1400'lü yıllardan itibaren köle tüccarları tarafından Osmanlı'da çalıştırılmak ya da Avrupa'ya götürülmek amacıyla getirildikleri Anadolu'da yaşamaya başlayan Afrikalılar bilindiği kadarıyla daha çok Libya, Etiyopya ve Kenya'dan Türkiye'ye geldi.
Bir kısmı ise, Türkiye ile Yunanistan arasında 1923 yılında gerçekleştirilen nüfus mübadelesi ile Türkiye'ye yerleşti.
Türkiye'de resmi bir araştırma olmadığından nüfusları bilinmeyen Afro Türkler, kimilerine göre 5 bin, kimilerine göre 10 bin gibi bir nüfusu oluşturuyor.
TIKLAYIN - Arap Kızı Camdan Bakıyor'la Gelen Örgüt ve "Araplık"tan Kurtuluş
TIKLAYIN - Ayrımcılıktan Kurtulmak İçin Beyazlarla Evleniyorlar
İzmir'de yaşayan Afrika kökenli Yalçın Yanık, ilk kez Afro Türkleri temsil eden bir milletvekili adayı olarak HDP listesine girdi.
58 yaşındaki Yalçın Yanık, Aydın doğumlu. 40 yıldır da İzmir'de yaşıyor. İlköğretim mezunu Yanık, evli ve iki çocuğu var.
İzmir 1. bölge 3. sıra adayı Yanık ile telefonla görüştür, Yanık ardından adaylık süreciyle ilgili sorularımızı e-mail ile yanıtladı.
İZMİR | 7 Haziran 2015/oy oranı | 7 Haziran 2015/ vekil sayısı | 1 Kasım 2015/ oy oranı | 1 Kasım 2015/ vekil sayısı |
CHP | 45.41 | 12 | 46.8 | 14 |
AKP | 26.21 | 8 | 31.8 | 8 |
HDP | 10.3 | 2 | 8.6 | 2 |
MHP | 13.71 | 4 | 11.4 | 2 |
Not: İki seçmen bölgeli İzmir'in her bölgeden 12'şer olmak üzere toplam 24 olan milletvekili sayısı bu seçimlerle beraber her iki bölgeden 14'er olmak üzere toplamda 28'e çıkıyor.
"Öteden beri bizlere 'Arap' denirdi"
İzmir'de azınlık hissettiğiniz ya da kimliğinizden dolayı farklı muamele gördüğünüz anlar oldu mu?
Açıkçası ten rengimiz nedeniyle daima başkalarından ayrı tutulduğumuz ve görüldüğümüz bir gerçek.
Ama doğrusu örneğin Romanların maruz kaldığı ve son dönemlerde artan göç nedeniyle Kürtlerin karşılaştığı ayrımcı uygulamalarla kıyaslandığında benim gibi Afrika kökenlilerin büyük bir ayrımcılığa maruz kaldığını söylemek doğru olmaz.
Aksine son zamanlarda Afrikalı vurgusunu öne çıkarmamıza karşılık öteden beri bizlere "Arap" denirdi ve bu tarif üzerinden yayılmış muhtelif ayrımcı ve aşağılayıcı ifadelere ve alaylı anlatılara muhatap olduğumuz da tartışmasızdır.
Yine de örneğin ABD'deki Afrika kökenlilerin maruz kaldığı türden bir ayrımcılığa ne benim ne de atalarımın maruz kaldığını söylemek doğru olmaz.
Buna karşılık kimliğimden dolayı farklı muameleye maruz kalışımdan söz edecek olursak bu benim ten rengim veya Afrika kökenimden ziyade proletaryaya mensup oluşum, devrimci ve/veya komünist kimliğim nedeniyle maruz kaldığım farklı muameleler.
Bu çerçevede ten rengimin bu muamelenin dozunu arttırdığı zamanlar olsa bile özünde farklı muamelenin nedeni bu olmadı.
