Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Seyfettin Gürsel Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayınladığı 2015 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nı değerlendirdi.
Gelir eşitsizliğinde iyileşme trendinin durmasının ve maddi yoksunluk oranının artmasının dikkat çekici olduğunu vurgulayan Gürsel, trendde bir değişiklik anlamına gelebileceğini söyledi. Bu trendin devam etmesi halinde AKP iktidarının yıpranabileceğini belirtti.
TÜİK verileri
TÜİK’e göre, Gini katsayısı (1) bir önceki yıla göre 0,006 puan artış ile 0,397 olarak tahmin edildi.
2015’te, “eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin (2) yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,3 puanlık düşüş ile yüzde 14,7 olarak gerçekleşti.
Medyan gelirin yüzde 60'ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre ise yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,1 puan artarak yüzde 21,9 oldu.
Maddi yoksunluk oranı yüzde 30,3 oldu.
En zengin yüzde 5'in payı da arttı
En yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 46,5'e yükseldi. Bu yüksek bir oran mı?
Yüksek ama dünyada daha beterleri de var. Mesela Brezilya’da daha yüksektir.
Ancak özellikle Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında Türkiye’de gelir dağılımının nispeten eşitsiz olduğunu biliyoruz. Biz bir numarayız.
Ve yüzde 20’nin aldığı pay bu. Bu yüzde 20’lik dilim biraz yanıltıyor. En zengin yüzde 5’te bir artış var. En zengin yüzde 5’in pay yüzde 20,2. Bir önceki yıl, 2014’te de 19,6 imiş.
Eşitsizliği bozan bir başka nokta Gini katsayısı. O da arttı.
Evet, 0,391’den 0,397’ye çıktı.
En düşük gelirlilerin paylarında da küçülmeler var.
Dikkat çekici olan şu: 2009’u hariç tutarsak -orada bir bozulma var- uzun süredir, Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi’nin yapılmaya başlandığı 2006’dan beri, aslında bir iyileşme vardı.
2006’nın Gini katsayısı 0,428 iken 2014’te 0,391 e kadar gerilemişti. Bu Doğu Avrupa ülkelerine kıyasla hala Türkiye’yi eşitsiz bir ülke yapıyordu ama bir iyileşme vardı. İlk defa gelir eşitsizliğinde bir artış, bir kötüleşme ortaya çıktı. Paylar itibariyle de görebiliyoruz.
Yoksulluk açısından?
Aynı şey görülüyor ama yoksulluk biraz nasıl ölçtüğünüze bağlı.
Medyan gelirin yüzde 50’sini aldığında azalmış gibi görülüyor, yani yoksulluk çıtasını medyan gelirin yarısına koyup onun altındakiler yoksuldur dediğinizde iyileşme var, ama yüzde 60’a koyduğunuzda, ki daha çok kullanılan budur, bir artış var.
Ama bence en doğrusu maddi yoksunluktur. Daha iyi bir ölçüt, doğrudan ölçer çünkü. Orada da düşüş trendi tamamen tersine çevrilmiş durumda. 29,4’ten 30,3’e çıktı. Bu da gelir eşitsizliğinde iyileşme trendinin durması anlamına geliyor olabilir.
Acaba trendde bir değişiklik mi oluyor? 2016’yı görmek lazım ama bu dönüm noktası dikkat çekici.
Maddi yoksunluk oranı açısından Bulgaristan’la Avrupa’da ilk sıraları işgal ediyoruz. Gelir eşitsizliği ölçüsü itibariyle de birinciyiz.
Bu durumda toplumsal sonuçları ne olur?
Bunlar hemen kendini göstermez. Ama bu trend devam ederse AKP iktidarı açısından siyasal sonuçları olur.
AKP döneminde başlangıçta nispeten hızlı, sonra 2012’den bu yana yavaş bir büyüme vardı ama ona rağmen iyileşme devam ediyordu. Tek faktör değil ama AKP’nin seçmen desteğinin artmasında önemli bir rol oynadı.
Şimdi trendde tersine dönüş ortaya çıkarsa, eşitsizlikte ve yoksullukta önümüzdeki üç yıl bir kötüleşme ortaya çıkarsa bu AKP iktidarını yıpratır. (YY)
(1) Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1’e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade ediyor.
(2) Medyan gelir herkesin gelirlerini sıraladığımızda orta sırada yer alan gelirdir; bu ülkenin ortalama geliriyle aynı şey değildir.
(3) TÜİK maddi yoksunluğu, “Finansal sıkıntıda olma durumunu ifade eden maddi yoksunluk; çamaşır makinesi, renkli televizyon, telefon, otomobil sahipliği, beklenmedik harcamalar, evden uzakta bir haftalık tatil, kira, konut kredisi, borç ödemeleri, iki günde bir et, tavuk, balık içeren (veya vejetaryenler için eşdeğer yiyecekler) yemek ve evin ısınma ihtiyacının ekonomik olarak karşılanamaması” olarak tanımlıyor. (YY)