İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi, kentte polise verilen beş günlük arama iznine itiraz etti.
Mersin Ufuk Turu gazetesinde yer alan habere göre, İHD Mersin Şubesi’nden Ali Tanrıverdi, düzenledikleri basın toplantısında mersin polisine sınırı, amacı, yeri, zamanı belli olmayan bir arama yetkinin verilmesini anlamanın mümkün olmadığını söyledi.
Tanrıverdi, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) bir yandan sahte söylemlerle ülkede pembe tablolar çizerek toplumun çeşitli kesimlerini beklentiye sokarken, diğer taraftan da anti-demokratik uygulamalarla, temel insan hak ve özgürlüklerini çiğneyerek bir polis devleti inşasını güçlendirdiğini söyledi.
“Ayrımcılık körükleniyor”
Tanrıverdi açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“3. Sulh Ceza Mahkemesi, Mersin’in yoğun göç almasını ve kentte suç oranlarının artmasını gerekçe göstererek, genel sağlık, genel ahlakın, hak ve hürriyetlerin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla tüm merkez ilçeleri kapsayacak şekilde beş gün süreyle, günün 24 saatti olmak üzere polise; yol, araba, mahalle, cadde, sokak, park- bahçe umuma açık tüm yerlerde herkesin üstünü arama, tüm eşyalarına el koyabilme yetkisi verdi.
“Kararın gerekçesinden de görüleceği gibi, Mersin’deki suç oranlarının yüksekliğinin nedeni Kürtler gösterilmek istenmektedir. Ayırımcılık körüklenmektedir. Mersin’deki toplumsal barış, gerginlikler yaratılarak zedelenmek istenmektedir.
“Daha dün başta kentin valisi olmak üzere, tüm kurum temsilcilerini yasa dışı yöntemlerle defalarca dinleyen Mersin polisine; sınırı, amacı, yeri, zamanı belli olmayan bir arama yetkinin verilmesini anlamak mümkün değildir.
“Karar hukuka aykırı”
“Alınan bu karar; Anayasa’nın özel hayatın gizliliğiyle ilgili 20. maddesine, haberleşme hürriyetini düzenleyen 22. maddesine, seyahat özgürlüğünü düzenleyen 23. maddesine aykırıdır.
“Yine, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 12. ve İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinin koruyuculuk hükümlerine ters düşmektedir. Demokrasilerde hak ve özgürlüklerin korunması esastır. Sınırlamalar istisnaidir. Bu ilke alınan kararla açıkça çiğnenmiştir. Demokratik olmayan 2559 sayıl Polis ve Salahiyeti Kanunu zorlanarak alınan bir karadır.
“Daha önce benzer kararlar Ankara ve İstanbul’da da uygulanmak istenmiş, ancak üst mahkemece iptal edilmişti.
“Askeri rejim yerine polis rejimi hedefleniyor”
“Bu uygulama geçmişte yaşadığımız sıkıyönetim komutanlıklarının bildirilerini hatırlatmaktadır. Son günlerde kentin birçok yerinde arama noktalarının olması biz insan hakları savunucularını çok ciddi anlamda tedirgin etmektedir.
“Geçmişteki askeri rejim yerine polis rejimi mi getirilmek istenmektedir? Şu bilinmelidir ki Türkiye toplumu buna asla fırsat vermeyecektir.
“Bu karar demokrasinin genel ilkelerine aykırıdır. Açık insan hakkı ihlalidir. Tüm sonuçlarıyla beraber hemen ortadan kaldırılmasını, bir daha benzer uygulamaların getirilmemesini ısrarla belirtmek istiyoruz.” (EKN)