Ortak açıklamada olaydan üzüntü duyulduğu ifadesinin yer almasını Azrak ve Akgün, beklenen bir gelişme olarak nitelendirdi.
El sıkışıp anlaşmaya çalışıyorlar
Azrak, ABDnin tavrının tek bir olaya indirgenemeyeceğini, ABDnin bölge politikalarıyla bağlantılı bir gelişme olduğunu vurguladı.
Türkiyenin ulusal onurunu ayakta tutmanın yolunun ABDye yönelik net tavır koymak olduğunu vurgulayan Azrak, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin tutumunu eleştirdi.
AKP hükümetinin kendi halkının gözünden, Türkiyenin topraklarının üslerinin ABD silahlı kuvvetlerine kullandırıldığını gizlemeye çalışan bir siyasi iktidar olduğunu hatırlatan Azrak, Bundan sonra da bu tutumu devam edecek. Zaten, şimdi karşılıklı oturup el sıkışıp anlaşmaya çalışıyorlar diye konuştu.
Önemli olan çıkarlarımız
Devletler arası ilişkilerde, onur gibi kavramlar artık çok popüler değil, önemli olan çıkarlarımız diyen Yrd. Doç. Dr. Akgün ise, ABDyi Türkiyenin ana sponsoru olarak nitelendirdi.
Yaşananlara tepki göstermemiz normal ama, ABDnin Türkiyeden özür dilemesi şart değil diyen Akgüne göre, Türkiyenin bölge politikalarını yeniden gözden geçirmesi ve ABDnin bölgedeki oyuncağı olmaktan kurtulmak için Avrupa Birliği (AB) üyeliği yönünde hızlı adımlar atması gerekiyor.
Azrak: İstisnai olay değil, politik tavır
* Dışişleri Bakanı Abdullah Gülün ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın bütün aksine iddialarına rağmen, bu bir yerel olay değil; tek bir olaya indirgenebilecek bir tavır da değil.
* Dışişleri Bakanı Gülün bunun yerel bir olay olduğu konusunda iddia ileri sürdüğü gün, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Boucher, Türk silahlı kuvvetlerinin Kuzey Irakta görev yapmasını ABDnin uygun görmediği konusunda beyanat verdi. Bu beyanat, Türk televizyonları da dahil, bütün dünya televizyonlarında yansıtıldı.
* Bu açıkça ortaya koyuyor ki, bu istisnai bir olay değil. Bölgede görevli ve yetkili olan ABD askeri temsilcilerinin anlık, ani bir kararla, kendi başlarına düzenledikleri bir operasyon da değil. Böyle olmadığı içindir ki, ABD böyle bir operasyondan dolayı af dilemeyi düşünmüyor.
* ABD yetkilileri de, birbirleriyle pek de bağdaşmayacak ifadeler kullanıyorlar. Samimi değiller, gizli planlarını açığa vurmamak için, lafı dolaştırıyorlar. Bu onların politikası olabilir. Buna kimsenin diyeceği yoktur. Onlar artık Irakta işgal kuvveti. Oradaki kararları kendileri veriyorlar.
ABDnin Irakı işgali engellenebilseydi
* Başından ABDnin Irakı işgali engellenebilseydi, bu gelişmeler de engellenebilirdi. Ancak Birleşmiş Milletler (BM) de dahil tüm güçler aciz kaldığından, ABD gibi, dünyada süper güç olduğu herkesçe kabullenilen bu işgal kuvveti, sınır tanımaz bir biçimde kendi iradesini bütün ülkelere empoze edecektir. Kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır bu.
* Oradaki Türk Silahlı Kuvvetlerinin davranışlarının ne olduğu konusunda da açık bir bilgiye sahip olduğumuz söylenemez, bunu ABDliler de Türk tarafı da açıklamıyor. Onların da kusurlu davranışı var mıdır, yok mudur bunu bilemiyoruz. Ancak, kusurlu davranışları olsa bile, bunun karşısında gösterilecek tavır bu değildi.
* ABDlilerin Türk askerlerine yönelik muamelesi, Cenevre Anlaşmasına göre, savaş esirlerine bile uygulanamaz; insancıl hukuk sözleşmelerine aykırı. Ancak ABD, bugüne kadar ne Afganistanda ne de Irakta esir aldığı kişilere karşı Cenevre Anlaşmasının hükümlerine uydu Ancak, Türk silahlı kuvvetleri aynı muameleye maruz kaldığında, Türkiye ayağa kalktı
Herkes, devlet adamlığı sıfatına nail olamıyor
* Türkiyenin ulusal onurunu ayakta tutmanın yolu, olay gerçekleştiğinde ABDye bu konuda ciddi bir nota vermekti. Nota, her konuda verilebilir, savaş ilanı da değildir. Ancak, Türkiyenin yöneticileri, Başbakan Erdoğan da dahil, Nota verilmesini bir savaşın başlangıcı gibi görüyorlar, hatta mizahi bir üslupla, müzik notasıyla karşılaştırıyorlar. Bu devlet adamı ciddiyetiyle bağdaştırılabilecek bir şey değildir. Ama ne yapalım ki, devlet adamlığı sıfatına da herkes nail olamıyor.