Nihayet kendimi azınlık olarak hissedip hissetmediğime gelirsek... Tam tersine ben kendimi bir azınlıktan çok bir büyük çoğunluğa, Nazım Hikmet'in "büyük insanlık" dediği çoğunluğa mensup hissederim.
Bu bakımdan bu güne kadar maruz kaldığım farklı muamelelerin büyük çoğunluğu bir kara derili azınlığa mensup olmamdan çok ücretli köleliğe mahkum edilmiş büyük çoğunluğun azınlıkta olan bilinçli fertlerinden biri olmamdan ötürüdür.
Kendimi insanlığın her türlü eşitsizlik ve sömürüden kurtuluş mücadelesine öncülük etme iddiasında olan bir öncü azınlığın parçası olarak görürüm.
Bunu da bir ezilmişlik ya da bir mağduriyet olarak değil, bir gurur vesilesi olarak kabul ederim.
"Aday olmasaydım da HDP'yi destekleyecektim"
Adaylık süreciniz nasıl oldu? Daha önce mültecilerle ilgili çalışmalar yürütüyordunuz...
HDP'nin öteden beri toplumun farklı kesimlerini bilhassa "ötekileştirilen kesimleri" parlamentoya taşıma iddiası sır değil.
Bu bakımdan benim HDP'den aday gösterilmem/aday olmam da gayet tabii idi.
Ama milletvekili adaylarının belirlenmesi sürecinde İYİ Parti'den de benim gibi Afrika kökenli Mesut Mercan'ın aday adayı olması da isabet oldu.
Aday olmasaydım dahi bugün beni destekleyen yoldaşlarım ve destekçilerimle birlikte yine HDP'nin meclise girmesi ve Selahattin Demirtaş'ın başkanlık yarışına katılmasını destekliyor olacaktım.
Suriye'den kaçıp adalar üzerinden Yunanistan'a ve oradan Batı'ya göçmek isteyen Suriyelilerden göçemeyenler çoğunlukla benim de çalıştığım Basmane civarında toplaşmaktaydı.
Çalıştığım atölyenin alt katı da metruk ve boştu. Kimi arkadaşların yardımıyla orayı düzenleyip göçmen Suriyelilere yemek ve giyecek eşya yardımlarının dağıtılacağı bir mekân oluşturduk.
Ama bu girişimde yer almam özel olarak göçmenler ve Suriyelilerle ilgili değildir.
Ben öteden beri emekçilerin ve ezilenlerin en çok sömürülen kesimleri arasında dayanışma girişimleri içinde oldum, olmaya da devam ederim.
"İzmir'deki sol kulvar boşluğunu HDP doldurabilir"
HDP'nin İzmir hedefi Kasım seçimlerindeki değişikliklerle parti beklentisinin altında kaldı. 24 Haziran'da HDP'nin kentteki vekil sayısı değişir mi? Seçilme şansınızı yüksek görüyor musunuz?
Doğrusu İzmir geleneksel sağ partilerin dilinde "Gavur İzmir" olarak anılır. AKP'nin bugüne kadar önemli bir seçim başarısı gösteremediği nadir illerdendir. Bugün ise AKP'li "Cumhur İttifak"ının karşısındaki "Millet İttifakı"nın iki bileşeni rakipleriyle akrabadır.
Bu ittifakın asıl büyük bileşeni olan CHP ise öteden beri İzmir'de birinci partidir. Ne var ki CHP kendini sağa yanaştırma gayretindedir.
Bu nedenle de seçim arenasının sol kulvarı giderek boşalmaktadır.
Bu da HDP'nin bu kulvarı doldurması ihtimalini önceki seçimlere göre arttırmaktadır. Eğer bu fırsat hakkıyla değerlendirilebilirse HDP'nin kendini solda görenlerin daha büyük oranda desteğini alması önceki seçimlerden çok muhtemeldir.
