İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül imzasıyla gönderilen mektupta, İHD'nin, Avrupa Birliği'nin terörle mücadele kapsamında, ortak bir "terör örgütleri listesi" hazırlama kararını ve bu karar çerçevesinde yapılan "terör örgütü" saptamalarını, insan haklarının korunmasına ve geliştirilmesine, barışa ve demokratik toplum gereklerine hizmet edip etmediği" çerçevesinde değerlendirdiği vurgulanıyor.
Ankara Bildirgesi
1986 yılında kurulan İHD'nin 34 ilde şubesi ve 14.000 den fazla üye ile Türkiye'nin en büyük insan hakları kuruluşu olduğuna dikkat çekilen mektupta, İHD'nin, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) ile birlikte 18-21 Eylül 2003 tarihinde gerçekleştirdiği "11 Eylül ve sonrasında İnsan Hakları ve İnsancıl Hukukun Askıya Alınması Girişimi" adlı uluslararası seminere dikkat çekiliyor.
Ankara Bildirgesi adıyla kamuoyuna açıklanan seminer sonuçlarında katılımcı ülkelerin, 11 Eylül 2001 sonrasında, devletlerin "terörle mücadele" adı altında uluslar arası insan hakları hukukunu askıya alma, ihlal etme veya hiçe sayma eğilimine işaret edildiğini vurgulayan İHD, Ankara Bildirgesi'nde "terörün" evrensel olarak kabul edilmiş bir tanımının olmamasından kaynaklanan sorunlara işaret ediyor.
Barış ortamına zarar verici karar
Tüm bu değerlendirmeler ışığında Kongra-Gel'in AB terör listesine alınmasına ilişkin şu noktalara dikkat çekiliyor:
* Bu değerlendirmeler çerçevesinde, Avrupa Birliği'nin Kongra-Gel isimli örgütü terörist örgüt olarak ilan edip, listeye alma kararını; barışa ve demokratik toplum gereklerine hizmet etmeyen, aksine Türkiye'deki göreceli barış ortamına zarar verici bir karar olduğunu düşünüyoruz.
* Demokratik mücadele yöntemini benimsediğini ve şiddete başvurmayacağını ilan etmiş bir örgütün; demokratik mücadele alanından dışlanarak, terörist örgüt ilan edilmesinin barışa katkı yapmayacağı açıktır.
* Şiddeti önlemenin birincil koşulu, her türlü düşünceye demokratik mücadele kanallarının her zaman açık tutulmasıdır.
* İlkece çoğulcu demokrasi, demokratik toplum, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını temel değerler olarak kabul eden Avrupa Birliği'nin, siyasi kaygı ve düşüncelerle, kendi temel değerleri ile çelişen kararlar vermesini kaygıyla karşılıyoruz. (YS/BB)