Balıkesir Emniyet Müdürü Kemal İskender tarafından yapılan açıklamada, Ünal'ın iki kadına cinsel taciz ve kapkaçla suçlandığını öne sürüldü. İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Müdürlüğü konuyla ilgili soruşturma başlattı.
Özgür Ünal'ın şüpheli ölümü, Türkiye'de "gözaltında ölüm" gerçeğini bir kez daha gündeme getirdi.
Geçici önlemden ölüme
Hukuki belgelerde gözaltı, "bazı hallerde uygulanabilen ve süresi yasalarla sınırlanan bir geçici önlem" olarak tanımlanıyor ve gözaltı boyunca kişinin güvenliği yasalarca teminat altına alınıyor. Ancak, insan hakları kuruluşlarının araştırmaları, Türkiye'de gözaltında işkence, intihar, ölüm ve kayıp iddialarının artarak devam ettiğini gösteriyor.
İnsan Hakları Derneği'nin raporunda, 2001 yılının ilk 6 ayında gözaltına alınan 21 bin 812 kişiden 435'i işkence şikayetinde bulunduğu belirtildi. Raporda, yargısız infaz, işkence sonucu, kuşkulu ve gözaltında ölenlerin sayısı 31 olarak açıklandı.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) Ocak-Haziran 2001 yılında yaşanan insan hakları ihlalleri raporunda ise, 2001 yılının ilk altı ayında, Resul Aydemir, Asım Ceylan, Haşim Balık ve Ahmet Şahin'in gözaltında iken işkence sonucu yaşamlarını yitirdikleri belirtiliyor.
Raporda yer alan bir "intihar iddiası" gözaltındaki şüpheli ölümlerin boyutlarını açıklıyor: İzmir'in Bornova ilçesinde 18 Nisan günü gözaltına alınan Haşim Balık, 19 Nisan günü nezarette ölü bulundu. Haşim Balık'ın "parkasının iç cebine sakladığı kemerle kendisini astığı, intihar ederken sesinin çıkmaması için de burun deliklerine kağıt mendil tıkadığı" iddia edildi.
TİHV'in raporuna göre 2001 yılının ilk altı ayında gözaltında ölüm olayları şöyle:
Resul Aydemir:
Aydın'da, Aydın E Tipi Cezaevi'nin çevresindeki evlerin aranması sırasında, polislere arama izni soran Resul Aydemir (29) adlı işçi, polisler tarafından dövüldükten kısa bir süre sonra öldü.
Görgü tanıklarından Türkan Aydemir, 15 Mart günü sabah saat 08.00'de evlerinin polisler tarafından basıldığını belirterek, şunları söyledi:
"Kapıyı Resul açtı. İçeride kimse olup olmadığını sordular. Resul de arama izni olup olmadığını sordu. Polisler içeri girmek isteyince, 'kadınlar giyinsin öyle girin' dedi. Bunun üzerine polisler, Resul'ü tartaklayarak içeri girdiler. Yukarı çıkarak Abdullah'ın eline kelepçe taktılar. Resul'ü mutfağa götürüp dövdüler. Göğsüne vurdukları için yere düştü. Bizler bağırıp çağırınca 'yalandan yere düştü' dediler. Kardeşleri Süleyman ve Abdullah gözaltına alınınca, Resul kalkarak arabanın önüne gitti. Polisler arabayı üzerine sürdüler."
Türkan Aydemir, Resul Aydemir'in olay yerinde öldüğünü ve yaklaşık bir saat cesedine yaklaştırılmadıklarını söyledi.
Özgül Aydemir de, ağabeyinin kasıtlı olarak öldürüldüğünü ve olaya bir çok kişinin tanık olduğunu söyledi. Ağabeyinin "polise direndiği" iddialarını yalanlayan Özgül Aydemir, "Özellikle komiser Mehmet ve polis Burhan'ın bu işte kastı var" dedi. Görgü tanıklarından Kazım Öcal da tanıklık yapacağını söyledi.
Aydın Emniyet Müdürü Cemil Demir ve Aydın Valiliği tarafından yapılan açıklamada, Resul Aydemir'in dövülmediği, polislere karşı koyarken fenalaştığı ileri sürüldü.
Aydın Emniyet Müdürlüğü polisler hakkında idari soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verdi.
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi FP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, 17 Mart günü İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesi ile konuyu Meclis'e getirdi. Bekaroğlu önergesinde, "ölümün hangi nedenle gerçekleştiğini ve polisin o bölgede arama yapmak için izninin olup olmadığını" sordu.
