Fotoğraf: Serpil Kemalbay sosyal medyası
Halkların Demokratik Partisi'nden (HDP) 108 siyasetçinin yargılandığı, 41'inin tutuklu olduğu Kobanî davasının 5. duruşmasının 3. oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görüldü.
Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya HDP Milletvekilleri Kemal Peköz, Serpil Kemalbay, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Mehmet Rüştü Tiryaki, Murat Çepni, HDP MYK üyesi Doğan Erbaş, HDP Adana ve Ankara il, ilçe üye ve yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda avukat ve izleyici katıldı.
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçiler, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Tutuksuz yargılanan diğer siyasetçiler ise bulundukları şehirlerde SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katıldı.
"Delillerle iddia arasında bir bağlantı yok"
Evrensel'de yer alan habere göre HDP RTÜK üyesi Ali Ürküt'ün avukatı Mesut Beştaş, dosyada hukuken hiçbir iddianın ileri sürülmesinin mümkün olmadığını ifade ederek, "Ama bir veri bulunmuş. Bu da HDP MYK adına yayınlanmış bir tweet bulunmuş. Yani 3 bin 500 sayfa iddianame ve yüzlerce klasörün arkasında duran bu birkaç satırlık tweet. 6-8 Ekim olaylarının bu tweetle başlatıldığı iddia ediliyor. Bunun arkasına da iktidar çevrelerini ve iktidarın basın yayın organları içinde siyasi parti hakkında algı oluşturulmaya başlandığı 2014 yılından bu yana zaten biliniyor" dedi.
Beştaş şöyle devam etti:
"Hiçlikten iddianame hazırlandı. Hiçlikten bir şey çıkarmak için müvekkilin ifadesini ikinci kez aldılar. Yine hiçlikten bir şey çıkarmak için 2012 tarihinde yaptığı basın açıklaması dosyaya konuldu. Nasıl oluyor da 2014'te yaşanan olaylara delil olarak sunulur? Bunun delil olarak sayılması için olayla bir bağlantısının kurulması gerekiyor. Bu dosyadaki delillerin azami çoğunluğu 6-8 Ekim olayları fiilinden önceki verilerdir. 6-8 Ekim'de olayların meydana geleceğine dair bu verilerde tek bir şüphe söz konusu değildir. Delillerle iddia arasında bir bağlantı yok."
"Kuzunun avukatlığını yapıyorum kurda karşı"
AİHM Büyük Daire kararını da hatırlatan ve kararın değişemez olduğuna dikkati çeken Beştaş, "Meclis oy birliğiyle 'biz AİHM kararına uymak zorunda değiliz' diye yasayı değiştirsin ama yine de AİHM kararını değiştiremez ve uymak zorundadır. Bu kararı AİHM'in kendisi bile değiştiremez. Sizin kararınız AİHM Büyük Daire kararı karşısında tamamen hiçlik kapsamında kalır. Ama buna rağmen AİHM söz konusu tweet için 'demokratik bir açıklamadır' dedi. Şimdi ben size bu hiçlik içinde neyin savunmasını yapayım. Ben kuzunun avukatlığını yapıyorum kurda karşı. Kurt karar vermiş ve suyu yukarı doğru akıtıyor. Bu dosyada su yukarıya doğru akıtılmaya çalışılıyor" dedi.
HDP önceki dönem Sözcüsü Günay Kubilay da söz alarak şunları söyledi:
"Devletin ilgili organları elindeki bilgileri, hayatlarını kaybeden insanların acılarını istismar ederek 6 yıldır durmaksızın HDP'ye karşı kullanıyor.
"Yakıp yıkmak, hırsızlık, yağma ve talan gibi adli suçları üzerimize atarak haklılığımıza, meşruiyetimize gölge düşüremezsiniz. Memleketi soyup soğana çevirenler, emeği ve alın terini çalıp çırpanlar HDP'ye iftira atarak kendilerini aklayamazlar."
"Savunmamı hazırlayamıyorum"
Kubilay'ın savunmasının ardından söz alan önceki dönem HDP ve DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, "Bize şiddet uygulayan personelin gözetiminde bilgisayarları kullanıyoruz. Sibel Akdeniz ve beni buraya dava için getirdiniz. Bu nedenle cezaevindeki koşulların düzeltilmesinden de siz sorumlusunuz. Dosya kapsamındaki evrakları tam olarak inceleyemedim ama siz şimdi benden savunma istiyorsunuz. Geldiğim yerde işkenceye maruz kalmak zorunda mıyım? Savunmamı hazırlayamıyorum, bunun koşullarını ben mi hazırlayacağım? Gerekli koşulları hazırlamak sizin göreviniz değil mi" diye sordu.
Mahkeme başkanı, "Gerekli işlemleri yaptık. Bulunduğunuz cezaevinde böyle bir şey varsa bunun sorumlusu ben değilim" diye yanıt verdi.
Tuncel, "Tam da sizin sorumluluğunuz. Haydi diyelim cezaevi sizin sorumluluğunuzda değil burada neden ayrı nezarethanelerde kalıyoruz. Siz benden savunma istiyorsunuz, ben de size diyorum ki bu koşullar sağlanmadıkça savunma yapmayacağım. Böyle bir tartışmayı sizinle yapmak zorunda mıyım? Ben neden rehineyim bunu anlatmak istiyorum. Bunun koşullarını yaratmak zorundasınız. Biz tecrit koşullarında tutuluyoruz. Ben ve Sibel arkadaşım dışında siyasi yok ve tecrit koşullarındayız."
Mahkeme başkanı, "Savunma hakkının yerine getirilmesi için gerekli yazıları yazdık, yine de talebiniz varsa yazılı olarak talepte bulunun" dedi.
Tuncel, "Yazılı değil, ben burada sözlü olarak size söylüyorum. Talepte bulunuyorum" yanıtını verdi. Bunun üzerine Mahkeme başkanı, "Bizim cezaevlerine bir şey deme hakkımız yok" diye belirtti.
Tuncel, "Yazı yazın, bizim başka bir koğuşa alınmamızı sağlayın. Kadın kapalı cezaevine geçmemiz için bir yazı yazmanız çok mu zor? Bakanlığa ya da cezaevine yazı yazmanız bu işi çözecek" dedi.
Duruşmaya Tuncel'in cezaevinde kendilerine yönelik baskıları anlatması üzerine yarına kadar ara verildi.
(AÖ)