Toplantı, gösteri ve basın açıklaması yapma özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin son dönemde çok sayıda olay meydana geldiğine işaret eden HRW, polisin şiddet kullanarak gösterilere müdahalesi ile mülki amirliklerin toplantı ve gösteri yapma özgürlüğünü sınırlayan uygulamalarının Türkiye'deki reform sürecini olumsuz etkilediği vurgulandı.
Adı geçen uygulamaların Türkiye'nin insan hakları alanındaki hedefleri ve Avrupa Birliği'nin (AB) talepleri ile bağdaşmadığına işaret edilen mektupta "Konu, Türkiye'nin AB üyeliğine yönelik gelişmelere gölge düşürebilecek bir noktaya gelmeden hükümet gösteri yapma hakkını teyit etmeli ayrıca açık alanlarda basın açıklaması yapma hakkını bir yönetmelikle teminat altına almalıdır" denildi.
Polis şiddeti
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Avrupa ve Asya Merkez Şubesi Müdürlüğüne vekalet eden Rachel Denber'ın yaptığı açıklamada, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşlerine ilişkin 2911 sayılı yasada geçtiğimiz yıl Temmuz ayında değişiklikler yapılmasına rağmen, Türkiye'de son dokuz ayda polisin en az 105 barışcıl gösteriyi dağıttığı ve 1822 göstericiyi tutukladığı kaydedildi.
HRW polisin müdahale ettiği gösterilerin 31'inde gösteri yapanlara karşı şiddet uygulayıp üzerlerine biber gazı sıktığını vurguladı.
Açık alanlarda basın açıklaması yapmanın da birçok mülki amir tarafından engellendiğine ve keyfi uygulamalara yol açtığına dikkat çeken HRW, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'den "hükümetin açık alanlarda basın açıklaması yapma konusundaki sorulara yanıt verecek ve keyfi uygulamaları önleyecek şekilde bir yönetmelik çıkartıp, kamusal alanlarda önceden izin almadan basın toplantısı yapmanın ve bildiri dağıtmanın yasak olmadığını onaylamasını" istedi.
Basın açıklaması ve gösteri ayrımı
"Basın toplantısı ile gösterinin ne olduğu konusunda açıklık noksanlığı, birçok kişinin hakkında dava açılmasına ve kötü muameleye maruz kalmalarına yol açmıştır," denilen mektupta, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi'nin Ümraniye'de bir tekstil fabrika önünde yapmak istediği basın açıklamasına müdahale edilmesi örnek gösterildi.
Yine Bingöl İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Rıdvan Kızgın ile İHD İstanbul Şubesi Başkan yardımcısı Eren Keskin'in de aralarında bulunduğu 125 kişinin kamusal alanda enformasyon masası açarak barış mesajları vermeleri nedeniyle haklarında soruşturma açılması örnek verildi.
Üniversite yetkililerinin barışçıl gösterilere katılan öğrencilerin üniversitelerle ilişkisini kesebilecek incelemeler başlattığına dikkat çekilen mektupta, Türk hükümetine şu çağrı yapılıyor:
"Türk hükümeti Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında öngörülen hiçbir toplantı ve gösteri için sınır koymamalı ve gösteriler için resmi mercilerin talep ettiği noktaların ne olduğu konusuna açıklık getirmelidir."
Yüksek Öğretim Kurumu YÖK'e de çağrı yapan İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), YÖK'ün üniversite yetkililerine rehberlik yapacak şekilde, üniversite içinde veya bir başka yerde barışçıl protesto gösterilerine katılan öğrencilerin öğrenciliklerinin askıya alınmaması konusunda gerekli talimatların verilmesini istedi. (YS/BB)