İktidar, hukuk devleti ve medya özgürlüğünde de yaşanan ağır gerilemeyi görmemek için kulak tıkamaya devam ederken Türkiye’de araştırmacı gazetecilerin kamuoyuyla olan bağları, gündem yaratma güçleri gözaltı, tutuklama ve üç ayda 449 online haber ve içeriğe getirilen sansürle kesilmeye çalışılıyor.
Türkiye’de gazetecilerin meslekleri nedeniyle keyfi şekilde yargılanıp tutuklandığı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu tek bir kişi yok” diyedursun RSF, 180 ülkeli Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 165. Sırada gösterdiği Türkiye’de, 2023’te 50’ye yakın gazetecinin en az bir gününü hapiste geçirdiğini bildirdi; “Yıldırma amaçlı tutuklama yaygın. Türkiye, gazeteci tutuklama ve salıvermede devinimi en yüksek ülkelerinden” dedi.
Söz konusu yargı tacizini gözler önüne seren Ekim- Kasım, Aralık aylarına dair BİA Medya Gözlem Raporu, çoğu Türk Ceza Kanunu (TCK), Terörle Mücadele Kanunu (TMK) gibi düzenlemelerden yargılanan 200’ü aşkın gazeteciden 10’unun beraat ettiğini, dördünün ise toplam 8 yıl 10 ay 25 gün hapse mahkum edildiğini gösterdi.
Tutuklu avukat Can Atalay’a dair ihlal kararı nedeniyle iktidar bileşenleri ve Yargıtay’ın hedefine giren Anayasa Mahkemesi (AYM), yürürlüğünün ilk yılında 30’u aşkın gazeteciye işlem yapılmasına, dördünün tutuklanmasına zemin oluşturan "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" düzenlemesinin iptaline yönelik CHP başvurusunu 6’ya karşı 8 oyla reddetti. Medya özgürlüğü alanında birçok olumlu kararı bulunan AYM, geçmişte “Cumhurbaşkanına hakaret” başvurusunda olduğu gibi, “Dezenformasyon” dosyasında da “ortada yok” idi.
Avrupa artık “AB üyeliği dışında bir yol”u arıyor
Ulusal ve uluslararası gazetecilik kuruluşlarının “hukuk”, “halkın haber alma hakkı” ve ihlalleri kınama olarak oldukça dinamik göründüğü bu dönemde, daha önce “AB üyeliği dışında bir yol”u rota olarak gösteren Avrupa Parlamentosu Türkiye ile diyalog için zemin aradı. vrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sánchez Amor ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu AP Kanadı Eş Başkanı Sergey Lagodinsky sivil toplum ve yetkililerle diyalog için peş peşe Türkiye’yi ziyaret etti. Amor’un mesajı, “Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilgili bir değişimin olmadığını veya yetersiz olduğunu söylemeliyim” oldu.
Üç ayda 200 sanık, 10 beraat, 4 mahkumiyet
Ekim, Kasım ve Aralık aylarında 200’e yakın gazetecinin adı Türk Ceza Kanunu (TCK), Terörle Mücadele Kanunu (TMK), 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu gibi düzenlemeler temelinde açılan veya yürütülen yargılamalarda geçti.
Bu dönemde Terörle Mücadele Kanunu’ndan yargılanan gazetecilerden en az yedisinin dosyası karara çıktı; dördü beraat ederken üçü (Merdan Yanardağ, Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel) Kürt Sorununa dair herhangi bir şiddet savunuculuğu içermeyen görüş ve üretimleri nedeniyle, toplam 6 yıl 8 ay hapse mahkum edildi. TMK’dan beraat edenlerden biri de, Diyarbakır’da topluca tutuklanan gazetecilerin dosyasına bakan hakim savcı eşlerin gizliliği bulunmayan tayinlerine ilişkin haber yaptığı üç ay hapiste tutulan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan’dı.
KHK ile kapatılan İMC TV program koordinatörü Ayşegül Doğan'ın, Demokratik Toplum Kongresi üyeleriyle yaptığı röportajlar ve katıldığı etkinlikler nedeniyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla yeniden yargılandığı dava, milletvekili seçilmesi üzerine durdu. Bu yıl 58 gün hapis yatan JINNEWS sitesi muhabiri Beritan Canözer’e, aynı suçlamayla açılan dava ise, mükerrer olduğunun anlaşılması üzerine düşürüldü.
