* Çizim: Zeynep Özatalay
Haberin İngilizcesi için tıklayın
İşlerine iade talebiyle 204 gündür açlık grevinde olan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın tutuklu, ihraç edilen öğretmen Acun Karadağ'ın tutuksuz yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görüldü.
Gülmen ve Özakça, Ankara Adliyesi'ndeki 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 14 Eylül’de görülen ilk duruşmaya "güvenlik, yetersiz personel ve sağlık koşulları, kaçırılma ihtimali" gibi gerekçelerle getirilmemişti. Bu duruşmaya Nuriye Gülmen getirilmezken, Özakça tekerlekli sandalye ile getirildi. Acun Karadağ da duruşmadaydı.
Duruşmada Semih Özakça savunmasını yaptı.
Acun Karadağ, yargılamanın açlık grevine yönelik olduğunu, Gülmen savunma yapmadan kendisi de savunma yapmayacağını söyledi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, bilirkişi olarak açlık grevinin etkilerini ve zorla müdahalenin sonuçlarını anlattı.
Savcı mütalaasında Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın Adli Tıp Kurumu'na sevki ile değerlendirme raporu alınmasını, tutukluluklarının devamını istedi.
Avukatlar beyanda bulunarak tahliye talep etti.
Mahkeme tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 20 Ekim'de saat 10.00'da görülecek.
Eğitimciler “Silahlı terör örgütüne üye olma (Türk Ceza Kanunu 314)", "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet" ve "terör örgütü propagandası yapmak (Terörle Mücadele Kanunu 7/2)” suçlamalarıyla yargılanıyor.
Salonda 30 kişi sınırlaması
* Çizim: Zeynep Özatalay
80 kişi kapasiteli mahkeme salonunundaki duruşma için 30 kişi izleyici sınırlaması getirildi.
Duruşmayı Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri Aycan İrmez, Mithat Sancar, Saadet Becerikli, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Ali Haydar Hakverdi, Sezgin Tanrıkulu, bağımsız milletvekili Aylin Nazlıaka, Esra Özakça, Yüksel Caddesi eylemcilerinden ihraç edilen sosyolog Veli Saçılık, Gezi direnişinde öldürülen Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan’ın da aralarında olduğu isimler takip ediyor.
Duruşma salonuna alınmayıp dışarıda bekleyen ve açıklama yapanlara polis plastik mermilerle saldırdı. Bir kişi gözaltına alındı, daha sonra serbest bırakıldı.
Gülmen'e "katılması tıbben sakıncalı" yanıtı
Gülmen, Sincan Cezaevi Kampusu Devlet Hastanesi'nden 25 Eylül'de götürüldüğü Numune Hastanesi yoğun bakım ünitesinde, Özakça ise hapishane hastanesinde tutuluyor.
Mahkeme, iki eğitimcinin duruşmada hazır olmasını istemişti. Gülmen'in Numune Hastanesi'ne götürülmesinin ardından hastanedeki doktorların duruşmaya gitmesi için tahlil için kan verme şartını ortaya koyduğu açıklanmıştı.
Çağdaş Hukukçular'ın paylaşımına göre Nuriye Gülmen'in duruşmaya getirilmesi için yazılan yazıya Ankara Numune Hastanesi "sanığın duruşmaya katılması tıbben sakıncalıdır" cevabı verdi ve Gülmen duruşmaya getirilmedi.
Özakça duruşmada
Semih...#NuriyeVeSemiheDerhalÖzgürlük pic.twitter.com/hLBgJDIyhw
— Ali Haydar Hakverdi (@ahhakverdi) 28 Eylül 2017
Semih Özakça ise tekerlekli sandalyeyle duruşma salonuna getirildi. Özakça’nın etrafını jandarmalar kapattı. Özakça zorlukla ayağa kalkarak salonu selamlayınca salondakiler alkışladı. Özakça'nın yer aldığı çizimi CHP milletvekili Ali Haydar Hakverdi paylaştı.
