Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e saldırı girişimiyle yargılanan Didem Akman (26) ile Serkan Onur Yılmaz (28) ''anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs'' suçundan müebbet hapis cezası aldı.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Salı günü (15 Mart) görülen duruşmada, Akman, "Burada oluşum Türkiye'deki adaletsizliğin sonucudur. Kararı tarih verecek. Katillerin eninde sonunda hesap vereceğini belirtmek istiyorum" dedi.
Akman, ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmeye yönelik silahlı eyleme katıldığı'' gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Akman, ayrıca farklı suçlardan toplam 47 yıl hapis cezası aldı.
Yılmaz ise örgüt üyesi olduğunu daha önce söylediğini ifade etti ve "Bombalama eylemine iştirak etmedim" dedi. Yılmaz müebbet hapis cezasının yanı sıra toplam 26 yıl 3 ay hapis cezası aldı.
"Sanık olay yerinde bile değildi"
Sanık avukatlarından Oya Aslan, bianet'e yaptığı açıklamada, Yılmaz'ın olay yerinde bile olmadığını söyledi.
Aslan, Yılmaz'ın olaydan üç gün önce Akman ile birlikte göründüğüne dair kamera kayıtları olduğu için olaya dahil edildiğini ifade etti. Dosya Yargıtay'a götürülecek.
29 Nisan 2009'da, Bilkent Üniversitesi'nde ders veren Türk'e yaklaşan Akman üzerindeki bomba düzeneğini patlatmaya çalışırken engellenmişti.
Saldırıyı üstlenen Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi (DHKC), gerekçe olarak, 26 Aralık 1999'daki Ulucanlar Cezaevi operasyonu ile 19-22 Aralık 2000'deki "Hayata Dönüş Operasyonu"nu göstermişti.
"Amaç devletin otoritesini sağlamak"
19-22 Aralık 2000'de 20 cezaevine eşzamanlı yapılan Hayata Dönüş Operasyonu'nda 28 tutuklu ve hükümlü ile iki asker hayatını kaybetmişti. Sonrasında başlayan ölüm oruçlarında da 122 kişi yaşamını yitirmişti.
Türk, 57. Hükümet'te, 28 Mayıs 1999-5 Ağustos 2002 arasında Adalet Bakanı'ydı.
Türk, operasyona Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) karar verildiğini söylemişti. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise Kasım 2010'da verdiği soru önergesinde, operasyonu, dönemin Türk'ün yönettiğini yazmıştı.
Tuncel, önergesinde, 6'sı kadın 12 kişinin öldürüldüğü Bayrampaşa Cezaevi'nde kimyasal içeriği tam olarak bilinmeyen gazlar kullanıldığını ve altı kadının yanarak öldüğünü ifade etmişti.
Bayrampaşa Cezaevi'ne yapılan operasyonla ilgili hazırlanan Adli Tıp bilirkişi raporları, "Kaleşnikof'la ateş ettiler" diyen dönemin Türk'ün demeçlerinin asılsız olduğunu ortaya çıkardı.
Rapora göre, koğuşlardan silahlı bir direniş olmamıştı ve güvenlik kuvvetleri tarafından öldürücü dozda gaz bombası kullanılmıştı.
Avukat Güçlü Sevimli, "Hayata Dönüş Operasyonu, Koğuştan Hücrelere" isimli kitabında, Türk'ün şu sözlerini yazdı: "Asıl amaç ölüm oruçlarını bitirmek değil, devletin otoritesini sağlamaktır." Türk ayrıca, "Operasyona bir yıl önceden hazırlanmıştık" itirafında da bulunmuştu. (AS/EÖ)