CHP, eski gazeteci ve şimdinin Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül’ün MİT TIR’ları davasından 5 yıla mahkum edilmesi sonrası Meclis’e ‘gazetecilere yönelik baskı şiddet, tutuklama ve ceza uygulamalarının araştırılması’ için önerge verdi.
Genel Kurul’da önerge üzerine konuşan CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp sözlerine “Verilmiş benzer önerilerin akıbetini düşündüğümüzde önergenin olası geleceği hakkındaki fikrim, üzülerek söylüyorum ki, ne yazık ki çoğunluğun oylarıyla ret yönündedir. Ancak onlarcası verilmiş benzer önerilerin mevcut siyasi iktidarın oylarıyla reddedilmiş olması Türkiye'nin basın özgürlüğü sicilini de temize çıkarmıyor” diyerek başladı.
Ardından da Türkiye’nin Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) dünya basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında sondan 15. olduğunu hatırlattı. “İnşa ettiğiniz hukuk düzeni, sadece suç olmaması gereken gazeteciliği mahkûm etmedi, Erdem Gül’ün sizin geçmişinize kattığı kıymeti de mahkûm etti; bence vicdanlarınız sızlamalıdır” dedi.
AKP’yi 28 Şubat zihniyetine benzemekle suçlayan Konuralp, Bosna Hersek eski Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in “Savaşı öldüğünüzde değil, düşmanlarınıza benzediğinizde kaybedersiniz” sözleriyle iktidarı eleştirdi.
Konuralp “28 Şubatta size, sizin büyüklerinize ne yapıldıysa, onlara nasıl davranıldıysa Erdem Gül’e, Cumartesi Annelerine, Barış Akademisyenlerine, Gezi davası tutuklularına, Hatay Milletvekili Can Atalay'a, Selahattin Demirtaş'a aynısını yaptınız. Sizin için üzülüyorum ama beni sizin anlayacağınıza dair bir umudum yok” diye konuştu.
Doğan: Hepimizin ortak sorumluluğu
Saadet Grubu adına söz alan Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Demir de Konuralp’in yolundan gitti. Uğur Mumcu, Çetin Emeç ve Metin Göktepe ile birlikte katledilen tüm gazetecilerimizi andı. AKP iktidarını ifade özgürlüğünü kısıtlamakla suçladı:
Gazetecilere karşı uygulanan şiddet, ifade özgürlüğünü engelleyerek demokratik yapımızın temellerini sarsıyor ve basın özgürlüğünü tehdit ediyor. Bu durum, toplumumuzun demokratik değerlerine olan güveni zayıflatıyor ve demokratikleşme süreçlerimizi sekteye uğratıyor.
Bugün ülkemizdeki her bir gazeteci, toplumu derinden etkileyebilecek haber niteliğini taşıyan bir durumla karşılaştığında, daha haberi yazarken kendisini riske atmış olarak hissediyor. Katledilen gazetecilerimizin failleri bulunmuyor, bulunsa da gerekli cezaya çarptırılmıyor. Fakat bir gazeteci küçük bir sosyal medya paylaşımından dolayı bile yıllarca hapse mahkûm ediliyor.
Tutuklama ve ceza uygulamaları, gazetecilerin mesleklerini icra etmelerini engelliyor, ifade özgürlüğünü ve demokratik ilkelerimizi zayıflatıyor, hatta yok ediyor. Gazetecilerin yargılanması veya cezalandırılması, basın özgürlüğüne yapılan açık bir saldırıdır, demokratik toplumların geleceği için ciddi bir tehdit oluşturur. Bu nedenle, gazetecilere yönelik baskılarla mücadele etmek partisi, ideolojisi, dini, dili, ırkı ne olursa olsun, burada hepimizin ortak sorumluluğudur. Vakit kaybetmeksizin gazetecilere yönelik baskıların sona erdirilmesi için bir an evvel adımlar atmak zorundayız.
