“Tam 26 yıldan bu yana kardeşimin durumu ile ilgili olarak içimiz kaygılarla dolu. Ali Kırlangıçlı'nın gözaltına alınmasından sonra ne yapıldığı bizlere açıklanmak zorunda. O günden bu yana kendisinin ölü mü, canlı mı olduğu konusunda hiçbir haber alamadık. Tam 26 yıl oldu. Peki, kardeşime ne oldu'? Kimi kimden sorayım? Ne ölüsünden ne dirisinden haber alamadığımız kardeşim Ali'yi kimlere sorayım?
Bu sözler 1993’te İstanbul’da kaybedilen Ali Kırlangıçlı’nın ağabeyi İbrahim Kırlangıçlı’ya ait.
Kırlangıçlı, bu sözleri Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 729.Hafta eylemine gönderdi.
Cumartesi Anneleri/İnsanları, bu haftaki açıklamalarını da İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak'ta yaptı. Cumartesi İnsanları/Anneleri, İçişleri Bakanlığı'nın "yasaklaması" nedeni ile 30 haftadır Galatasaray Lisesi önünde açıklama yapamıyor.
Cumartesi Anneleri/İnsanları, bu haftaki eylemlerinde de ellerinde karanfiller ve kaybedilen kadınların fotoğraflarını taşıdı.
Eyleme, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Oya Ersoy da destek verdi.
Cumartesi Anneleri/İnsanları 729. Hafta oturma eyleminde gözaltında kaybedilen Ali Kırlangıçlı’nın akıbetinin açıklanmasını istedi.
“Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz”
Haftanın basın açıklamasını Cumartesi İnsanları/Anneleri’nden İlkbal Eren okudu. Eren, “729 haftadır devleti yönetenlere ve kamuoyuna sesleniyoruz: Gözaltında kayıp iddiasında bulunan kişiler, şikayet ve taleplerini yetkili makamlara ve kamuoyuna iletme hakkına sahiptir” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Devlet; kayıp yakınlarının talep ve şikayetlerini iletmeleri sırasında meydana gelebilecek kötü muamele, korkutma, tehdit veya diğer müdahalelerin engellenmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Türkiye’de devlet, kayıp yakınlarının şikayetlerini derhal ve titizlikle araştırılmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi kayıp yakınlarının şikayetlerini duyurma hakkını da 30 haftadır engellemektedir.
“Bizim adalet talebimize kulaklarını tıkayan savcılar, kayıp yakınlarının acılarını paylaşan, hakikat ve adalet taleplerine kayıtsız kalmayan kişilere de suç yaratma çabasındalar.
“Meşru adalet arayışımızı kriminalize etmeye çalışanlara sesleniyoruz: Uluslararası hukuka göre gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve hiçbir koşulda hoş görülemez. Her devlet, bu suçu önleme ve gerçekleşmesi halinde suçu ciddiyetine uygun bir biçimde cezalandırmakla yükümlüdür. Devletin bu yükümlülüğünü yerine getirmesini istemek suç değil, hakkımızdır. Suç olan kaybedenleri korumak, onları hukukun üstünde tutarak cezasız bırakmaktır.
“Ali Kırlangıçlı’nın akıbetinin açığa çıkartılmasını, sorumlu olanların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte bir soruşturma başlatılması için, savcıları göreve çağırıyoruz. Kayıplarımızı aramaktan ve kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz!”
“Kardeşim Ali Kırlangıçlı’ya ne oldu?”
Eylemde daha sonra Ali Kırlangıçlı’nın ağabeyi İbrahim Kırlangıçlı’nın gönderdiği mektup okundu. Kırlangıçlı mektubunda şöyle seslendi:
“Ben İbrahim Kırlangıçll. 7 Mart 1993 tarihinde gözaltında kaybedilen ve bugüne kadar hiçbir haberini alamadığımız Ali Kırlangıçlı'nın abisiyim. Buraya gelen hepinizi ve Cumartesi Anneleri'ni saygıyla selamlıyorunı.
“Ali Kırlangıçlı, 10 Ocak 1960 tarihinde Malatya Merkez'de doğdu. İlkokul ve ortaokulu Malatya'da okuyan kardeşim, liseyi Gümüşhane Öğretmen Lisesi'nde 'bitirdi. 1977 yılında Bursa İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesinde öğrenimine başladı. Kardeşim Ali üniversite 4. sınıfta okurken, 12 Eylül Cuntası döneminde, 2 Ekim 1980 tarihinde gözaltına alındı. Bursa Emniyetinde 45 gün işkenceli sorgudan geçirildikten sonra tutuklandı.
