Fotoğraf: Elçin Top/ AA/ Arşiv
Eski Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aygün Attar, 16 Mayıs 2017'de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak Paylan hakkında suç duyurusunda bulundu.
Attar, Paylan'ın 14 Ocak 2017'de TBMM'de yaptığı konuşmada söylediği şu sözlerle suç işlediğini iddia etti:
"Bir zamanlar yüzde 40'idik. Bugün binde biriz. Herhalde başımıza bir iş geldi ki, ben bunun adına soykırım diyorum. Ermeni halkı başına ne geldiğini çok iyi biliyor. Bir zamanlar atamın, dedemin başına ne geldiğini çok iyi biliyorum. Adını siz koyun o zaman. Biz yok hükmündeyiz. Binde bire düşmüşüz".
Dilekçede Paylan'ın 1 Mayıs 2017'de Kanada'da yayın yapan Horizon Weekly'e verdiği röportajda yer alan "Türkiye'de soykırım yapıldığı ve hale bu soykırımın devam ettiği" ifadeleri de yer aldı.
301. madde bakanlık iznine bağlanmıştı
Agos'un haberine göre Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosu, Attar'ın şikayetini işleme alarak inceleme başlattı.
301. maddeden soruşturma yapılması Adalet Bakanlığı'nın iznine bağlı olduğu için Savcılık Adalet Bakanlığı'ndan soruşturma izni talep etti. Adalet Bakanlığı'nın ise 7 Aralık 2017'de soruşturma izni verdiği öğrenildi.
Savcılık soruşturmasında, Paylan'ın röportajında geçen ifadelerin, 301. maddede tanımlanan "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Alenen Aşağılama ve Cumhurbaşkanına Hakaret" suçlarını işlediğinin yeterli delili olduğunu belirtti.
301. Madde geçtiğimiz yıllarda yarattığı tartışmalar ve bu madde ile ilgili olarak yargılananların kamuoyunda hedef haline getirilmesi nedeniyle bu maddeden yürütülecek soruşturmalar Adalet Bakanlığı'nın iznine bağlanmıştı.
Fezlekede yer alan ifadeler şöyle:
Paylan hakkında hazırlanan fezlekedeki ifadelerden bazıları şöyle:
"Hrant Dink'ten sonra demokratikleşmenin ardından, Ak Parti, kurulduktan sonra insanlar sonunda Ermeni kökenli olduklarını kabul etme cesareti buldular.
"Ben Dikranakert'te Ermeni kilisesini yenilemekten sorumlu komitedeydim.
"Biz yenilerken insandan aniden geldiler ve kayıp miraslarından bahsettiler. Yüzlerce Ermeni olmayan kişi topluluğumuz için çok büyük bir adım olan kilisenin açılışına katıldı. Halen bu saklı Ermeniler hakkında çok fazla önyargılı düşünceler bulunmaktadır.
"Patrik yardımcısı 'Hıristiyan olmayan kişi Ermeni olamaz' diyor. Bu doğru değildir. Bu İslamlaştırılmış Ermenileri toplumumuzda ağırlamamız gerektiğini söylüyorum çünkü 4 kuşak önce İslamiyet'e dönüştürülmüş kişiler için aniden bir gecede Hıristiyan olmak o kadar da kolay değildir.
"3 kuşaktır, Türkiye'nin Ermenileri sessiz kaldılar. Soykırımdan sağ kurtulmuş olan kendi büyükannem de sessiz kalmamı söyledi.
"Soykırım hakkında konuşmamı istemedi. Bir gün Hrant Dink ortaya çıktı ve korkunç bir şeyin olduğunu Türklerin ve Ermenilerin iyileştirilmesi gerektiğin söyledi.
"Dink'in suikastının ardından yeni Ermeni kuşağı, ideolojilerini sürdürme cesareti buldular. Ne yazık ki bu son iki yılda bu milliyetçi koalisyon ile birlikte Türk olmayanları sessizliğe iten – eski standart – oluşturulmuş yeni bir standart var. Bunun dışında onlar hapis ve ölümle tehdit edilmektedir.
"Korku faktörü önde. Ve diğer azınlıklar ile birlikte Ermeniler için bu korku faktörünün üç katına çıkarıldığı anlaşılmaktadır ve bu sebeple onlar sessizliği seçiyorlar. Benim gibi bazı Ermeniler biraz ses çıkarmaya çalışıyorlar.
"İnsanlara sessiz kalmanın güvenli olmadığını söyleyeme çalışıyorum. Konuşmak için yeterince cesur ve öldürülmüş olan Hrant Dink aynı zamanda hiçbir politik geçmişi olmayan ve Ermeniler konusunda hiçbir şey söylememiş ve öldürülmüş genç sessiz adam Sevag Balıkçı örneğini veriyorum. Soykırımın birçok kurbanı da sessizdi.
"Benim siyasette olmamın nedeni budur. Bu benim partimin amacıdır. Ermeni soykırımını tanımak ve soykırım kurbanlarının torunlarından özür dilemek". (PT)