33 yaşında genç bir kadın, yetişkin bir çocuğu var. Çocuğu henüz bilmiyor. 30 yaşındayken, 2004'te, sağlık sorunları yaşamaya başlıyor. Hızla kilo veriyor önce, iştahsızlık, halsizlik, sürekli uyku hali eşlik ediyor kilo kaybına.
Tam 1,5 yıl acılar içinde, yataktan bir an olsun doğrulamayarak, nefes alamayarak, sonuç vermeyen tedaviler, yanlış teşhislerle geçiyor.
"Sakın saçma sapan bir şey yapma"
Babasının dahiliye servis şefi olduğu bir hastaneye yatırılıyor. Birkaç gün ağır antibiyotik tedavisi gördükten sonra. "bana çok iyi danışmanlık verdi" dediği doktoru "'HIV' testiniz pozitif" diyor.
Pozitif olan bir şey sevindiriyor onu. "Peki nedir o?"diye sorduğunda "AIDS" yanıtını alıyor. İşte bu sözcüğü duyunca "İçimde çok büyük bir sessizlik oldu, dünya hızla geri çekildi" diyor.
"Dünyanın sonu değil, tedavi olacak, iyileşeceksin, saçma sapan bir şey yapma sakın" diyor doktoru.
"Sakın saçma sapan bir şey yapma" cümlesi sürekli zihninde tekrarlanıyor " saçma sapan bir şey" yapmıyor hakikaten de.
"Hayalle gerçek birbirine karışıyor"
"Hayalle gerçeklik birbirine karışıyor. Tanıyı alma anı böyle bir an. Gerçeği kabul etmek, reddetmek, o anın gerçekliğini reddetmek, anın gerçekliği altında kalmak. Hepsi bir arada."
"Kendine yabancılaşmayı aşmak zor ama imkansız değil"
"İlk zamanlar eski fotoğraflarıma bakıp 'fotoğraflardaki ben değilmiş' gibi hissediyordum. Sanki o ben ile bu ben farklıyız gibi hissediyordum. İşte bu yarılmayı ve yabancılaşma hissini aşmak en zoru olanaksız değil."
İnsan kendine sormaktan gerçekten alamıyor. Peki nasıl aldı virüsü? Soruyu olgun karşılıyor, alışık belli ki... Eski kocasından. Ayrıldıktan 7 yıl sonra tanı konmuş.
Ama diyor,"eski eşimden virüsü almam beni daha mağdur kılmamalı, travesti de transseksüel de olabilirdim, seks işçisi de olabilirdim. Bu virüsün nasıl alındığı önemli değil" diyor.
Belki söyleşinin en önemli cümlesini kuruyor: "Önemli olan HIV pozitif olunduğu için suçlu hissetmemek, suçlu görülmemek."
Tedaviyle hastalığın son aşaması olan AIDS basamağından ilk aşaması olan HIV pozitif aşamasına döndürülüyor durumu. İş başvurularında bulunduğu yere açıkça söylüyor HIV pozitif olduğunu, işe alınıyor. "Kendinize güvendiğinizde, hayat da başka türlü akmaya başlıyor" diyor.
Daha sonra başka bir nedenle kendisi ayrılıyor işten, sivil toplumcu olarak çalışmaya başlıyor. Pozitif Yaşam Derneği'nin kurucularından.
"Avukat müvekkiliyle birlikte hapse girmez, doktor hastasıyla aynı hastalığı taşımaz. Ama ben onların yaşadıklarını ve yaşayacaklarını çok iyi bilerek onlarlayım" diyor.
Dernek HIV/AIDS ile yaşayan kişiler arasında iletişim kurmak, tedaviye erişimlerini kolaylaştırmak, kendilerinin ve yakınlarının fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan güçlü kılmayı amaçlıyor. (NZ/AÖ)