Üç avukat kısıtlaması
Mahkeme, Acun Karadağ ve Semih Özakça'dan üç avukat seçmesini istedi.
Gülmen ve Özakça'nın 18 avukatı, 14 Eylül'deki duruşmaya iki gün kala gözaltına alınmış, 14 avukatı daha sonra tutuklanmıştı.İlk duruşmada iki yüze yakın avukat, baro başkanı onları savunmak üzere bulunmuş, 1030 avukat ise yetki belgesi vermişti.
Özakça "Ben üç müdafi seçimi yapmayacağım. Yüzlerce avukatım var. Bu da bir dayatma, bize yapılan zulmün bir parçası" diyerek bunu reddetti.
Acun Karadağ da üç avukat sınırlamasını kabul etmeyerek "Bu bir baskı ve dayatmadır, davaya katılan herkes benim avukatımdır" dedi.
Mahkeme itirazları reddederek üç müdafi seçmesi için Özakça'ya tekrar sordu. Özakça şöyle konuştu:
"Bu savunma hakkına bir saldırıdır. İlk duruşmadan önce savunma için gördüğüm avukatlarım gözaltına alındı ve tutuklandı. İki gün sonrasında keyfi olarak duruşmaya getirilmedik. Nuriye Gülmen zorla Numune Hastanesi'ne kaçırıldı ve duruşmaya getirilmedi. Bunların tamamı savunma hakkına saldırıdır."
Mahkeme üç avukattan sonrasının dinlenmeyeceğini söyledi.
Özakça: Verin kararınızı perde kapansın
* Çizim: Zeynep Özatalay
Özakça savunmasında "Biz aç kalmayı tercih etmedik. İktidar işimizi bize geri verseydi aç kalmazdık" dedi.
TIKLAYIN - Semih Özakça'nın savunmasının tamamı
Karadağ: Nuriye ifade vermeden ben de vermeyeceğim
* Çizim: Zeynep Özatalay
Acun Karadağ savunmasını yapmayacağını ancak söyleyecekleri olduğunu belirterek konuşmaya başladı.
"Ben Semih'i gördüğümde gözyaşlarımı tutamadım, bu kadar zalimlik olmaz. Ben tutuksuz yargılanıyorum, yani bu yargılama açlık grevine yöneliktir. İki eğitimci 204 gündür aç, Nuriye'yi buraya getirmemek için hastaneye kaldırdılar, Nuriye ifade vermeden ben de vermeyeceğim."
Bakkalcı: Tıp açısından bu dava fiilen ölüm cezası oluşturacak bir dava
Mahkeme, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı'nın bilirkişi olarak dinlenmesine dair avukatların talebini kabul etti.
Dr. Metin Bakkalcı açlık grevinin etkilerini ve zorla müdahalenin sonuçlarını anlattı:
“Açlık grevi yapanlar bu hayatı olağanüstü değerli ve kıymetli bulurlar, bir çözüm olsun da yaşamımız son bulmasın isterler.
“Açlık grevi yaşama verilen bu değer ile intihardan ayrılır. İntiharda kişi yaşama isteği duymaz. Öncelikle bu farkı belirtmek istiyorum. B1 vitamini açlık grevi süresinde kritik bir etkendir.
"Açlık grevicisi isteği doğrultusunda besin alabilir. Hekim buna onu zorlamamasi gerekir. Aksi durum zorla müdahaledir.
“Zorla müdahale etik açıdan doğru değildir, zarar vericidir, tıbbi müdahale zorla yapılamaz.
"Açlık grevi süreci içerisinde o kişileri izlemekle yükümlülüyüz. İzleme durumu olmazsa o kişilerin müdahaleyi reddetme haklarını ellerinden almış olursunuz. 75. günden beri onları izleme durumumuz olmadı.
"Açlık grevlerinde düzenli kontrol çok önemlidir. Bu insanlar tutuklandıkları günden itibaren tıbben kontrollerini yapamadık. Sunduğumuz raporlar, sadece kapatılmanın bile kişiye ruhsal ve bedensel olarak nasıl etki ettiğini gösteriyor. Aynı zamanda içeride kötü muamele durumu da dikkate alınması gereken bir durumdur. Tıp açısından bu dava fiilen ölüm cezası oluşturacak bir davadır.
