"Ben Karadeniz'in çocuğuyum, Karadenizli kadınların zorlu yaşamını anlatmak benim için 25 yıllık bir hasretti. O kadınlar çok uzaklarda oldukları için kimse onların sesini duymuyordu; seslerini duyurmak istedim."
Bunlar, yapımcılığını Medyaton'un üstlendiği, "İfakat-Uçuruma Yürüyen Kadınlar" adlı belgesel filminin yönetmeni, Orhan Tekeoğlu'nun sözleri.
Uzun yıllar çeşitli basın kuruluşlarında gazetecilik yapan Tekeoğlu, Trabzon'un Çaykara İlçesi Taşören Köyü doğumlu. Tekeoğlu, 25 yıllık hasretini gerçekleştirdi, Karadeniz'in kadınlarının çetin doğa koşullarındaki zorlu yaşamını kameraya aldı. Yönetmen belgeselde, nüktesiyle tanınan Karadeniz kadınlarının hüzünlü yüzüne ve doğayla mücadelesine ayna tutuyor.
Öykünün yaşandığı köydeki kadınların rol aldığı belgeselin çekimleri, 2009 Ocak ayında başladı ve yaklaşık bir yılda tamamlandı.
Metin yazarlığını Kemal Güzelsin'in, seslendirmesini Cüneyt Türel'in üstlendiği belgeselin müziği Ayşenur Kolivar imzası taşıyor.
Belgesel ilhamını da ismini de 1991 yılında iki kızıyla birlikte öldürülen İfakat adlı Karadeniz kadından alıyor. Tekeoğlu'yla belgesel üzerine bir söyleşi yaptık...
İfakat belgeseli ismini nereden alıyor?
İfakat, 1991 yılında Trabzon'un Çaykara ilçesi Taşören Köyü Bayraklı yaylasında iki kızıyla birlikte öldürülen tipik bir Karadeniz kadını. Sekiz çocuk annesi, sabahtan akşama kadar işle meşgul olan, zorlu tabiat şartlarına meydan okuyan bir kadın. İfakat sözlük anlamı; hastalıktan kurtulma, iyileşme. Onu diğerlerinden farklı kılan, yüzyıllar boyu insan öldürülmeyen bir bölgede öldürülmesi. Katillerinin hala bilinmiyor olması. 19 yıl geçmiş hala bir gelişme yok.
İfakat'te tam olarak göstermeye çalıştığınız neydi?
Belgeselde, bu talihsiz kadından Karadeniz kadınlarına gönderme yaptık. İfakat öldü, ya geridekiler nasıl bir hayat yaşadı? Buna açıklık getirmeye çalıştık. Biz bu belgeselde, Karadeniz kadınlarının zorlu yaşam mücadelesini verirken, asla ağlatmadık. "Orada doğmak kötü bir kader mi" diye sorguladık. Onların dayanma güçlerini, sabırlarını, güçlü karakterlerini öne çıkardık. Amazon kadınlar olduklarını ortaya koyduk.
Çekimleri nerede gerçekleştirdiniz?
Çekimler, Trabzon/Çaykara/Taşören Köyü ve Bayraklı yaylası ile Köknar Köyü'nde (Ogene) gerçekleşti. Çaykara'yı Bayburt'a bağlayan Derebaşı virajlarındaki muhteşem görüntüler ilk kez bir belgeselde yer aldı. Kamyonun üstünde tehlikeli virajlı bir yolda çekimlere katılan Ogeneli kadınların cesareti karşısında adeta kanımız dondu. Taşörenli kadınların uçurum yolda sırtlarında ağır yüklerle geçişlerini görüntülerken hem korktuk hem de heyecanlandık.
Karadeniz kadınları sürekli çalışıyor ve neredeyse dinlenmeye fırsat bulamıyor. Bu çileyi nasıl anlattılar?
Doğu Karadeniz'in dağlık alanlarında sırtında yük olmayan bir kadın görürseniz, büyük bir olasılıkla hastadır ve doktora gidiyordur. Onu yüksüz görmeniz hemen hemen imkansız. Yaşlı kadınların uzun yaşadıkları ve ömürleri boyunca doktora gitmedikleri de bilinen bir gerçektir. Biz belgeselde Karadeniz kadınlarına "rol yapın" demedik, "günlük hayatınızı yaşayın" dedik. Biz, "sizin her gün yaptığınız çalışmaları çekeceğiz" dedik. Dolayısıyla onlar rutin günlük işlerini yaptılar biz görüntüledik. Uçurum yollarda, nasıl yürünüleceğini gösterdiler ve bize cesaret verdiler. Irmak geçişlerinde bize yardım ettiler.
Belgeselde en çok dikkatinizi çeken neydi?
Bu belgesel benim 25 yıllık bir hayalimdi. Belgeseldeki tüm görüntüler beynime kazınan görüntülerdi. Karadeniz kadınlarının çileli yaşamı çocukluğumdan bu yana beni hep etkilemiştir. Çünkü benim annem de bir Karadeniz kadını. Onun kalbi bu zor şartlara daha fazla dayanamadı. Bu belgeselle çocukluğumu bir kez daha yaşadım. Belgeselde rol alan kadınların canla başla çalışmaları, hatta bazen ölüme bile meydan okumaları beni çok etkiledi.
Belgeselde Rumca türküler söyleyen kadınlara da yer vermişsiniz... Sizin Karadeniz'le bağınız var mı? Bundan sonra yeni belgesel projeleriniz olacak mı?
Belgeselin çekildiği yerlerde Rumca diye bilinen Romeyikaca konuşulur. Yeni nesil anlar ancak pek fazla konuşmaz. Eski nesil günlük yaşamda tamamen bu dili kullanırmış. İfakat'ı bir buçuk yılda çektik. Onlarca kez İstanbul'dan Çaykara'ya gittik. Her defasında sis bizimle birlikte oldu. Adeta yapıştı bize. Dumansız günlerde ise çekim yaptık. Henüz İfakat'ı bitireli çok kısa bir zaman oldu. Ancak onun gösterimiyle uğraşıyoruz.
Belgesel bugüne kadar nerelerde gösterildi, belgeseli çektiğiniz bölgeye götürdünüz mü?
Şubat ayında bir basın galamız yapıldı. Türkiye'nin önde gelen sinema eleştirmenlerinin katıldığı büyük ölçekli bir basın toplantısı oldu. Ardından Cemal Reşit Rey'de büyük gala yapıldı. Beklentilerimizin çok üstündeydi; çok yankı uyandırdı. Daha sonra Ankara'da "Trabzon Günleri" kapsamında, ardından Trabzon'da Doğu Karadeniz Master Planı'nın açıklandığı gün gösterildi. Yine Trabzon'da ikinci galası yapıldı. Bu kez belgeselde rol alan yaşları 19 ile 87 arasında olan kadınlar katıldı. Yine Trabzon'da düzenlenen "Karadeniz Tiyatro Festivali"nin açılışında ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Trabzon Kitap ve Kültür Şöleni'nde gösterildi. Geçtiğimiz günlerde de Macaristan'ın Pecs kentinde düzenlenen "Türk Filmleri Haftası"nda gösterildi. (UB/SP)