Gözaltında işkence gören Sami Tunca, avukatı Sevinç Sarıkaya ile birlikte İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul şubesinde bir basın açıklaması yaparak, söz konusu polisler hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi.
Polis 26 Haziran tarihinde, Mücadele Birliği Platformu'nun İstanbul Sarıgazi'de Sivas katliamı anması için çağrı bildirisi dağıtan üçü kadın dört genci gözaltına aldı. 20'li yaşlardaki Ezgi Keser, Özge Keser ve Esra Göner, saçlarından sürüklenerek gözaltına alınınca mahalledekilerin ve esnafın tepki göstermesi üzerine polisin biber gazı attığı ve havaya ateş açtığı bildirildi.
Gözaltına alınanlardan Tunca'nın ise hem Yenidoğan Karakolu'na götürülmeden önce, hem de karakolda polisler tarafından işkence gördüğü, müvekkiliyle konuşmaya gelen avukat Sarıkaya'nın ise polisler tarafından tehdit edildiği belirtildi.
Basın açıklamasına, mahallelinin olay günü topladığı polise ait mermileri de getiren avukat Sarıkaya, "polisler kendi yaptıklarının farkındalar, üstüne bizim neden bu davalara baktığımız üzerine polemik yapıyorlar. Hukuksal süreci de çok iyi bilmedikleri için 'biz istediğimizi yaparız' diye düşünüyorlar" diye konuştu.
Tunca yaşadıklarını şöyle anlattı:
* Sivas katliamı anma etkinliğinin duyurusunu yapmak için 26 Haziran'da Sarıgazi merkezde bir stand açmıştık. Polis kimlik kontrolü yapmak istedi.
* Kimliğimi verdiğimde arandığım için gözaltına alacaklarını söylediler. Ben söz konusu davadan beraat ettiğimi söylememe rağmen beni darp ederek arabaya bindirdiler.
* Sarıgazi halkı ve esnafı olaya tepki göstermiş ve aralarında bir çatışma yaşanmış. Polis esnafa biber gazı atmış ve havaya ateş açmış.
* İki polis beni gözaltına aldıktan sonra tenha bir yere götürüp saldırdı. Oradan karakola gittiğimizde yine bir odaya götürülerek saldırıya uğradım. Sırtımda sandalye kırdılar, kafamdan tutup yere vurdular.
Avukat Sarıkaya ise Yenidoğan Karakolu'nda yaşananları aktardı:
* Yakalama işlemi saat 18.30'da yapılmış. Ben oraya saat 19.30 gibi vardığımda, polislerin ailelelere çocuklarını gözaltına almadıklarını söylediğini öğrendim.
* Saat 19.45 gibi karakola gittiğimde kadınları bir tarafa almışlardı, Sami Tunca'yı göremedim. Üç genç kız, saçlarından sürüklendikleri için başlarını tutuyorlardı. 20li yaşlarda olan genç kızlar oldukça hırpalanmıştı.
* Tunca'yı soruduğumda uzun bir süre beni oyaladılar. Kendisini gördüğümde ayakta duramaz bir halde, sandalyede oturuyordu. Ben gelene kadar nezarette kelepçeli bir şekilde bekletilmiş.
* Tunca'nın işkence gördüğü odaya alındık. Sırtında kırılan sandalyeyi gösterdi, yerde kafasından gelen birkaç damla kan izi vardı.
* Saat 21.00'da savcıyı aradığımda yaşananlardan haberi yoktu. Polisler saat 22.55'te savcıya haber verdiler.
* Ben kadın arkadaşlarla ilgilenirken, Tunca'yı ekip arabasına bindirip gittiler. Karakoldaki polislerden müvekkilimi nereye götürdüklerini öğrenemeyince savcıyı aradım ve Sultanbeyli Hastanesi'ne götürüldüklerini öğrendim. Hastaneye gittiğimde ise müvekkilimin Kartal Hastanesi'nde olduğu ortaya çıktı.
* Hastaneden sonra karakola gittiğimde karakol amiri "Bu davaya bakarsanız size muamelemiz bu olur" dedi ve polisleri çağırıp bizi karakoldan çıkartmaya çalıştı. Yanımda gözaltına alan kadın arkadaşların annesi vardı. Onun zarar görmemesi için karakoldan çıkmak zorunda kaldık. Hastanede hazırlanan raporu görmeme de izin vermediler.
* Karakol çıkışında sivil giyimli bir komiser yanımıza geldi. Anne telaşlı bir şekilde olayı anlatmaya başlayınca ona konuşmamasını söyledim. Bunun üzerine komiser "sizin gibi avukatlar böyledir. Siz görüceksiniz gününüzü" diyerek arabaya binip gitti.
* Şikayetimizi yaptık, işkence suç duyurumuzu da birkaç gün içinde yapacağız. (ÇT)