"Heyetinizin alacağı tahliye kararı o kişiler açlık grevini bıraksa da bırakmasa da o kişilerin ölümle mesafelerini uzatacaktır.
"Bu insanların açlık grevi kararı vermelerinde otorite tarafından seslerinin duyulmaması etkili oldu, buna şahit olduk."
Savcıdan mütalaa: Tutukluluğun devamına
Savcı, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın Adli Tıp Kurumu'na sevki ile değerlendirme raporu alınmasını, tutukluluklarının devamını istedi.
Avukat beyanları
Yılmaz: Hani personel yoktu, hastanede kaç jandarma bekliyor?
Duruşma sanık avukatları beyanlarda bulundu.
Avukat Murat Yılmaz “Geçen celse jandarma tutanağı ile duruşmaya getirilmediler. Duruşma Sincan Kampüsü’ne alındı. Nuriye'nin durumu aynıydı, bu defa duruşmadan iki gün önce Numune Hastanesi’ne götürüldü” dedi.
"Numune Hastanesi hergün görüşebilirler demesine rağmen başsavcılık avukatlara sadece beş dakika izin veriyor. Mutlak surette Nuriye'nin duruşmaya getirilmesini talep ediyoruz."
Gülmen ve Özakça’nın geçtiğimiz duruşmaya getirilmemelerine dair jandarma tutanağında yeterli personel olmaması da gerekçe olarak gösterilmişti. Avukat Yılmaz "Hani yeterli personel yoktu, Numune Hastanesi'nin önünde kaç tane jandarma bekliyor?” diye sordu.
Kaplan: Ya tutuklama için gerçek nedenler bulun ya da tahliye edin
Avukat Aytül Kaplan "Geçen celse Nuriye ve Semih'i duruşmaya getirmeyerek görevi kötüye kullanma suçu işlenmiştir" dedi.
"Tutukluluk incelemesinde 'Kaçma şüphesi var' denildi. Eylemin adı oturma eylemi, oturduğu yerden, Yüksel'den zorla kaldırıldı bu insanlar. Sayın yargıçlar ya tutuklama için gerçek hukuki nedenler bulun ya da bu iki eğitimciyi tahliye edin."
Vangölü Kozağaçlı: Duruşmayı ertelerseniz bir daha ifade veremeyecek durumda olabilir
Betül Vangölü Kozağaçlı "Nuriye ve Semih'in geçen duruşmasından iki gün önce büromuz basıldı. Bu duruşmadan iki gün önce Nuriye hastaneye kaldırıldı" dedi.
“Nuriye kıyafetlerini değiştirecek durumda değil. Bu duruşmayı ‘ifadesine alınamadı’ diye ertelerseniz bir daha ifade veremeyecek durumda olabilir. Zorla müdahale edilebilir, hafızasını kaybedebilir, ölebilir. Ben zorla müdahale sonrası ilkokuldan sonrasını hatırlamayan müvekkillerimi gördüm.
"Bundan iki ay önce hayati tehlikeleri olduğuna dair rapor yazıldı. Adli tıptan ne beklentiniz nedir ki sevk ediyorsunuz.
"Nuriye ve Semih çok uzun zamandır pazarlık konusu. Eylemlerde deniyor ki ‘Nuriye Semih demeyin gözaltı yaparız.’ Başhekimin bizimle konuşurken eli ayağı titriyor, ‘Ben size bilgi veremem yetkim yok’ diyor. Pek çok insan işini istiyor, Nuriye ve Semih'te çok aleni bir biçimde işlerini istediler. Ancak devletin yaptığı illegal.
"İktidar Nuriye ve Semih'in fotoğrafının çekilmesinden neden korkuyor? Hani yiyorlardı? Yalan söylüyorlar. Nasıl yedikleri konusunda yalan söyledilerse ‘terörist’ oldukları konusunda da yalan söylüyorlar."