* Son açıklamalarla da ortaya çıktığı gibi, ABD özür dilemeyecek, üzüntü bildirmekle yetinecek. Ancak, özür dilemek başka şeydir, üzüntü bildirmek başka Bir kişi, kendi davranışından dolayı değil, karşı tarafın kusurundan dolayı da üzüntü bildirebilir
Halkının gözünden gerçekleri gizlemeye çalışan bir iktidar
* Bundan sonra, Türkiye ve ABD ilişkilerinde herhangi bir değişiklik olmayacak. ABD tavrını mı değiştirecek? Onun politikasının bir uzantısı bu. Türkiyenin tavrını değiştirmesi de beklenemez.
* Kendi halkının gözünden, Türkiyenin topraklarının üslerinin ABD silahlı kuvvetlerine kullandırıldığını gizlemeye çalışan bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız. İnsani yardım bahanesiyle Türkiyenin üslerini kullandırdılar, Süleymaniyedeki gözaltı olayından sonra Habur sınır kapısını kapatıp Haburdan ABDlilerin faydalanması engellendi dediler. Bu da gösteriyor ki, son gelişmelere kadar Türkiye, insani yardım bahanesiyle ABD silahlı güçlerinin Habur kapısını ve üslerini kullanmasına izin veriyordu. Bunu da kendi halkından gizliyordu. Bundan sonra da bu tutumu devam edecek. Zaten, şimdi karşılıklı oturup el sıkışıp anlaşmaya çalışıyorlar.
* Ben politikacı değilim ama, devletin yönetimine talip olan kişilerin Türkiyenin onurunun nasıl korunacağını oturup düşünmeleri gerekir. Bir yol bulmaları gerekir. Böyle olmayacağı ortada. Nasıl olacağını kendileri düşünsünler ve bunu ortaya koysunlar
Akgün: ABDnin özür dilemesi şart değil
* ABDnin Süleymaniyede Türk askerlerini gayri insani yöntemlerle gözaltına aldığı için özür dileyeceğini beklemiyorum. Bence, özür dilemesi de şart değil.
* Benim beklentim, ABD birliklerinin neden oraya gittiklerinin, neden baskın yaptıklarının, ortada bir yanlış anlaşılma varsa o yanlış anlaşılmanın ne olduğunun raporda yer almasıydı.
* Askerler arasındaki bir koordinasyondan ziyade, dışişleri bürokratlarının, sivillerin de yer alacağı bir toplantı yapılmasını beklerdim. Olay askeri de olsa, siyasi sonuçlara yol açtı. Bu nedenle, askerlerin komisyonda teknik adam olarak bulunması gerekliydi.
Türkiye, tutumunu gözden geçirmeli
* Süleymaniyede yaşananların sonucunda ortaya çıktı ki, artık orası Türkiyenin arka bahçesi değil. Türkiye her istediğini, istediği biçimde yapamayacak. PKK ve KADEKin oradaki varlığına engel olmak isteniyorsa, daha farklı yöntemler bulmak zorunda.
* Türkiyenin amacı, ABDnin iddia ettiği gibi Kuzey Irakı istikrarsızlaştırmak ise, onu yapamayacağı da görülmeli.
* Türkiye, ABDnin bu bölgede her dediğini yapan bir ülke olmak istemiyorsa, bir AB yolunda çok hızlı adımlar atmak zorunda. AB yoluna girmediğimiz sürece ileride ABDnin oyuncağı olacağa benziyoruz.
* Müttefik ülkeler arasında, sebebi ne olursa olsun, bu tür olaylar yaşanmamalı. ABDliler Türk askerlerine resmi bir ülkenin askerleri değil de, herhangi bir terörist örgütün mensuplarıymış gibi davrandılar. Bu yakışık alan bir tavır değil.
ABD Türkiyenin ana sponsoru
* Sonuçta, Türkiye ve ABD ilişkileri kopmayacak, krizden ders çıkartılacak. Herkes kendine göre bir adım atacak. Türkiyenin dünyanın en büyük gücüne direnebilmesi mümkün değil.
* Türkiye, oradan askerlerini çekmek; içindeki Kürt ve Türk sorununu çözmek için çaba harcamak; kendi anlayışını değiştirmek zorunda. Türkmenleri müttefiki olarak görmekten vazgeçmesi, Irakın diğer etnik grupları da içinde barındıran bir ülke olduğunu unutmaması, tüm grupların çıkarlarını koruyacak bir rejimin yerleşmesi için çaba harcaması gerekiyor.
* Devletler arası ilişkilerde, onur gibi kavramlar artık çok popüler değil. Yaşananlardan herkes rahatsız oldu ama, önemli olan çıkarlarımız. ABD büyük bir devlet, komşumuz oldu ve üstelik bizim ana sponsorumuz. Sadece IMF ile değil, AB ile ilişkilerimizde de ana sponsorumuz. Bugüne kadar başımız sıkıştığında ona başvurmuşuz. Dolayısıyla, Türkiye ile ABD arasında bir seferde gözü kapalı bir biçimde reddedilebilecek bir ilişki yok. (BB)