Ankara 15. İş Mahkemesi, Ankara Valiliği'nin Yargıçlar ve Savcılar Sendikası'nın (YARGI-SEN) kapatılmasıyla ilgili açtığı davanın bugünkü duruşmasında, sendikanın kapatılması yönünde karar verdi.
YARGI-SEN Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, bianet'e yaptığı açıklamada, "Yargıç ve savcıların hakkını araması engelleniyorken, yargıdan adalet dağıtmasını beklemek çelişkidir" dedi.
"Sonuçta bu sadece yargıç ve savcıların mücadelesi değil, yargı bağımsızlığı önündeki engellerin kaldırılması, tüm vatandaşlar adına yürütülen bir mücadeledir."
"Sendikal haklar ihlal edildi"
Ankara Valiliği'nin verdiği dilekçede, Anayasa'nın sendika kurma hükümlerini düzenleyen 51'inci maddesinin anımsatılarak, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'na göre, yüksek yargı organlarının başkanlarının, üyelerinin, hâkimlerin ve savcıların sendika kuramayacakları ve üye olamayacakları belirtiliyordu.
Eminağaoğlu duruşmada yaptığı konuşmada, davanın açılmasının, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) belirtilen sendikal hakların etkin kullanılmasına ilişkin maddeyi ihlal ettiğini ileri sürerek, davanın reddi yönünde talepte bulundu ancak Yargıç Ali Şahin, YARGI-SEN'in kapatılmasına karar verdi.
Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı da olan Eminağaoğlu, kararla ilgili şunları söyledi:
Anayasa'nın 90. maddesinin son fıkrasında açıkça belirtildiği üzere, "temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla, kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.''
Mahkeme bunu görmezden geldi. Oysa Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi başta olmak üzere, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) yargıç ve savcıların sendikalaşma haklarını koruma altına alan maddeleri var.
"Karar hukuki değil"
Bu açık duruma rağmen, kapatma kararı çıkması, kararın hukuksal bir nitelik taşımadığını gösterir. Türkiye'de yargı bağımsızlığından, hukukun üstünlüğünden bahsediyorsak, sendika demokratik toplum için olmazsa olmaz bir kurumdur.
Ancak yargı, örgütlenme önündeki kısıtlamaları kaldırma yönünde hareket edeceğine, 30 yıl önceki yasakçı zihniyetle hareket etti. Yargıç ve savcılar hakkını arayamıyorken, örgütlenemiyorken, kendini ifade edemiyorken, böyle bir yargıdan adalet dağıtmasını beklemek çelişkidir. Bu da Türkiye'nin hukuk yönünden nasıl "sorunlar yumağı" olduğunu ortaya koyuyor.
"Sendikalar duruşmaya gelmedi"
Kapatma kararı iç hukukta kesinleşene dek YARGI-SEN faaliyetlerini sürdürecek. Kararı temyize götüreceğiz. İç hukuk tükendiğinde de ILO ve AİHM'e başvuracağız.
Türkiye'de demokratik toplumun gerekleri yönünde barolar ve sivil toplum örgütlerinin bu yöndeki davalara destek olduğunu görüyoruz ancak bu duruşmamızda sendika ve siyasi partilerin bulunmaması son derece dikkat çekici.
"Mücadele, tüm vatandaşlar adına"
Sonuçta bu sadece yargıç ve savcıların mücadelesi değil, yargı bağımsızlığı önündeki engellerin kaldırılması, tüm vatandaşlar adına yürütülen bir mücadeledir.
Yeni Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), YARGI-SEN'in Yönetim Kurulu Üyeleri'ni Ankara dışına atayarak sendikanın etkin çalışmasını engelledi. Son atamalarla yargıç ve savcıların yüzde 30'unun yeri değiştirildi. (AS)