6 Şubat 2023 depremlerinde yerle bir olan Hatay’da yeni bir kent kuruluyor. Şehir kocaman bir şantiye alanı. Bu şantiye alanı görüntüsü sadece yeni evlerin yükselmesinden kaynaklanmıyor, hemen hemen her mahalleye beton santralleri de kuruldu. Hatta bazı beton santrallerinin karşısına konteyner kent bile yapıldı.
Yetkililer, toplu konut projeleri (TOKİ), çeşitli şirketler ve yeni bir kent inşası için beton ihtiyacını gerekçe olarak sunuyor. Hatay halkı ve çevre derneklerinin beton ihtiyacı konusunda bir itirazı yok; fakat yasalara göre beton santralleri yerleşim yerleri, su kaynakları, tarım arazilerinin yakınına kurulamaz. Hatay’da ise beton santralleri daha ucuz olduğu gerekçesiyle mahallelerin ortasına, su kaynaklarının yakınına kuruluyor. Bazı beton santrallerinin ruhsatı dahi yok.
“Beton santrali yönetmeliğine uyulmuyor”
Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı (AÇKD) Nilgün Karasu, şehrin yeniden inşasıyla birlikte mahalleler, konteyner kentlerin dibinde, okulların yanında beton santrallerinin yapıldığını söyledi. Hatay’da Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun kaldırılması ve yönetmeliğin yenilenmesiyle beton santrallerinin çok hızlı bir şekilde artmaya başladığını belirten Karasu, gün içinde birçok mahalleden şikâyet geldiğine dikkat çekti.
İnsanların bir umutla Çevre Koruma Derneği’ne başvuru yaparak destek istediğine dikkat çeken Karasu, “Elimizden gelen her şikâyeti yerinde inceleme yapıp, gerekli olan yerlere sunuyoruz. Bize yetkililerden çok az yerden dönüş oldu, hep yuvarlama cevaplar geldi. Beton santralinin bir yönetmeliği var. Bu yönetmeliğe uygun yapıldığında daha az zararla bu faaliyet devam edecek,” diye konuştu.
Antakya ilçesine bağlı Kuruyer Mahallesi, her ne kadar Antakya’ya bağlı olsa da Altınözü’ne daha yakın konumda yer alıyor. Mahallede 11 taş ocağı ve 9 tane de beton santrali faaliyette. Mahalleye yakın bir bölgede moloz döküm alanı ve çöp döküm alanı var. Mahallelinin geçim kaynağı ise zeytin, tarım ve hayvancılık. Bölgede yer alan 800 dönüm mera taş ocakları tarafından alındı.
Kuruyerliler: Ekip biçemiyoruz, her şeyi satın alıyoruz
Konuyla ilgili Antakya Çevre Koruma Derneği’nin de katılımıyla mahallede bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında konuşan Kuruyer Mahallesi Muhtarı Yusuf Çoban; zeytinlikler, tarım alanları, taş ve beton santrallerinden gelen tozdan dolayı verimi düştüğünü söyleyerek, şöyle dedi:
“Depremden önce mahallede 2 bin küçükbaş hayvan bakılıyordu şimdi 200’e düştü. Mera alanlarımıza beton santrali yapıldı. Mahallemde hayvancılıkla ilgili 60 işletme vardı, şimdi 20 tane ya var yok. Hepsi kapattı işletmeleri, hayvanları sattı. Her yer toz toprak. Ağaçlar hasta oldu. Köylük yerdeyiz, bir şey ekemiyoruz. Ekip biçeceğimiz bahçemiz var; ama her şeyi satın alıyoruz. Araba getiriyor döküyor kumu. Toz aşağı mahalleye kadar gidiyor.”
“Şehirde iki yeşil alan var”
Beton santrali sadece tarım arazilerini, su kaynaklarını etkilemiyor. Yerle bir olmuş şehirde tek yeşil alan Antakya Parkı’nın dibine yapılan beton santrali kentin hafızasını ve iyileşmeyi de sekteye uğratıyor.
Antakya Parkı, Hatay kent merkezinde yer alan Defne ve Antakya ilçelerini birleştiren bir nokta. Kentin en eski parkı ve hafızası. Çay bahçeleri, oyun parkı, yürüyüş alanı olan park, deprem sonrası kent merkezinin kullanılır tek yeşil alanı olma özelliğini de taşıyor. Parkın girişine yapılan beton santralinden dolayı Hatay halkı parkı kullanamıyor.
Depremden önce de sürekli Antakya parkına kahve içmeye, sosyalleşmeye gelen Eda Dinçmen, duygularını şöyle anlattı:
“Bugün Antakya’da çocuklarımızı götüreceğimiz bir yeşil alan kalmadı. Habip- i Neccar tesislerinin dağın tepesinden aşağı doğru baktığınızda iki yeşillik alan görürsünüz: Antakya Asri mezarlığı ve Antakya parkı. Geri kalan her yer çöl gibi. Toprağın altında yerle bir olmuş bir şehir. Tekrar hayata döneceğimiz; yeşilin, doğanın, ağacın gerçek dokusunu yaşayacağımız alanımızı da bir beton santrali için yok ediyorlar.”
“Samandağ halkı beton santraline direniyor”
Samandağ’da ise aylardır çevre örgütleri ile yerel halk öncülüğünde beton santraline karşı direniş var. İmar planında ‘konut alanı’ olarak işaretlenmesine rağmen ruhsat verilen ve ÇED raporu olmayan beton santrali, evlere, çarşıya, sulak alana, zeytin ağaçlarına, tarım arazilerin çok yakın bir bölgede yapıldı.
Kaymakamlık ve belediyeye yapılan onlarca itiraza ve Samandağ Belediyesi’nin inşaatı mühürlemesine rağmen, yaşam alanlarının ortasındaki beton santrali hâlâ çalışmaya devam ediyor. Sadece eylem yapmayan Samandağlılar, beton santralinin kapatılması için mahkemeye de başvurdu.
Hukuki süreç
Hatay genelinde beton santralleri, taş ocakları ve madencilik faaliyetleri için Mahalli Çevre Kurulu kararının iptaliyle ilgili açılan davanın duruşması 6 Kasım’da Hatay 4. İdare Mahkemesi’nde görüldü.
Hatay dışından da avukatların katıldığı duruşmada; barınma hakkı kadar önemli bir başka konunun temiz çevre, su ve hava olduğuna ve şu an Hatay’da bunun göz ardı edildiğine dikkat çekildi.
Mahkemede avukatlar, depremin yarattığı yıkım nedeniyle konut ihtiyacının arttığını; ancak Hatay’da bu ihtiyacın çok ötesinde beton santrali bulunduğunu vurguladı. Depremin kentte yarattığı yıkıcı etkiler sürerken, 10 yıl içinde başka felaketlerin ortaya çıkabileceği konusunda uyarıda bulundular ve Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamalarını hatırlattılar.
Hem avukatları hem de müştekileri dinleyen mahkeme, henüz bir karar vermedi. (BÖG/TY)
Bu haber, Oslo Metropolitan Üniversitesi Gazetecilik ve Uluslararası Medya Merkezi (OsloMet-JMIC) finansal desteğiyle yürütülen “Çevre Gazeteciliği Eğitim ve Muhabirlik Programı” kapsamında üretilmiştir. Haberin içeriğinden yalnızca IPS İletişim Vakfı/bianet sorumludur ve hiçbir şekilde OsloMet-JMIC’in görüşlerini yansıtmamaktadır.