“Tutukluluğu döneminde ilk önce Gölcük Askeri Konca Cezaevi'nde, daha sonraları da Davutpaşa, Metris, Sağmalcılar ve Bayrampaşa cezaevlerinde siyasi tutuklu olarak yattı. 28 Mayıs 1990 tarihinde 5 kişi olarak Bayrampaşa Kapalı Cezaevinden firar ettiler. Firar ettikten sonra yurtdışına çıkan Ali Kırlangıçlı, ülkeye döndükten kısa süre sonra, 6 Mart 1993 tarihli polis operasyonu doğrultusunda, 7 Mart 1993 günü saat 11.00 sıralarında Fatih'te gözaltına alındı.
“Kardeşim Ali Kırlangıçlı'yı gözaltına alan İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Ali'nin gözaltına alındığını kayıtlara geçirmedi ve bizleri bilgilendirmedi.
“Gözaltına alındığı haberini duyar duymaz, Avukatı Kemal Kırlangıç tarafından bu durum soruşturulmasına rağmen, hiçbir bilgi verilmedi, gözaltına alındığı bile kabul edilmedi. Kardeşim Ali Kırlangıçlı'nın gözaltına alınması ile ilgili tüm girişimlerimiz boşa çıkarıldı.
“Tam 26 yıldan bu yana kardeşimin durumu ile ilgili olarak içimiz kaygılarla doludur. Ali Kırlangıçlı'nın gözaltına alınmasından sonra ne yapıldığı bizlere açıklanmak zorundadır. Aradan 26 yıl geçmiş olsa da hala içimizde bir yerlerde, ‘Ali sağ olabilir’ umudumuz yaşamaktadır.”
Ali Kırlangıçlı nasıl kaybedildi?
“Bursa İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi 4. sınıf öğrencisi olan Ali Kırlangıçlı, 12 Eylül askeri darbesinin ardından 2 Ekim 1980 tarihinde tutuklandı. İstanbul’da askeri mahkemede yargılandı ve siyasi bir kararla idama mahkum edildi.
28 Mayıs 1990 tarihinde Bayrampaşa Kapalı Cezaevi’nden dört kişi ile birlikte firar edip yurtdışına çıktı. 1993 yılının başında Türkiye’ye döndü. 6 Mart 1993 tarihinde İstanbul Kartal/ Esentepe’de bir eve yapılan polis baskınında, sağ yakalanabilecek beş kişi taranarak öldürüldü. Aynı operasyon kapsamında, polisler Fatih’te bulunan bir eve de baskın yaparak evde bulunan beş kişiyi gözaltına aldı.
Ali Kırlangıçlı 7 Mart 1993 tarihinde saat 11.00’e doğru İstanbul Fatih’teki bu eve gitti. Gittiği eve gece polis baskını yapıldığından ve halen evde kurulu olan polis karakolundan habersizdi.
Bu tarihten sonra Ali Kırlangıçlı’dan bir daha haber alınamadı. Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan 24 kişinin gözaltı kaydı yapıldı. Ancak Ali Kırlangıçlı’nın gözaltı kaydı yapılmadı ve gözaltına alındığı reddedildi. Yakın akrabaları olan avukat Kemal Kırlangıç aile adına girişimlerde bulunduysa da herhangi bir bilgiye ulaşamadı.
Olaydan 17 yıl sonra dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Hanefi Avcı’nın Haliç’teki Simonlar adlı kitabı yayınlandı. Kitapta anlattıklarından, 6 Mart 1993 tarihinde İstanbul’un değişik semtlerinde gerçekleşen operasyonları planlayan kişinin kendisi olduğu anlaşıldı. Avcı, kitabında Kartal/Esentepe’deki ev baskınında altı kişinin öldürüldüğünü yazdı.
Oysa tüm resmi belgelerde bu evde öldürülenlerin beş kişi olduğu yazılıydı. Kitapta öldürüldüğü söylenen altıncı kişi aynı operasyon kapsamında ‘Fatih’te karakol kurulan eve giden Ali Kırlangıçlı mıydı?” sorumuz cevapsız kaldı.” (EMK/AS)