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, FP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun yazılı soru önergesine verdiği yanıtta, Aydın E Tipi Cezaevi'nin çevresindeki evlerde cezaevinden kazılabilecek bir tünele karşı, Aydın Sulh Ceza Mahkemesi'nin izniyle arama yapıldığını belirtti. Yanıtta, "Aydemir'in İzmir ili 5. Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsisinin, emniyet görevlilerince telefon ile alınan neticesinde, 'ölümün kalp krizi sonucu gerçekleştiği, merhum şahısta her hangi bir darp ve cebir iziyle travmaya bağlı bir bulgunun bulunmadığı' öğrenilmiş, raporun kendilerine ulaşmasının beklendiği anlaşılmıştır" denildi.
Asım Ceylan:
Trabzon'da 20 Mart günü akşam saatlerinde polis tarafından dövülen Asım Ceylan adlı kişi öldü. Saat 23.30 sıralarında Ceylan'ın işyerinin önünde üç el ateş edildi. Bunun üzerine sokağa çıkan Asım Ceylan, bağırmaya başlayınca polislerin müdahalesiyle karşılaştı. Polisler tarafından dövülen Ceylan, bindirildiği polis arabasında öldü. 22 Mart günü toprağa verilen Ceylan'a yapılan otopsi sonucunda, ciğerlerinde dövülme nedeniyle meydana gelen kanama sonucunda öldüğü anlaşıldı.
Trabzon Numune Hastanesi'nde hazırlanan ölüm raporunda, Asım Ceylan'ın sırt ve boynunda darp izleri olduğu belirtildi. Selami Ceylan, amcası Asım Ceylan'ın polisler tarafından dövüldüğünü belirterek, "Kelepçeleyip yere yatırdılar, dövmeye devam ettiler. Üç polis tekme-tokat acımasızca vurdu. Karşı koyunca benim de başıma telsizle vurdular" dedi.
Trabzon Valisi Adil Yazar daha sonra yaptığı açıklamada, Asım Ceylan'ın ölümü nedeniyle açılan soruşturmaya ilişkin olarak "Ön otopsi raporunda, kafe sahibi Ahmet Ceylan'ın vücudunda darp izleri tespit edildi. Görgü tanıkları da polisin kötü muamele yaptığı doğrultusunda ifade verdiler. Olayla ilgili, Komiser Hüseyin Çapkın ile polis memuru Ali Kılıç'ı açığa alarak, haklarında adli soruşturma başlattık" dedi.
Açığa alınan polislerden Komiser Hüseyin Çapkın, Trabzon Sulh Ceza Mahkemesi'nde 26 Mart günü yapılan duruşmada tutuklandı. Olay gecesi görev yapan polis memurları ve tanıkların dinlendiği duruşmada, polis memuru Ali Kılıç ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Bu arada Ceylan'ın ölümünün ardından Çömlekçi mahallesinde yaşayanlar da, polisler tarafından tehdit edildiklerini ve can güvenliklerinin olmadığını öne sürerek, Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundular.
Haşim Balık:
İzmir'in Bornova ilçesinde 18 Nisan günü gözaltına alınan Haşim Balık, 19 Nisan günü nezarethanede ölü bulundu. "İki ay kadar önce Canan Erişen adlı kadının öldürülmesi" nedeniyle gözaltına alınan Haşim Balık'ın "parkasının iç cebine sakladığı kemerle kendisini astığı, intihar ederken sesinin çıkmaması için de burun deliklerine kağıt mendil tıkadığı" iddia edildi. Emniyet yetkilileri, nezarethaneye konulmadan önce Balık'ın ayakkabı bağcıkları ve kemerinin alındığını, 19 Nisan günü üşüdüğünü söyleyerek polislerden parkasını istediğini ve iç cebindeki kemerle intihar ettiğini belirttiler. Balık'ın cesedinde darp izine rastlanmadığı bildirildi.
Ahmet Şahin:
21 Mayıs gecesi Sakarya'nın Sapanca ilçesi Güldibi mahallesinde "bir prefabrik evi gözetlediği" iddiasıyla gözaltına alınan Ahmet Şahin'in (36) nezarethanede intihar ettiği ileri sürüldü. Eşofman lastiğiyle kendisini astığı belirtilen Ahmet Şahin, kaldırıldığı hastanede öldü. (BB)