Fotoğraf: Garo Paylan
Barış Vakfı Yönetim Kurulu, 6 yıl önce başlatılan 6-8 Ekim Kobani eylemleri soruşturması kapsamında gözaltına alınıp ve bugün (2 Ekim) çıkarıldıkları mahkemede tutuklanan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekili ve Merkez Yürütme Kurulu üyelerine ilişkin açıklama yaptı.
Operasyonların siyasi olduğu vurgulanan açıklamada özetle şöyle denildi: “Halkların Demokratik Partisi yöneticileri ile Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in ve Belediye Meclisi üyelerinin gözaltına alınmaları siyasi bir operasyondur.
"Bu sabah erken saatlerde 17’sinin tutuklanması, 3’ünün adli kontrol şartıyla serbest bırakılması ve Kars Belediye Başkanlığına kayyım atanması da tam anlamıyla hukuksuzluk ve siyasi keyfiyet abidesi.
“Son dört yıldır HDP’ye yönelik cadı avına dönüşen gözaltılar, tutuklamalar ve siyasal yargılamalar Türkiye’de her geçen gün artan bir biçimde otoriter bir rejimin kurumsallaştırılması çabalarının önemli halkası haline gelmiştir.
"Ülke soluk alamaz hale getirildi"
“HDP’ye yönelik izlenen hukuksuz, ayrımcı, siyasi, keyfi uygulama ve politikalar seçme seçilme hakkına, demokratik muhalefet yapma hakkına ve 'Türkiye demokrasisine' yönelik bir saldırı ve yok etme hareketine dönüşmüştür.
"Bu uygulamaların bir politika olarak sürdürülmesi ülkedeki siyasal hayatı soluk alınamaz hale getirdiği gibi itirazı da müncer kılmaktadır.
“İnsanlar artık günlerine tutuklamalarla, gözaltına alınmalarla, kayyım atamalarıyla, yargının siyasi kararıyla değil, demokrasi, hukuk, adalet, barış, çözüm, diyalog haberleriyle başlamak istiyor. Türkiye’nin diyalog, dayanışma, müzakere ve çözüm yönünde siyasal iklim geliştirmesine herkesin en azami katkısına ihtiyaç duyulduğu bir dönemden geçiyoruz.
"Çözüm sürecindeki atmosferi hatırlayın"
“Başta iktidar partisi olmak üzere Meclis’teki partilerin, kanaat önderlerinin ve sivil toplumun kurumlarının toplumumuzun çok büyük bir kesimindeki bu istemleri görmeleri, gereğini yapmalarının zamanı geçmektedir.
"Ancak her şeye rağmen barış ve çözüm yolunda doğru şeyler yapmak mümkündür. Bunun için 2013-2015 çözüm sürecindeki siyasi atmosferi hatırlamak yeterli olacaktır. Bu süreçte ciddi ve sarsıcı sorunlar, gelişmeler yaşandı. Ama birçok konunun tartışıldığı, çözüm önerilerinin geliştirildiği ve her şeyden önemlisi ölümlerin büyük ölçüde durduğu bir dönemdi.
“Sürecin bitirilmesiyle antidemokratik uygulamaların, güvenlik ve şiddet politikalarının her alanı sardığını ve bu siyasi atmosferin gitgide hâkim olduğunu anlamak yeni bir barış ve çözüm süreci girişiminin ne kadar elzem olduğunu da bilmek demektir.” (RT)