Bu dönemde yerel gazeteciler Hasan Sivri ve Ahmet Kanbal, yürürlüğe girdiği ilk yılında onlarca gazeteciyi taciz eden “dezenformasyon” suçlamasına ilişkin TCK’nın 217A maddesinden yargılandı ve aklandı. Beş gazetecinin hapisle ismiyle yargılandığı “hakaret” suçlamasından Zafer Arapkirli, İsmail Arı ve Sertaç Kayar beraat ederken eski köşe yazarı Atilla Taş’a, “hakaret”ten 1 yıl 9 ay 25 gün, “devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” iddiasıyla da 5 ay hapis cezası verildi; Barış Pehlivan’ın dosyası şikayet geri çekildiği için, Ahmet Altan’ın davasıyla zamanaşımıyla düştü.
Ekim - Aralık döneminde üçü kadın, biri LGBTİ birey en az dokuz haberci (Can Ataklı, Tuncay Özdamar, Metin Cihan, Yıldız Tar, Hakkı Boltan, Zübeyde Sarı, Dinçer Gökçe, Ayşenur Arslan ve Asuman Aranca) hakkında ise, çeşitli gerekçelerle soruşturmalar açıldı.
Bu dönemde 17 gazetecinin yargılandığı “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davalarından Merdan Yanardağ, beraat etti; ekonomist ve gazeteci Mustafa Sönmez’e ise bu suçlamadan beşinci davası açıldı. Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş, “polise direnmek” suçlamasıyla hapisten 10 bin TL adli para cezasına mahkum edildi.
Yedi gazeteciye “tazminat” baskısı: 3 milyon 870 bin TL istendi
Bu üç aylık dönemde en az sekiz gazeteci ve yedi yayın kuruluşu, iktidar çevreleri ve aktörlerinin açtığı toplam 3 milyon 870 bin TL’lik tazminat davalarıyla yüz yüzeydi. Bu tazminatlardan 2 milyon TL’si BirGün gazetesi ve İbrahim Aydın’a, 950 bin TL’si de Gerçek Gündem sitesinden Furkan Karabay’a açıldı. Bu davalardan Mehmet Y. Yılmaz, Doğan Akın ve Akif Beki’ye açılan 400 bin TL’lik kısmı reddedilirken Evrensel gazetesi 20 bin TL ödemeye mahkum oldu.
Fidan, Gürlek ve Bircan TMK’ya sarıldı
Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Boğazda Kaçak Var” haberinden dört haberciyi yargılatan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun dışında bu dönemde, eski İstanbul Başsavcısı ve şimdiki Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan, Adalet Bakan Yardımcılığına atanan Akın Gürlek ile AK Parti’den siyasete atılamayınca hakimliğe geçen ve Gezi Dosyasında cezalara imza atan hâkim Murat Bircan, “hızlı yükselişleri”ni veya “yanlış” uygulamalarını yazan gazetecileri, “terörle mücadele eden görevliyi örgüte hedef göstermek” şikayetleriyle sindirmeye çalışıyor.
RSF: Türkiye’de tutuklama döngüsü hızlı işliyor
RSF’ye göre, Türkiye’de 50’ye yakın gazeteci 2023 yılında en az bir günü hapishanede geçirdi; seçim öncesi kitlesek bir şekilde tutuklanan Kürt gazetecileri “özel hedef” olarak niteledi. RSF’ye göre, “Bu durum, keyfi tutuklama döngüsünün ne denli hızlı işlediğini” de gösteriyor. Ekim - Kasım - Aralık döneminde en az üç gazeteci (Furkan Karabay, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Kamış) tutuklandı; Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu ise tahliye edilmedi.
En az 13 gazetecinin hapisten salıverildiği son üç aylık dönem, darbe girişiminden sonra tutuklanıp mahkum olmuş medya temsilcilerinin cezalarını çektikten sonra salıverildiği, Mayıs Seçimleri sürecinde tutuklanan Kürt medya temsilcilerinin de “tedbir tutukluluğunun adli kontrole” çevirlerek tahliye edildiği dönem oldu.
Bu dönemde, araştırmacı gazeteciler Tolga Şardan ve Barış Pehlivan, TRT savaş muhabiri Elif Akkuş ve Aykırı sitesi genel yayın yönetmeni Batuhan Çolak da tahliye edildi. Tutuklu TELE 1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ ise, mahkumiyetle birlikte salıverildi. Seçim döneminde “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan MA editörleri Sedat Yılmaz ve Abdurrahman Gök ile MA muhabiri Mehmet Şah Oruç “terörle mücadele edeni hedef göstermek” iddiasıyla tutuklanan MA muhabiri Fırat Can Arslan’ın tutukluluğuna son verildi.
11 gazeteciye gözaltı, “dezenformasyon” yeni moda
Ekim - Kasım - Aralık döneminde, en az 11 gazeteci gözaltına alındı; sabah saatlerinde evine polis gelen ikisi için (Furkan Karabay ve Ayşenur Arslan) “gözaltına alınmadı, ifade alınmasına eşlik ediliyor” açıklaması yapıldı. Gözaltıya, “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “iftira / hakaret” veya “dezenformasyon” gerekçe oluşturabiliyor.
