Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) OdaTV davasından 375 gün tutuklu kalan ve halen yargılanan gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener ile ilgili Türkiye aleyhine verdiği mahkumiyet kararı hükümet itiraz etmeyince kesinleşti.
8 Temmuz’da AİHM, 3 Mart 2011’de gözaltına alınarak üç gün sonra tutuklanması ve bir yılı aşkın süreyle tutuklu bırakılmasını hem “özgürlük ve güvenlik hakkı”nın hem de “ifade özgürlüğü” hakkının ihlali olarak değerlendirmişti. Türkiye Şener’e 20 bin avro, Şık’a da 10 bin avro tazminat ödemeye mahkum edilmişti.
Ancak AİHM’de dosya görüşülürken tepki çeken bir savunma gönderen Adalet Bakanlığı, mahkumiyet kararları çıkınca Üst Daireye taşınması için dosyaya itiraz etmedi. Bu nedenle Şık ve Şener’e verilen tazminat cezası kesinleşti.
Şener: “Kitaptan bomba”dan vazgeçtiler
Bu tutum değişikliğini bianet’e değerlendiren Nedim Şener, bunun “Hükümetin kitabı bomba olarak görme düşüncesinden resmi düzeyde vazgeçtiğinin göstergesi” olabileceğini ifade etti.
Devletin daha önce AİHM’e oldukça ağır savunma gönderdiği, başvurularını da sert şekilde eleştirdiğini anımsatan gazeteci, “Bu ciddi tutum değişikliği, mesleği gazetecilik olanların mesleklerini icra ederken yazdıkları kitapların ve haberlerin terör faaliyeti sayılamayacağının bir kabulüdür” diye konuştu. Şener, kararın bundan sonraki gazetecilik davaları için emsal teşkil edebileceğini de kaydetti.
Şık: Dosya Cemaate karşı araç oldu, itiraz etmediler
Gazeteci Ahmet Şık ise, bir dönem kendiler dahil binlerce kişinin mağdur edilmesinde “suç ortaklığı” yapan AK Parti hükümeti ve Fethullah Gülen cemaatinin şimdi birbirini mağdur etmek için mücadeleye giriştiklerini savundu.
Şık, “Bizim ve birçok kişinin yaşadığı mağduriyet, bir dönemde bunları cansiperane savunan eski Başbakan Erdoğan tarafından Cemaatin ne kadar tehlikeli olduğunu göstermek için malzeme haline getirildi” dedikten sonra, Bakanlığı AİHM kararına itiraz etmemesini de buna dayandırdı.
“Cezaevinden çıkarken söyledim; bu komployu kuranlar da bu cezaevlerine girecek diye. Polisler girmeye başladı. Sıra yargı mensuplarına gelecek ama sanılmasın ki, iktidar mensupları da bir gün burada girmeyecekler”.
6 Mart 2011’de tutuklanan iki haberci, 12 Mart 2012’de İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nce tahliye edildi. Haklarında iddianame ancak 26 Ağustos 2011’de hazırlanıp mahkemeye gönderildi. Ahmet Şık 25 Ağustos 2011’de, Nedim Şener de 1 Temmuz 2011’de AİHM’e başvurdu.
OdaTV davası
Kitap ve kitap projelerinde Fethullah Gülen cemaatinin etkisi ve dönüşümünü ele alan iki gazeteci, Odatv haber sitesi bürosuna yapılan polis baskını kapsamında “Medya yoluyla Ergenekon terör örgütüne destek vermek” ile suçlandılar.
Şık ve Şener’in dışında Odatv sitesi kurucusu Soner Yalçın, site yetkilileri Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, çalışanları Doğan Yurdakul ve Müyesser Uğur, yazar Yalçın Küçük’ün aralarında olduğu sanıklar çeşitli sürelerle Silivri Cezaevi’nde tutuklu kaldılar.
Ulusal ve uluslar arası gazetecilik örgütleri, Türkiye’de tutuklu gazetecilerin tahliye edilmesi için üst üstte açıklama, kampanya ve ziyaretler yaptılar. Hükümetin tutukluluğu beş yılla sınırlandıran bir yasa çıkarmasıyla birkaç ayda 40’ın üzerine medya çalışanı çoğu yıllarca cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildi.
6526 sayılı Kanunla TMK'nın 10. maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması ve bu yolla İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin lağvedilmesiyle 14 sanıklı dava, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’ne alındı. Davanın görülmesine 30 Ocak 2015’te devam edilecek (EÖ)