Biz de seçim çalışmalarımızda bunu sağlamak için bütün gayretimizle çalışmaktayız çalışacağız.
"Meclise girersem HDP'nin de seçim zaferi olacak"
Bu gayretlerin sonunda elbette amaç HDP'nin İzmir vekillerinin sayısının artırılmasıdır ve bu bir hayal değildir. Bu takdirde benim de seçilme şansımın artacağı açık.
Ama açıkçası benim meclise gidebilmem HDP'nin İzmir'de büyük bir seçim başarısı elde ettiğinin ifadesi olacaktır. Zaten elbirliği ile böyle bir büyük seçim zaferi için gayret ediyoruz.
Bu aynı zamanda Selahattin Demirtaş'ın elde edeceği desteğin de kayda değer bir ölçekte artmasını ifade edecektir.
Böylece meclise gittiğim takdirde, aynı zamanda HDP'nin büyük bir seçim zaferini kutluyor olacağız. Bu durumda da "çok şey verilenden çok şey beklenir" ilkesini unutmadan daha büyük bir gayretle çalışacağıma şimdiden söz veririm.
"Demirtaş, Erdoğan'a ilk seçim yenilgisini tattırdı"
İzmirlilere en temel vaatleriniz neler?
Açıkçası ben HDP'den milletvekili adayı olurken bir sektörün, bir bölgenin, belli bir azınlığın özel taleplerini dile getirmek için olmadım.
Tersine Bertolt Brecht'in "Kurtuluş Yok Sömürüden ve Zulümden Tek Başına; Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz" dizelerinde söylediği gerçeği vurgulamak için aday oldum.
Birbirinden kopuk sektörel kavgaların tek bir siyasi hedefe elbirliği ile yöneltilmesi gerektiğini vurgulamak için aday oldum.
Bu bakımdan içinden geldiğim kesimlere de İzmirlilere yahut başkalarına da bunu göstermeyi ödev kabul ederim.
Somut olarak bugüne ve önümüzdeki seçimlere gelince de İzmirlilere de herkese söylenmesi gereken şeyi söylemek isterim.
Bu da gerilemekte olan ve geriledikçe gericileşen AKP iktidarının sonunu getirmek gerektiği ve bunun mümkün olduğudur.
Ondan nöbeti devralmaya hazırlanan benzeri rakiplerinin önünde bir barikat oluşturmak için de HDP'nin güçlü bir biçimde TBMM'de yer alması zorunlu bir ilk adımdır. Erdoğan'ın karşısında ona ilk seçim yenilgisini tattırdığı için hapiste tutulan Selahattin Demirtaş'ın desteklenmesi de bu ödevi yerine getirmenin önemli bir şartıdır.
"Köle olarak getirilmiş Afrikalılar'ın torunlarıyız"Halen daha çok Ege bölgesinde bulunan Afrika kökenli Türkiyelilerin hepsi köle olarak pamuk tarlalarında ve genel olarak tarlalarda çalıştırılmak üzere getirilmiş Afrikalıların torunlarıdır. Muhtemelen Afrika'nın değişik yerlerinden gelen köleler olduğunu varsaysak dahi anlaşılan büyük kısmı Mısır'ın Osmanlı egemenliğine bağlanmasının ardından ve daha çok Nil Nehri boylarını takip ederek getirilen köleler. Yine çoğunlukla da Ege bölgesinde pamuk ve tütün üretiminin olduğu yerlerde yerleşmişler. Bu bakımdan büyük olasılıkla atalarımın Sudan/Etiyopya kökenli olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Konuştukları dilin hangisi olduğu hakkında da hiçbir fikrim yok. Büyük olasılıkla bu atalarım on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı Bankası ve Fransız Tütün İdaresi tarafından işletilen tütün tarlalarında yahut pamuk tarlalarında köle olarak çalıştırılmıştır. Resmen değilse bile düpedüz kölelik koşullarında çalıştırıldıklarından kuşku duymamak gerekir. |
(PT)