Türkiye 24 Haziran’da yapılacak seçime hazırlanırken adayların halkla buluşmaları ve çalışmaları da devam ediyor. Yüzde 10 barajını geçme mücadelesi veren HDP renkli adaylarıyla dikkat çekiyor.
Sur mağdurlarının, ihraç edilenlerin, sağlık emekçilerinin temsiliyetinin olacağı Meclis’te KHK mağdurlarının sesinin duyurulacağı adaylar da olacak. Bu adaylardan biri ise 30 yaşındaki Ferda Fahrioğlu Akın.
HDP’nin Diyarbakır’dan 12. sıra adayı Ferda Fahrioğlu Akın, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde araştırma görevlisi iken 687 Sayılı KHK ile ihraç edildi. Türkiye’de kamuda çalışan 150 bin KHK mağdurunun olduğunu söyleyen Akın, ayırım gözetmeden bu mağdurların sesi olacağını söylüyor.
Diyarbakır doğumlu
Diyarbakır’ın Hazro ilçesi Reşik (Gözlü) köyünde dünyaya geldi.
“Yedi kardeşiz. Babamın bütün çocuklarını okutmak gibi bir hayali vardı. Köyde okuma imkanı yoktu. O nedenle 5 yaşındayken Diyarbakır’ın Suriçi’ndeki Xançepek Mahallesine taşındık. Bizim çevrede kızlar okutulmuyordu. Babamın desteğiyle okutulan tek kız çocuğuydum. Bunun sancısını epey yaşadık. Babam dışında annemin bile karşı olduğu bir durumdu.”
Bursa Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olur. Öğrenci değişim programıyla Polonya’da aynı bölümde bir yıl eğitimine devam eder. Yeni açılan taşra üniversitelerine öğretim üyesi yetiştirmek için ÖYP programına başlar. Yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi’nde tamamlar. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde doktora eğitimini yapar. Yedi yıllık akademik tecrübesinin ardından Sur, Cizre, Nusaybin gibi yerlerde devletin yaptığı katliamlara karşı “Bu suça ortak olmayacaklarını ilan eden barış bildirisini imzalar. “Cumhurbaşkanının buna yönelik savaş açmasıyla birlikte bir yıllık mobbing sürecinden sonra OHAL koşullarının da verdiği yetkiye dayanarak 687 sayılı KHK ile ihraç edildim.”
Barışı Meclis’te arayacağım
İhraç edilmeden önce bir buçuk yaşındaki oğluyla birlikte Bitlis’e sürgün edilir. Eşi öğretmen olduğu için Diyarbakır’da kalır. Bitlis’te zor bir dönem yaşar.
“Üniversitede çalışma alanım Çatışma ve Kürt sorunu üzerineydi. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet, savaşlarda kadın tecavüzünün silah olarak kullanılması. 90’larda bunu özellikle net şekilde gördük. Ruanda’da ve en son Suriye’de kadın tecavüzü bir savaş silahı olarak sistematik bir biçimde kullanıldı. Genelde barış çalışmaları kendi alanımdı ama akademiden ihraçtan sonra erken seçim olayı oldu. Genel olarak ülkede demokrasinin var olduğunu söyleyemeyeceğimiz bir noktaya geldi. Akademide bulamadığım barışı aramayı Meclis’te deneyeceğim” diyor. Siyasetin yabancı olduğu bir alan olmadığını ifade eden Akın, akademide ürettikleri bilginin topluma aktarılamadığını söylüyor.
“Bu üretimin topluma aktarılması için siyasetin bir araç olduğunu düşünüyorum. Açıkçası yakın zamanda aktif siyasete girme gibi bir planım yoktu. İhraç edildikten sonra Diyarbakır’a doktora tezim için gelmiştim. Baskın seçim olayı oldu. O süreçte belli bir birikim var, bu bilgiyi kendime saklamak yerine bu alanda neden kullanmayayım. Sayımızın azaldığı bu dönemde daha çok dayanışmaya ihtiyacımız var.”
KHK mağdurlarının sesi olacağım
“İlk etapta tüm KHK’lıların sesi olacağım” diyen Akın, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu ülkede 150 bin kişi sadece kamu kurumlarından ihraç edildi. Bir travma, mağduriyet yaşayan bir insanın çevresinde en az on kişi etkilenir. Bir buçuk milyon birebir etkilenen, çok fazla sorun yaşayan KHK mağduru var. Ben de onlardan biriydim. 2013-2015 arasında akademide ‘negatif barış’ diye tanımladığımız bir çatışmasızlık süreci herkes için bir umut vaat etti. Bir anda ülke tepetaklak götürüldü. İç savaş yaşadık. Doğup büyüdüğüm yerde bir katliam yaşandı ve bunu uzaktan seyrettim.
