yol açtığı iddia edilmiş,
- 4- Özellikle son dönemlerde yemeklerin kalitesinin kötü olduğu, besin değeri ve miktar yönünden de yetersiz olduğu, Kürkçüler Cezaevinde bir baş soğanın bir yemek çeşidi olarak değerlendirildiği, Osmaniye Cezaevinde ise kimi zaman yemeklerden çamur, lastik gibi yabancı maddelerin çıktığı iddia edilmiş,
- 5- Her iki cezaevinde de mahpuslarca istenilen gazete, dergi ve yayınların keyfi olarak verilmediği, özellikle Yeni Yaşam gazetesinin okunmasının bilinçli olarak engellenmeye çalışıldığı, mektupların gelip gitmediği ya da çok geç gelip gittiği, Kürkçüler'de son dönemde kitap kota sayısının düşürüldüğü ve televizyon kanal sayısının da azaltıldığı, Osmaniye'de ise telefon görüşmeleri sırasında mahpusların cezaevine ilişkin olumsuz durumları aktarmaya başladıkları an kurumu kötüledikleri ve yalan yanlış bilgi verdikleri gerekçesiyle telefon görüşmesinin anında kesildiği, mahpusların bu şekilde bilgi edinme, haber alma, haber verme haklarının ihlal edildiği ve dış dünya ile ilişkilerinin kesilmeye çalışıldığı,
- 6- Mahpuslar aleyhine her türlü itirazi davranış gerekçe gösterilerek derhal tutanak tutulmak suretiyle disiplin soruşturmalarının başlatıldığı ve özellikle hücre cezası gibi cezalar verilmek suretiyle mahpusların şartlı tahliye tarihinin ötelendiği, bu durumun özellikle Osmaniye Cezaevinde bilinçli ve yaygın bir uygulama olduğu, bu sebeple çok sayıda mahpusun şartlı tahliye tarihleri gelmiş olmasına rağmen yararlanma koşulların ortadan kaldırıldığı,
- 7- Özellikle pandemi süreci sebebiyle yalıtılmış alanlar ve derinleştirilmiş tecritten kaynaklı kötü olarak tarif edilebilecek olan cezaevi koşullarının ve özellikle sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi konusunda cezaevi idaresince pasif bir tutum sergilendiği, mahpuslarla suç tiplerinden ve siyasi görüşlerinden ötürü diyalog kurulmak istenmediği ve ideolojik yaklaşıldığı, cezaevi idaresinin bu tutum ve davranışlardan vazgeçmemesi ve sorunların çözümü için diyalog geliştirememesi sebebiyle çözümsüz kalan mahpusların açlık grevi, slogan atma gibi tepkilerle sorunlarına çözüm arayışına girdikleri, bu sebeple Osmaniye Cezaevinde özellikle revir doktoru Fatih Toz'un sağlık hizmetleri konusundaki yetersiz, önemsiz, ciddiyetsiz ve ideolojik yaklaşımlarından ötürü Mehmet Faruk Engin, İbrahim Halil Karataş ve Bevar Başer isimli mahpusların 06.07.2020 itibariyle süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladıkları tespit edilmiştir.
Rapordan çıkan sonuç:
İHD raporunun sonuç bölümünde ise şunlar yer aldı:
"Sonuç olarak; birbirini teyit eden mahpus beyanları ve gözlemlerimiz esas alınarak tespit edilen söz konusu hak ihlallerinin son bulması için ilgililer tarafından acil çözümlerin üretilmesi, özellikle Osmaniye 2 Nolu T Tipi Hapishanesinde revir doktorunun gayriciddi tutum ve davranışları neticesinde ihlal edilen sağlığa erişim hakkı sebebiyle protesto mahiyetinde 3 mahpusun başlatmış olduğu açlık grevi eylemi de dikkate alınarak başta Adalet Bakanlığı olmak üzere, Ceza Ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü, Hapishane İdareleri ve Savcılıkların gerekli hassasiyetleri göstermesi, iradi veya ihmali davranışlarıyla kusur veya kastları tespit edilen kamu görevlileri hakkında etkin idari ve cezai soruşturmaları başlatılması, sağlığı ciddi risk altında olan hasta mahpusların pandemi süreci gerekçe gösterilerek yarım bırakılan tedavilerinin geciktirilmeden yapılması ve sağlık durumlarının acil takibi, temel insani hakların dahi çiğnendiği kötü hapishane koşullarının ivedilikle düzeltilerek yasal güvence altına alınan 'insan onuruna yaraşır' bir yaklaşım ve pratiğin ortaya konulması, yine tüm bu sebeplerle TBMM İnsan Hakları Komisyonuna, Adalet Bakanlığı'na, Cezaevleri Savcılıklarına, siyasi partilere ve çeşitli insan hakları kuruluşlarına yaptığımız başvurularımızın ivedilikle incelemeye alınarak gereğinin yapılmasını ve sonuçların açıklanmasını talep ediyoruz."
(PT)