Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun, Ak Parti'nin 6 kurucu üyesi için "üyeliklerinin iptal edilmesini" sağlamak üzere partiye ihtar verilmesiyle ilgili talebi konusunda, Prof. Dr. Zafer Üskül şu saptamaları yapıyor:
" Savcılar iddia ederler. Mahkemeler, savcıların iddialarıyla kendisini bağlı tutmaz. Mahkemeler, hukuk kuralları çerçevesinde savcıların iddiasını değerlendirir.
" Siyasi parti bir kamu kurumu değildir. Sivil toplum ile siyasal toplum arasında aracı bir kuruluştur. Ve, bir toplumda başka kuruluşlara benzemez, siyasi partiler; kendilerine özgü yapıları vardır.
" Siyasi parti içinde kurucular, üyeler, yöneticiler elbette siyasi iktidarı ele geçirip kullanmak için mücadele eder.
" Eğer TBMM'de türbanlı olarak görev yapmak hukuka uygun değilse, aynı şekilde bir siyasi partiye türbanlı olarak girilmesini veya kurucu üye olunmasını o nihai hedefe ulaşmak bakımından sakıncalı bulmak da mümkündür. Savcının yaptığı da budur.
Ya Meclis'e girerse sorusu ve iki yanıt
Ancak, türbanlı kurucu ya da üyelerin herhangi bir yerel veya ulusal meclise girmek üzere aday olacakları konusunda bir kesinlik de yoktur . Eğer aday olurlar ve seçilirlerse durumları değerlendirilir.
Böyle bir durum ortaya çıkmadan, "ilerde milletvekili olup Meclise türbanlı giremeyeceğine göre, türbanlı olarak parti kurucusu olamaz" demek, hukuksal açıdan savunulabilir görünmüyor.
Kadın erkek eşitliğini de zedeleyici
"Bu bakımdan, kamu kurumları ile siyasi partileri aynı çerçevede değerlendirmenin doğru olmadığı kanısındayım. Hatta tam tersine, böyle bir paralelliğin demokratik rejimin sağlıklı bir biçimde sürdürülmesi bakımından sakıncalı olduğunu düşünüyorum.
Türbanlı kurucu üyelere yönelik bu tutumun kadın ile erkek arasındaki eşitliği zedelediği de düşünülebilir. Kurucu üye erkek ise, onun taşıdığı bir işaret de "maalesef" bulunmuyor . (BB/NU)