Heyet-i Tahrir’uş Şam (HTŞ) öncülüğündeki cihatçı gruplar ile Türkiye destekli ‘Suriye Milli Ordusu’na (SMO) bağlı unsurlar, yoğun çatışmaların ardından Hama kent merkezinin kontrolünü ele geçirdi.
Suriye’nin resmi haber ajansı SANA’nın haberine göre, Suriye Savunma Bakanlığı, ordu birliklerinin Hama’dan çekildiğini ve kent dışında yeniden konuşlandırıldığını açıkladı.
Bakanlık, bu kararın, “Hama şehri sakinlerinin can güvenliğini korumak ve şehir içindeki çatışmalara dahil edilmemelerini sağlamak” amacıyla alındığını belirtti. Ayrıca, bu bölgelerin geri alınması için “ulusal görevlerini yerine getirmeye devam edeceklerini” vurguladı.
Suriye'de sil baştan
HTŞ’nin liderliğindeki “Askeri Operasyonlar İdaresi” (İdaret’ul Ameliyat’ul Askeri) Sözcüsü Hasan Abdulgani, “Fedakâr Hama; zalim Hafız Esad buraya tanklarla girdi ve halkından alıp kopardı. Bugün biz tanklarla girdik ve onu halkına geri veriyoruz” açıklamasında bulundu.
Öte yandan, HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Culani, “Hama halkına” başlıklı bir video mesaj yayımladı. El-Culani’nin bu mesajı, Hama’daki su değirmenleri ve Humus’taki tarihi saat kulesi resimlerinin önünde vermesi dikkat çekti.
El-Culani, yayımlanan diğer bir video mesajında ise Irak Başbakanı Muhammed Şiya el-Sudani’ye, İran destekli Haşdi el-Şaabi (Halk Seferberlik Güçleri) milislerinin Suriye’ye müdahalesine izin vermemesi çağrısında bulundu.
“Hama, ordunun ana savunma hatlarından biriydi”
İran öncülüğündeki ‘Direniş Ekseni’ne yakın bir yayın çizgisi izleyen Islamic World News, HTŞ-SMO’nun Hama’yı ele geçirmesine ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Suriye ordusu, son açıklamasında Hama şehrinden çekildiklerini doğruladı. Hama, Suriye ordusunun ülkenin orta kesiminde teröristlere karşı oluşturduğu ana savunma hatlarından biriydi. Bu kritik hattın düşmesiyle birlikte, Humus kenti, Masyaf’taki önemli askeri sanayi tesisleri ve Suriye-Lübnan sınır bölgeleri ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya kalacak. HTŞ’nin bir sonraki hedeflerinin bu bölgeler olması muhtemel görünüyor.”
SOHR: Can kaybı 727’ye yükseldi
Londra merkezli muhalif Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) 5 Aralık tarihli verilerine göre, HTŞ-SMO’nun, 27 Kasım’da başlattıkları saldırıların ardından süren çatışmalar ve hava saldırıları nedeniyle bölgede can kaybı 727’ye yükseldi:
- HTŞ’ye mensup 311 kişi,
- SMO’ya bağlı gruplara mensup 60 kişi,
- 23’ü subay olmak üzere 220 Suriye askeri ve 10’u Suriyeli, 15’i yabancı uyruklu olmak üzere 25 İran destekli milis,
- HTŞ’nin saldırılarında 18 sivil,
- Rusya ve Suriye güçlerinin Halep ve İdlip’e düzenlediği kara-hava saldırılarında 89 sivil hayatını kaybetti.
HTŞ hakkında
El-Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi (daha sonra “Şam’ın Fethi Cephesi”) öncülüğündeki cihatçı çatı örgütü HTŞ, Ocak 2017’de kuruldu. HTŞ, Kasım 2017’de kurduğu “Suriye Kurtuluş Hükümeti” adlı siyasi yapı üzerinden İdlib’i yönetiyor ve Türkiye tarafından “terör örgütü” olarak kabul ediliyor.
Her ne kadar Halep saldırısında birlikte hareket etseler de HTŞ ile SMO arasındaki kategorik farklar bulunuyor. Daha kurumsal ve merkezi bir yapı olan HTŞ, ‘yağmacılıkla’ suçladığı SMO unsurlarını tutuklamasıyla taraflar arasındaki ilk ciddi ihtilafı ortaya çıkardı. Ancak SMO’nun ‘saldırgan tutumları’ nedeniyle HTŞ’yi kınamasının, sahada gerçek bir karşılığı yok.
Bu gruplar, 2015’te İdlib’i de birlikte ele geçirmiş, ancak zamanla HTŞ diğer grupları ya bünyesine katarak ya da hegemonyasını kabul ettirerek ‘yola getirmişti.’ Dolayısıyla, mevcut koşullarda benzer bir senaryonun tekrarlanması olası görünüyor. Halep ve diğer stratejik noktaların kontrolü üzerindeki ihtilaflar, taraflar arasında bitmek bilmeyen çatışma konuları olmaya devam edecek.
(VC)