Sinop'ta yayımlanan "Haber57" gazetesi yazarı Çağdaş, Sinop Adliyesi'ne yaptığı ve daha sonra Şişli Adliyesi'nce incelemeye alınan 25 Ocak 2007 tarihli suç duyurusunu, "kamuoyu tarafından yalnız bırakıldığı" gerekçesiyle geri çekti.
"Bu davada yalnızım, kimse yanımda değil"
Bir dilekçeyle suç duyurusundan vazgeçtiğini açıklayan Çağdaş, adliye çıkışı basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Kamuoyunun kendisini yalnız bıraktığını söyleyen Çağdaş, "Şikayetimi geri çekiyorum. Şu anda tek başıma hedef oldum. Bu ülkede bir yığın 'milliyetçiyiz', 'Atatürkçüyüz' diyen insan var. Sivil toplum örgütleri var. Ama görüyoruz ki 70 milyonluk Türkiye'de bir tek Mete Çağdaş çıkmış şikayetçi oluyor. Yani bu davada yalnız bırakıldım. Kimse yanımda değil. Tabii bu durumda can güvenliğim de yoktur diye düşünüyorum" dedi.
Çağdaş, "Onlar değil de neredeyse ben suçlu çıkacağım. Bir kere hükümet 301'i değiştirmeye kalkıyorsa, benim gibi Anadolu'nun bir köşesindeki yerel gazetecinin çırpınması boşa diye düşünüyorum" diye konuştu.
Tek başına kahramanlık yapmaya gerek olmadığını söyleyen Çağdaş, Sinop Adliyesi'ne verdiği dilekçedeyse can güvenliğinin kalmadığını ileri sürdü: "Medyada adımın ifşa edilmesi ve adresimin belirtilmesi, beni Ermeni cemaati ve marjinal sol grupların hedefi haline getirmiştir. Can güvenliğimin kalmadığı düşüncesindeyim. Benim taraf olmamın hiçbir anlamı kalmadı."
"Bakan Çiçek mi ikiyüzlü, biz mi?"
Ayrıca, "Sabah" gazetesinin 25 Şubat 2007 tarihli sayısında yer alan Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e ait "Şöhret sahibi olmayanlar için kimsenin gıkı çıkmaz, şöhretli kişi için neler yazılır. 301. madde tartışmalarında Türk aydınının ne kadar ikiyüzlü ve çoğunun omurgasız olduğunu gördüm" sözleri, istifasının istenmesine neden oldu.
"Kimin ikiyüzlü ve omurgasız olduğu üzerine düşünelim" diyen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Prof. Dr. Baskın Oran, "Özgürlüklerden yanayım" diyen Bakan Çiçek'in Hrant Dink'in altı aya mahkûm olduğu davaya izin verdiğini, Derya Sazak'a dava açılması yargıda üç kez reddedildiği halde, Genelkurmay'ın baskısını arkasına alarak "açılsın" diye başvurduğunu açıkladı.
"Radikal" gazetesine görüş veren kişilerden Prof. Oran, Çiçek'in geçmişteki "Hrant cezaevine mi kondu?" sözlerine de "Herhalde, Hrant'ın önce adliyede saldırıya uğraması, sonra ikinci davaya uğraması, arkasından da öldürülmesi yetmedi. 'Türklük' yerine 'Türk Milleti' geliyor" diyerek tepki gösterdi.
İletişim hukukçusu ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Hukuk Danışmanı Avukat Fikret İlkiz de tepkisini, "Bir ülkenin adalet bakanı aydınları ikiyüzlülükle suçlayabiliyorsa bu, onun değişmeyen zihniyetin temsilcisi olarak ülkenin aydınlarına duyduğu öfkeyi gösterir. Öfke hukukla birleşmez. Üzerine kan sıçramış 301. madde üzerinden politika yapılmaz" sözleriyle dile getirdi.
Son zamanlarda aydınlarla ilgili çok sayıda suçlayıcı demeç yayımlandığını ifade eden Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, "Çiçek'in bu koroya katılmasını yadırgıyorum" dedi.
Çiçek'in "yurttaşlara sicil vermekle görevlendirilmiş bir kişi" olmadığını belirten Yazar İpek Çalışlar da, "Kamuoyunun rahatsızlık duyduğu 301'i hale yola sokmak için gerekli mekanizmayı işletmek konumunda olduğunu görmek yerine, yurttaşlara basın yoluyla hakaret etme yolunu seçiyor" diye belirtti.
TGC Yönetim Kurulu üyesi ve "Cumhuriyet" gazetesi yazarı Oral Çalışlar da, Çiçek'in bu sözleriyle aydınları hedef tahtasına koyduğunu dile getirerek, "Buna yabancı değiliz. İşini iyi yapamayan eleştirileri karşısında hakaret etme yolunu seçiyor. Seçimler yaklaştıkça Cemil Çiçek'in geçmiş ideolojisi depreşiyor. Sanırım 'Ülkücülerden oy alırım' diye düşünüyor. Şu aydınlar olmasa memleketi ne kadar iyi yönetecekler..." dedi. (EÖ/TK)