* Fotoğraf: HDP Basın
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin MYK toplantısı devam ederken partisinin genel merkezinde bir basın toplantısı düzenledi.
Ebru Günay, “25 Eylül siyasi kırım operasyonunda açığa çıkan toplumsal refleks, bu anlamıyla çok değerli ve kıymetlidir bizim için. AKP/MHP faşist bloğuna karşı, faşizme karşı olan herkesin bir araya gelme zorunluluğu bir kez daha kendini dayatmıştır” dedi.
Günay bugün 17 HDP’linin tutuklanmasına dair şunları söyledi:
“Gözaltına alınan 20 arkadaşımızdan 17’si hiçbir hukuki dayanak olmadan tutuklandı. Ankara Adliyesinde dün gece boyunca suç işlendi. Günlerdir gözaltında tutulan arkadaşlarımız tam 24 saat adliyede tutuldular.
“Asılsız iddialarla gözaltında tutulan arkadaşlarımızın avukat görüşleri kısıtlandı.
“Ortada somut hiçbir delil yokken, uydurulmuş iddialarla savcılık tutuklama talep etti ve Başsavcının emri ile milletvekilleri adliyeye alınmadı. İfadeler alınırken Adliye binası polis ablukasında tutuldu.
“Kararların adliyede alınmadığını biliyoruz”
“Tutuklama kararı bizleri hiç şaşırtmadı. Zaten kararların o adliye binalarında alınmadığını çok iyi biliyoruz. Günlerdir yandaş TV ve gazetelerin haberleriyle adeta iddianameler yazılıyor ve tutuklama müzakereleri hazırlanıyordu.
“Bu tutuklamalar HDP’nin çoklu ve renkli yapısını hedeflemiştir. Hedefe konan Türkiye’nin birleşik demokratik siyaset cephesidir. Birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozamayacaksınız. Bunların hepsinin hesabı tek tek sorulacak. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.”
“Olayların üzerinden 6 yıl geçmiştir”
“6-8 Ekim Kobanî protestoları olarak bilinen oysa gerçekte 2014 yılının Eylül ayının sonlarında başlayan ve 1 Ekim’de artmaya başlayan protestolar bahane edilerek 25 Eylül sabahı siyasi soykırım operasyonu yapıldı.
“Olayların üzerinden 6 yıl geçmiştir. Ancak o günlerde dünyanın büyük bir kısmının dayanışma gösterdiği, AKP Genel Başkanının 'düştü düşüyor' naralarına rağmen direnişiyle IŞİD çetelerini yenilgiye uğratan Kobanî'nın acısını bu iktidar hala sindirememiş olacak ki, HDP’yi düşürmeye uğraşarak rahatlamaya çalışıyor.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkeyi provoke etti”
“O dönem neler yaşandı, kısaca hatırlayalım: 2011 yılında Suriye’de iç savaşın patlak vermesiyle yükselişe geçen, 2014 yılında Irak ve Suriye’de işgal ve talan hareketine başlayan IŞİD adlı çete örgütü kısa sürede bütün coğrafyada etkili oldu. 2014 yılının Ağustos ayında Şengal’de yaşayan Êzidîler’e karşı Birleşmiş Milletler’in de soykırım olarak kabul ettiği bir katliam gerçekleştiren IŞİD, birkaç ay sonra 15 Eylül’de Suriye’nin Kobanî kentine saldırarak orada yaşayan Kürtleri de soykırımdan geçirmek istedi.
“Tüm dünya halklarının ve bu coğrafyada yaşayan halklarımızın yüreği bundan 6 yıl önce karanlığın güçlerine karşı savaşan Kobanî halkının yanında atıyordu. Türkiye’nin dört bir yanında Kürtler ve demokratlar sokakta, Anayasal bir hak olan protesto haklarını kullanıyordu. Talep çok netti: Kobanî’den Türkiye’ye insani yardım koridorunun açılması ve katliamın önüne geçilmesi. Bunu talep eden milyonlarca yurttaş bir hafta boyunca sokaklarda demokratik protesto hakkını kullandılar. Tek bir ölüm, tek bir yaralanma gerçekleşmedi bir hafta boyunca.
“Ancak 7 Ekim’de Antep’te yaptığı bir konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, müjde verir gibi “Kobanî düştü düşüyor” ifadelerini kullanarak ülkeyi provoke etti.
“Aynı gün Muş Varto’da yine insani koridor talebiyle sokağa çıkan kitle içindeki Hakan Buksur adlı 25 yaşında bir genç polis kurşunuyla can verdi. Yaklaşık 10 gün boyunca süregelen protestolar boyunca yaşanan ilk ölüm budur ve polis kurşunuyla gerçekleşmiştir.”
“Komisyon kurulmalı, gerçekler araştırılmalıdır”
“HDP günlerce hükümetle, başta Başbakan Davutoğlu olmak üzere dönemin en üst düzey yetkilileri ile diplomatik görüşmeler yapmış ancak sonuç alamamıştır. Bunun üzerine dönemin HDP MYK’sı süregelen protestolara ilişkin siyasi sorumluluğunun bir gereği olarak 6 Ekim’de bir dayanışma ve duyarlılık mesajı yayınladı.
“Önemle belirtmek gerekir ki, hükümetten izin almadan gösteri ve yürüyüş yapma hakkı Anayasal bir haktır. Sınırımızın yanı başında yaşanan bir insanlık suçuna karşı yardım koridoru açılabilsin diye hükümeti duyarlı olmaya çağırmak kadar normal bir şey olamaz. Nitekim tüm vicdan sahibi siyasi parti ve kuruluşlar da aynı duyarlılık içinde oldular.
“Gösterilerin provoke edildiği anlaşılınca Kobanî’ye duyarlılık çağrısı yapan HDP, protestoların daha fazla can kaybıyla sonuçlanmaması için hükümete çağrıda bulunmuş, karanlık olayların önüne geçmeye çalışmıştır.
“Bizler parti olarak Kobanî protestolarında yaşamını yitirenlere ilişkin, o dönem yaşananların Meclis tarafından araştırılması için araştırma önergeleri, soru önergeleri verdik. Bu araştırma önergelerden hiçbiri kabul edilmedi, soru önergeleri cevapsız kaldı. Çünkü bu işin sorumlusunun kendileri olduğunu biliyorlardı.
“Biz her hafta bu meselenin Meclis çatısı altında araştırılması için önerge vermeye devam edeceğiz. Komisyon kurulmalı, gerçekler araştırılmalıdır. Bunu yanında bir sivil hakikat komisyonu da kurulabilir. Komisyon kurulursa o zaman suçlunun kim olduğunu göreceğiz.” (AS)