Avukat Derviş Emre Aydın soruşturma sürecine dair söz aldı.
Atalay: Derhal tahliye edin
Avukat Mehmet Refik Atalay, "Doktor raporlarına da aykırı olarak Nuriye hanıma refakatçi alınmıyor, avukat görüşü sadece beş dakika yapılıyor" dedi.
"Müvekkilimi derhal tahliye edin, bu insanlar daha öncede hiçbir yere kaçmadı şimdi de kaçmayacaklar."
Baro başkanları söz aldı
Sakarya Baro Başkanı avukat Zafer Kazan "Nuriye'nin duruşmaya getirilmesi sağlığa zararlı da tutuklanması değil öyle mi?" derken Antalya Baro Başkanı avukat Polat Balkan "İşimizi geri istiyoruz demek bir protesto olabilir, direnme hakkı olabilr ama bir suç olamaz. Nuriye ve Semih için özgürlük istiyoruz, çok geç olmadan" diye konuştu.
Demirel: Nuriye küçücük bir odada kalıyor
Avukat Duygu Demirel "Bu dava benim istediğim gibi yaşayacaksın ya da yaşamayacaksın’ dayatmasına direnme davasıdır" dedi.
“Nuriye şu an küçücük bir odada, yanına ortası delinmiş poşet takılmış bir sandalye tuvalet ihtiyacını karşılaması için konulmuş halde kalıyor. Dün jandarmalar yürüyüş yapmak Nuriye için bir egzersiz olmasına rağmen 'Yataktan kalkarsan seni kelepçeleriz' diye tehdit etmişler."
* Haberin hazırlanmasında NuriyeSemihDayanışma, Çağdaş Hukukçular, FOSEM, ETHA, Avukat Murat Yılmaz, Halkın Hukuk Bürosu, Adalet Okulu, Ali Haydar Hakverdi'nin paylaşımlarından yararlandık.
Ne olmuştu?Tıklayın - Gülmen ve Özakça Kimdir? Nuriye Gülmen 6 Ocak 2017'de yayınlanan Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında ilan edilen 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Konya Selçuk Üniversitesi'ndeki görevinden ihraç edildi. Semih Özakça 29 Ekim 2016'da Resmi Gazete'de yayınlanan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Mardin'deki öğretmenlik görevinden ihraç edildi. Gülmen 9 Kasım 2016'dan, Özakça 23 Kasım 2016'dan beri oturma eylemi yapmak üzere Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önündeydi. Tıklayın - Gülmen ve Özakça Ne ile Suçlanıyor? 9 Mart 2017'de açlık grevine başladılar. Ankara'da İnsan hakları Heykeli'nin bulunduğu Yüksel Caddesi'nde işlerine iade talebiyle başlattıkları direniş eylemi boyunca defalarca gözaltına alınıp bırakıldılar. En son 22 Mayıs'ta gözaltına alındılar, 23 Mayıs'ta tutuklandılar. 28 Temmuz'da Sincan Cezaevi Kampusu Devlet Hastanesi'ne götürüldüler. 15 Ağustos'tan beri yanlarında birer aile üyeleri refakatçi kalıyordu. Nuriye Gülmen 25 Eylül'de hapishanedeki hastaneden Numune Hastanesi yoğun Bakım ünitesine götürüldü. Özakça hapishanedeki hastanede tutulmaya devam ediyor. Semih Özakça'nın öğretmen eşi Esra Özakça 7 Şubat tarihli Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilldi. 23 Mayıs'tan beri açlık grevinde. Acun Karadağ, 29 Ekim 2016'da yayımlanan 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. Eğitim Sen üyesi öğretmen Karadağ "Öğrencilerimi istiyorum" diyerek çalıştığı okul önünde yapmak istediği eylemlerde defalarca gözaltına alındı. Daha sonra kendisi gibi OHAL dönemi KHK'leriyle görevine son verilen akademisyen ve öğretmenlerle birlikte Yüksel Caddesi'ndeki eyleme katıldı. |
(BK)