*Görsel: Pixabay.
Ebru, 27 yaşında bir psikolog, hikayesini anlatmaya gittiği bir smear testinden başlıyor:
"Rutin olarak gittiğim smear testlerinden birinin ardından kadın hastalıkları doktorum bazı normal dışı sonuçlar gördüğünü ve biyopsi için anestezi uzmanına başvurmam gerektiğini söyledi.
"Ardından anesteziye uygunluğumun test edilmesi için bir takım tahliller yapılması gerekti ve böylece elimde sonuçlarla anestezi uzmanına tekrar gittim. Uzman kişi yüzüme bakmadan bazı testlerin pozitif olduğunu ve tekrarlanması gerektiğini belirtti.
"Neymiş ki bu testler dediğimde bir hepatit türü cevabını aldım. Tekrar ısrarla hangi türmüş bu diye direttiğimde sessizce 'HIV' dedi...
"Kafasını eğerek 'HIV' dedi"
"Açıkçası ilk tanıyı duyduğum anla ilgili en bariz hatırladığım şey bu tanının beni ne kadar şok ettiği değil karşımdaki anestezi doktorunun kafasını eğip çekingen tavırlarla 'HIV' dediği andır. O kareyi unutamadım asla...
"Sanki üç günlük ömrün kaldı dermiş gibi bir çekingenlik. Şuan dönüp baktığımda bir doktor nasıl bunu hala 80'lerden kalma bir tavırla açıklar diye soruyorum kendime."
"O koltuğa en son siz oturabilirsiniz"
Ardından ikinci doğrulama testi yapılmış ve 40 gün kadar süren bir süreçten sonra HIV pozitif olduğu doğrulanmış.
İlaca başlaması ise dört ay kadar sürmüş:
"Çünkü her doktora gittiğimde 'ay şu tahlili unutmuşuz' diye yeni bir tahlil istiyordu. Son derece umursamaz biriydi. Bu sırada biyopsiyi de artık olmam gerekti.
"Ameliyathaneye girdim ve buz gibi yerde çıplak şekilde bir önlük giydirildim. O şekilde herkesin operasyonu bitene kadar bekletildim.
"Çünkü HIV pozitifseniz o koltuğa en son sizin oturmanız gerekiyor (Tıbben böyle bir uygulamaya gerek yoktur ve hukuka aykırıdır. Sağlık çalışanları her hastasını bir enfeksiyonu varmış gibi kabul edip, standart önlem almakla yükümlüdür. )
"Biyopsi ardından bağışıklığımın oldukça düşük olması nedeniyle o soğuk ortamda üşüttüğüm için günlerce evde hasta yattım. Yaklaşık 15 gün sürekli kustum ve ayağa kalkamadım.
"Bunu nasıl kaptın ki?"
"Acile gittiğimde tansiyonum 5'e 3 gibi rakamlar çıkıyordu ancak doktorun bana sorduğu şey 'bunu nasıl kaptın ki merak ettim'di. (aslında 'kapmak' kelimesi bile önyargıları körükleyen bir ifadedir.)
"Bu tansiyonla eve gönderildim.. Ve evet en sık aldığım soru ''bunu hangi yolla kaptın?'' oldu.. Ve evet sağlık personelleri, doktorlar soruyordu bu soruyu.
"Yani sonuç olarak ciddi bir hakarete maruz kalmasam da böyle zorlu bir süreçte duyduğum herşey ve maruz kaldığım her duyarsız hareket zaten beni inanılmaz zedeliyordu..."
"Yakın çevreme seçtiğim insanlar bu ve benzeri alanlarda aktivizm yürüten insanlar oldukları için hiçbir şekilde yargılanmadım. Tabii ki ilk duyduğunda yutkunanlar, öleceğimi sandığı için ne diyeceğini bilemeyenler ve üzülenler oldu.
"Alkol, çikolata, ağlama dönemi"
"Bir çok kez kendimi insanları teselli ederken buluyordum.. Destek konusuna gelirsek kendi açımdan şunu söylemeliyim: Bu süreçte hiçbir destek yeterli olmuyor!
"Yani evet herkes elinden geldiğince ilgilense de inanılmaz yalnız hissediyordum ilk aylarda. Odama kapanıp alkol, çikolata ve hüngür hüngür ağlamayla geçti ilk iki ay.
"Dahil olduğum camia gereği her ne kadar HIV ve AIDS anlatılarıyla vs. karşılaşıyor olsam da o güne kadar görmezden gelmiştim bir şekilde. Kendime çok uzak sanıyordum -ki bunda HIV'in insanlar tarafından çok gizli saklı yaşanmasının büyük bir etkisi var-.
"Damgalanma korkusuyla kimse bu tanıyla açıkça yaşayamıyor neredeyse. Durum böyle olunca ben de asla gündem etmemişim HIV/AIDS'i. Zaten yaşadığım çok zorlu bir sürecin ardından bir de bu tanıyı almış olmam tamamen yıktı beni.