Örneğin, yıllardır organize suç ile ilgili haberler yapıp kitaplar yazan gazeteci Cengiz Erdinç, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla Balıkesir Ayvalık’taki evinden gözaltına alındı. Aynı gerekçeden bir diğer gözaltı da, Halktv.com.tr sitesi yazı işleri müdürü Dinçer Gökçe’ye yönelik yaşandı. Her dönemin gerekçelerinden biri de, “hakkında yakalama kararı var. İfade verip bırakılacaksınız” argümanı. Halk TV programcısı Serhan Asker, çekim için gittiği İzmir'de bu şekilde alıkonuldu.
Geçen yılın aynı döneminde de 11 gazeteci ve medya temsilcisi gözaltına alınmıştı. Ayrıca, Sade Vatandaş isimli Youtube kanalının sahibi Mehmet Koyuncu da, Kocaeli'nin Gebze ilçesinde sokak röportajı yaptığı sırada gözaltına alınmıştı.
Saldırı azaldı, MHP tehditleri yaygın
Ekim, Kasım, Aralık döneminde iki gazeteci fiziki saldırıya uğradı. Bursa’da, Başka Gazete sitesi genel yayın yönetmeni Yaman Kaya, arabasında uğradığı silahlı saldırının hedefi olmaktan kıl payı kurtuldu. Serbest bırakılan iki zanlı, kamuoyunun tepkisi üzerine tutuklandı. Diyarbakır’da gazeteci Rohat Bulut, 15 Ekim’de kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce darp edildiğini duyurdu.
Diğer yandan, MHP lideri Devlet Bahçeli, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter gibi özellikle milliyetçi sağ siyaset çevresi, Barış Terkoğlu, Tolga Şardan, Alican Uludağ gibi araştırmacı gazetecileri sözlü saldırı ve tehditleriyle hedef aldı. Gazetecilik meslek örgütleri, endişe yaratan bu saldırılara sert tepki gösterdi. Geçen yılın aynı döneminde en az sekiz gazeteci saldırıya uğramıştı.
17 gazeteci “Cumhurbaşkanı” sanığı, 9 yılda 74’ü mahkum
Son üç ayda en az 17 gazeteci ve karikatüristin adı (Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş, Mustafa Sönmez, Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Rüstem Batum, Baransel Ağca, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Ahmet Sever, Deniz Yücel, Hayko Bağdat, Erk Acarer) “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesine dayandırılan davalarda geçti. Bu dosyalardan istenen ceza toplamı 79 yıl 4 ay hapsi buluyor.
Son üç ayda bu dosyalardan mahkumiyet kararı tespit edilemedi. BirGün gazetesi köşe yazarı Merdan Yanardağ’a açılan dava beraatle sonuçlanırken ekonomist ve gazeteci Mustafa Sönmez, son olarak beşinci kez “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davası açıldı.
Ne yazık ki, “Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM’in Ekim 2021 tarihli Vedat Şorli mahkumiyeti varken “Cumhurbaşkanı’na hakaret” maddesine dayanan yargılamalar sürüyor. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014'ten bu yana hapis veya para cezasına mahkum edilen gazetecilerin sayısı 74'ü buldu. Geçen yılın aynı döneminde bu suçlamadan yargılanan 16 gazeteciden ikisi mahkum edilmişti.
Cezasızlık neredeyse sistemli!
30 yıllık gazeteci Uğur Mumcu cinayetinden “bombacı” denilen Oğuz Demir’in hala gıyaben yargılanıyor olması, bulunmamış olması, aynı zamanda iktidarın cinayeti çözmedeki iradesizliğini de gösteriyor.
Gözaltıyla şiddet gören AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’ın kendisinin yargılanması, ters kelepçeli şekilde ekip aracında tutulan bianet sitesi eski muhabiri Beyza Kural ile 10 Mayıs 2019'da Ankara'daki evinin önünde ağır şekilde darp edilen Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ'ın verdiği zorlu mücadele; Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin silahlı korumasına değil, bu kişinin saldırdığı gazeteci Sinan Aygül’e verilen “uzaklaştırma”, Şarköy’ün Sesi gazetesi yetkilileri Yakup Önal ve Deniz Önal’a yönelik şiddet ve daha pek çok örnek Türkiye’de gazetecilere yönelik suçlarda cezasızlığa giden taşları bir bir döşüyor.