“Sonrasında OHAL ve her alanda insanların baskı altına alınıp çok net biçimde bölünmesi. Benim geleceğe dair umudumu ve inancımı tükettiğim bir noktadaydım. Psikolojik tedavi gördüm. Bütün aileler için yıpratıcı bir süreç. Yıllarca emek verdiğiniz işiniz var. En demokratik biçimde hayatınızı idame ettirmeye çalışıyorsunuz ve bir anda iktidar sadece kendine tehdit olarak gördüğü için sizi bertaraf etmeye ve hayat sahasından çıkartmaya çalışıyor. FETÖ, PKK ayrımı yapmıyorum. 150 bin insanın hayatı altüst edildi.
“Bankaya para yatırdığı için insanlar ihraç edildi ama banka müdürü terfi aldı ya da siyasetçiyse siyaset yapamaya devam etti. Demek ki hukuku işletmiyorsunuz. Dershaneye çocuğunu gönderen aile işinden oldu. Ben KHK’lıların sesi olacağım. Çünkü bu süreci birebir yaşadım. Şu anda 70 bebek annesiyle birlikte cezaevinde. Gayriinsani yapılan her şeyin karşısında olacağım. Kim olursa olsun, bizim için önemli olan eşitliğin herkes için olması. İnsan hakları savunuculuğu budur. Benim insanım değil, bütün insanlar demeliyiz.”
Kadınların haklarını arayacağım
“İkinci etapta kadınların sesi olacağım” şeklinde konuşan Akın, “Toplumsal olarak bulunduğumuz coğrafyada kadınların sosyal, siyasal haklarında çok büyük sıkıntıları var. Son 40 yıllık süreçte kadınların özgürleşmesi açısından yol kat edildi. Son 16 yıla baktığımızda kadın haklarında ciddi anlamda bir geriye dönüş var. Şu sloganı kullanıyoruz: HDP kadın partisidir. En alt birimden en üst birime kadar her yerde eşbaşkanlık sistemimiz var. Amaç eş yaşam. Kadın-erkeğin eşit şekilde hayatını idame ettirmesi, karar verme süreçlerinde eşit yaklaşılması. Her gün kadın ölüm haberi görüyoruz. Kocası, babası, sevgilisi, eski eşi. Erkek ama onun katili devlet. Çünkü devlet hukuksal olarak erkeğin sırtını sıvazlıyor. Erkeği maşa olarak kullanıp toplumu bastırmaya çalışıyor. O korku aileye ve yetişecek çocuğa sirayet ederek, sağlıksız bir toplum yetişiyor.
“Zorla evlendirilen çocuklar var. Son 16 yıldır bu tamamen bir devlet politikasına dönüştürüldü. Kadının küçük yaşta evlendirilerek okutulmaması, eve hapsedilmesi bunun yasal olarak altyapısı hazırlanmaya başlandı. 12 yaşa kadar indirilmesi gibi.”
Akademide bile kadının geri plana atılmak istendiğine vurgu yapan Akın, “Devletin yerleştirdiği ve bir anda değişemeyecek bir erkek egemen zihniyet var. Bütün inançlardan, bütün kadınların sesi olacağım.
Okumak için yıllarca mücadele ettiğini söyleyen Akın, “Şimdi ailemde ve çevre köylere baktığımda okuyan kızlar var. Üniversiteye gidene kadar çok sorun yaşadım ama işe başladıktan sora bakış açıları değişti. Eşim ve ailemin desteği var şimdi. Olumlu tepkiler alıyorum” diyor.
İktidarın kendinden olmayanı terörize ederek ötekileştirdiğini hatırlatan Akın, ”Ülkenin üçte ikisini ötekileştirirseniz o toplumun barış içinde yaşamasını bekleyemezsiniz. AKP’nin insanlara söyleyebildiği tek şey savaş ve şiddet. İnsanlar artık o kadar yorgun düştü ki umuda ve daha iyi bir geleceğe inanmaya ihtiyaçları var.”
12. sırada ama umutlu
Bir buçuk aydır her gün farklı ilçe ve köylere giderek insanlarla buluştuğunu söyleyen Akın, “Gidilmedik ev bırakmadık. Kendi tabanımız dışında pek çok kişiden olumlu tepkiler alıyoruz. Çünkü insanlar ciddi anlamda yıpranmış durumda. Umudu görmek bizi de mutlu etti.
12. sırada olmasına rağmen kazanma umudunu ise Akın, şöyle açıklıyor. “Amacımız AKP’yi bölge illerinde tabela partisi yapmak. 12. sıradan vekil olabilmek kesinlikle sürpriz değil. Biz hedef tahtasını 12 den vuracağız.”