Hamşıoğlu: Bütün bunların sorumlusu, elbette iktidar
İYİ Parti Grubu adına konuşan Tekirdağ Milletvekili Selcan Hamşıoğlu da sözlerine “Basın özgürlüğü denildiğinde iki kelimelik bir fıkra dinlemiş gibi hissediyorum ben artık’ diyerek başladı. Üzerine konuşabilecek bir özgürlüğün kalmadığını savundu. Türkiye’nin 80 döneminde daha kötü bir durumda olduğunu söyledi:
“Niyet okuyuculuğuyla sansürde, 12 Eylül sonrası darbe yönetiminin bile ruhuna rahmet okutulmuş, yasakların mizahının yapılabildiği darbe günlerinden mizahın dahi yasaklandığı ileri demokrasi günlerine ironik, aslında trajik bir dönüşüm yaşanmıştır.
Serbest piyasa ekonomisinin olmadığı, gazetelerin kâğıdı dahi hükûmet izniyle aldığı günlerde bile olmayan şekilde, bugün sektörün tamamına yakını tek bir kişiye bağlıdır, Türkiye’de bugün artık sektörün kahir ekseriyeti tek bir medya patronuna bağlıdır.
Artık suçtan, suçludan ziyade, suçu ifşa eden gazeteciler hedef alınmakta, yargılanmakta ve hukuksuzca cezalandırılmaktadır; gazetecilerin hapsedilmesi sıradanlaşmış, vakayıadiye hâlini almıştır. Bütün bunların sorumlusu, elbette iktidardır.
Bütün kuvvetlerin tek elde toplanacağı bir sistem değişikliğini alkış kıyamet desteklerken ne zannediyorlardı? Yasama, yürütme, yargı bir kişinin iki dudağı arasında olacak ama basın özgürlüğü mü bırakılacaktı?
Bütün özgürlüklerin de temeli olduğu için, basını yeniden özgürleştirmek için üzerimize ne düşüyorsa yapmak zorundayız.
Çandar: Zor olacak ama aklınızı başınıza toplayın
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar da Erdem Gül’ün yargılanma sürecini hatırlattı. İfade özgürlüğü ihlallerinin ekonomiyi etkilediğini söyledi:
Erdem Gül’ü beş yıl hapse mahkûm ediyoruz ve ondan sonra bu ülkede bağımsız yargıdan, bağımsız hâkimlerden, hâkimlerin vicdanıyla karar vermesinden söz edeceğiz. Bu dava yani Erdem Gül’e 5 yıl hapis cezası verilmesiyle sonuçlanmış olan dava hem basın özgürlüğüyle ilgili, hem basına yönelik baskılarla ilgili, hem vatandaşların haber alma haklarıyla ilgili, hem de görüşülen yargı paketiyle son derece yakından ilgili.
Çünkü bu dava aynı zamanda Türkiye'deki hukuksuzluğun, hukuktaki keyfîliğin, yargı bağımsızlığının olmayışının bir simgesi. Aynı zamanda Türkiye'nin ekonomisini ve dış politikasını da birinci derecede etkileyen gelişmeleri ortaya koyuyor.
Nasıl biliyor musunuz? Gümrük birliğinin güncellenmesi ve vize serbestisi konusunda, Terörle Mücadele Kanunu’nda değişiklik yapılması konusunda Türkiye taahhüdünü yerine getirmediği için bunlar yapılmazken Türkiye'nin ekonomisi etkileniyor, dış politikası etkileniyor, ondan sonra da saçma sapan bir yargı paketiyle yüz yüze bırakılıyoruz ve bunun görüşüldüğü gün Erdem Gül beş yıl hapse mahkûm oluyor.
Şimdi, ‘Basın özgürlüğü hiç bu kadar iyi olmamıştı’ diye burada, bu Meclis çatısı altında sözler dinledik. Basın özgürlüğünün hiç bu kadar iyi olmadığı günlerden birinde ve tam da 8’inci yargı paketi görüşüldüğü sırada bir belediye başkanı bir gazeteci dokuz yıl önce beraat etmiş olduğu bir davadan beş yıl hapse mahkûm oluyor. Ben de size, bu basın özgürlüğünün hiç bu kadar iyi olmadığını övünerek burada tutanaklara geçirmiş olan siz arkadaşlarıma hitap etmek istiyorum: Aklınızı başınıza toplayın, zor olacak biliyorum ama Türkiye'nin selameti ve geleceği için aklınızı başınıza toplayın.
Önerge AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.