"Tek korkum insanların duymasıydı"
"Zamanla HIV'ın aslında kolaylıkla yaşanan bir durum olduğunu ve hiçbir zaman AIDS evresine ulaşmayacağımı öğrendikçe toparlamaya başladım. Tek korkum insanların HIV pozitif olduğumu duymasıydı.
"Sanki birileri sürekli bunu başkalarına anlatıyor, arkamdan konuşuyorlar gibi paranoyalar yaşıyordum.
"Sonra bu korkular nedeniyle intihar eden ya da hastalığı duyulur diye tedavi almayı reddedip öleceği günü bekleyen insanları duydukça ipleri elime almak ve bu konudaki önyargıları da biraz kaldırmak istedim. İnsanların duymasından inanılmaz korkarken bir anda kendimi Instagram'da hikaye hazırlarken buldum.
"Herkese HIV pozitif olduğumu duyurdum ve tüm tanı ve tedavi süreçlerimi paylaşmaya başladım.
"Beni en çok güçlendiren bu paylaşımlar oldu. O ilk hikayeyi yazarken tir tir titriyordum ama paylaştığım anda artık korkmadığımı fark ettim.
"Sonra paylaştıkça güçlendim"
"İnsanlardan da çok destekleyici dönüşler aldım. Bunların arasında HIV pozitif olduğunu ancak kimseyle paylaşmadıklarını belirten arkadaşlarım da vardı. Yani paylaştıkça daha çok güçlendim ve kendimi daha çok sevdim. Ayrıca bu süreçte bir erkekle de yakınlaşmaya başladım.
"Bana hiçbir zaman anlatmak istediğimden fazlasını sormadı ve sürecimi benim için daha da normalleştirdi.
"Ardından birlikte yaşamaya başladık ve benim daha sağlıklı olabilmem için kendi yaşam tarzını da değiştirdi ve hatta destekte sınır tanımayarak ensesine HIV/AIDS sembolü olan kırmızı kurdele dövmesi yaptırdı (hatta bu dövmeyi ben ona yaptım).
"Yani HIV pozitif bireylerin de HIV negatif bireylerle ilişkileri ve hatta son derece sağlıklı çocukları olabilir.
"İncir Reçeli'nden tepkiler"
"Bunların ötesinde tabii ki ara sıra yakın olmadığım insanlardan berbat tepkiler alıyordum ama zamanla onları görmezden gelmeyi öğrendim. Bu tepkilerini şahsıma değil İncir Reçeli'nden (film) duydukları ve hiç tanımadıkları bir enfeksiyona verdikleri tepkiler olarak görüyorum."
"Psikoloğum ama paylaşmıyorum"
|
"HIV bizi tanımlayamaz"
Ona son olarak "Şimdi dönüp baktığınızda neyin farklı olmasını isterdiniz?" diyorum, "Bu sorunun cevabı yazmakla bitmez sanırım" diyerek şunları söylüyor:
"Öncelikle sağlık personellerinin HIV ve benzeri konularda Sivil Toplum Kuruluşlarıyla işbirliği içinde daha fazla bilgi sahibi olmalarını ve bu durumlara kırk yıl önce HIV ile ilk kez karşılaşan doktorların verdiği tepkileri vermemelerini isterim.
"Her hastaneye gidişimde önyargılı doktorla karşılaşırsam baş etmekte zorlanırım diye erkek arkadaşımdan bana eşlik etmesini istemeyeceğim günleri bekliyorum.
"İnsanların cinsel sağlık konularında daha fazla bilgi sahibi olmasını, hastalıkları öcüleştirmekten vazgeçmelerini ve sürekli kendimizi açıklamak zorunda olmamayı istiyorum.
"Belli bir zaman sonra karşılaştığım insanların her seferinde kolumu sıvazlayıp sanki tek gündemim buymuş gibi 'canım şimdi nasılsın', 'ilaçlarını aksatma lütfen' demesini istemiyorum. İYİYİM!
"En çok da HIV ile yaşayan bireylerin kendilerini çok fazla sevmesini istiyorum. Yıllarca HIV ile yaşayıp hala kabullenemeyen ve kendini suçlayan birçok insan tanıyorum.
"HIV bizi tanımlayamaz. Biz tek bir şey değiliz. Milyonlarca parçamızdan ve anımızdan sadece bir tanesinin hayatımızı esir almasına izin veremeyiz. Kendimizi yarasıyla beresiyle seveceğimiz, daha fazla örgütlenip sesimizi duyuracağımız günleri bekliyorum."
(PT)
"Pozitif" Yaşayanlar Anlatıyor
1/ "Tanıyı Aldım, İlaca Başladım, 4 Ay Sonra Rafting Yapıyordum"
2/ "Sevgilime Söyledim, 'Seni Seviyorum' Dedi"
3/ "HIV Pozitif Olduğumun Duyulmasından Korkarken Instagram'dan Paylaştım"
4/ "Her Hasta Enfeksiyon Varmış Gibi Kabul Edilmeli"