Sansürle çürüyoruz! 449 online habere yasak
Ekim, Kasım ve Aralık aylarında Sulh Ceza Hakimlikleri ve Bilişim Teknolojileri Kurumu (BTK), hesap verme ve kamuoyunun bilgilendirme mekanizmalarının yokluğunda, yetkililer ve ayrıcalıklı çevrelerle ilgili çıkan 449 online haber ve içeriğe erişim engeli getirdi. Son üç ay, erişim engellemeleriyle de sınırlı kalınmadığı, gündem oluşturabilecek haberlerin “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla silinmesinin ve arama motorunda görünmez kılınmasının yaygınlık kazandığı bir dönem oldu.
“Bataklık” adlı uyuşturucu operasyonu da, her tür politik ve yargı yolsuzluğu haberleri de, özel harekat polisinin boşanma aşamasındaki eşini öldürmesi de, çocuk yaşta evlendirme ve cinsel saldırı gibi pek çok konu ve iddianın Türkiye’de gündeme getirilmesi “kişilik hakları” zırhına çarpıyor.
İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, BirGün gazetesi köşe yazarı Timur Soykan’ın gündem olan “Başsavcının rüşvet çığlığı: Çürüyoruz” başlıklı yazısına, yazıda ismi geçen İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun’un “kişilik haklarını ihlali”na dayandırılan başvurusu üzerine önce erişim engeli getirdi, ardından yazı ve haberler hakkında ‘içerikten çıkarma’ kararı verildi.
Hedefteki AYM “dezenformasyon”a göz yumdu
Hatay milletvekili seçilen avukat Can Atalay’a ilişkin ihlal kararı nedeniyle iktidar bileşenleri ve Yargıtay’ın hedefine giren Anayasa Mahkemesi (AYM), Ekim 2022’de yürürlüğe girdikten sonra 30’u aşkın gazetecinin soruşturma veya kovuşturma geçirmesi, dördünün tutuklanmasına zemin oluşturan "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" düzenlemesinin iptaline yönelik CHP’nin yaptığı başvuruyu 6’ya karşı 8 oyla reddetti.
Basın İlan Kurumu’nun (BİK) resmi ilan kesme cezalarıyla ilgili yeni başvurular alan AYM’nin Başkanı Zühtü Arslan, “Bireysel Başvurunun 11'inci Yılı Uluslararası Konferansı”nda iş yükünden şikayet etti: “AYM önünde halen maalesef 130 bin kadar bireysel başvuru bulunuyor. AYM'nin önündeki başvuru neredeyse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 46 ülkeden aldığı başvurunun 2 katı kadar”. AYM, yeni bir yargı yolu ihdas edilene kadar “makul sürede yargılanma” hakkına ilişkin başvuruları artık inceleme kararı aldı.
Ekim - Aralık döneminde AYM, yolsuzluk iddialarına ilişkin haber ve yazılarından hapse mahkum edilen Adıyaman Gerger Fırat sitesi haber müdürü Özgür Boğatekin’in “ifade ve basın özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine” hükmetti; Boğatekin’e mahkeme gideri dahil 39 bin 900 TL tazminat ödenmesine hükmetti. Diğer bir ihlal kararı da, Artı Gerçek sitesinde çıkan “Karakoldan 'Havan Mermisi' yanıtı: Deneme amaçlı biz atıyoruz” başlıklı habere erişim engeli getirilmesiyle ilgili alındı.
AİHM’den nihayet bir karar!
Ekim, Kasım ve Aralık aylarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), medya özgürlüğü kapsamında değerlendirilecek herhangi bir karar almadı. Bu dönemde, “haksız tutukluluk” olarak, darbe girişimi sonrası dokuz yıl hapisle cezalandırılan TRT Türkiye Haberleri müdürü Ersin Şanlı’nın “delilsiz tutukluluğu”nu 3 bin Euro tazminatla cezalandırdı.
RTÜK’ten 1 milyon 64 bin 350 TL ceza
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ekim, Kasım, Aralık 2023 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam 6 kez idari para cezası ve 5 kez yayın durdurma cezası verdi. Kurul, TV’lere toplam 1.064.350 TL idari para cezası verdi. Rapor döneminde radyolara yönelik bir ceza verilmedi.
RTÜK, yılın son çeyreğinde, Fox TV, Halk TV, SZC TV, KRT gibi ezici çoğunluğunu eleştirel kanalların oluşturduğu medya çevresine “yayın ilkelerine uymadıkları” iddiasıyla ağır para cezaları verdi. Gazetecilik meslek örgütleri RTÜK’ün iktidarın sopası haline geldiğini bildirirken RTÜK’ün muhalefet kontenjanından seçilen üyeleri, bu kararlara şerh düştüler.
Üç ayda 21 işten çıkarma
Ekim- Aralık döneminde en 21 medya çalışanı işten çıkarıldı ya da yayın kuruluşunun yayın çizgisinden doğan anlaşmazlıklar çerçevesinde işi bırakmak zorunda kaldı. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 72 idi.