Türkiye Psikiyatri Derneği'nin (TPD) düzenlediği "Medyada İntihar" panelinde intihar haberlerinin medyada yer alışı ile toplumdaki intihar oranları arasındaki bağlantı ve bu haberlerin nasıl ele alınması gerektiği tartışıldı.
Dün (16 Eylül) Taksim Larespark Hotel'de gerçekleştirilen panelin açılışını TPD Başkanı Doç. Dr. Doğan Yeşilbursa yaptı.
Yılmaz: Vakaların yüzde 90'ında psikiyatrik rahatsızlık var
TPD Krize Müdahale ve İntiharı Önleme Bilimsel Çalışma Birimi Koordinatörü Tarık Yılmaz, Türkiye'de intiharların son 30 yılda yüzde 440 artarak ciddi bir soruna dönüştüğünü belirtti ve "Medyada intihar vakalarının tüm detaylarıyla, dramatize edilerek, görsel öğeler eşliğinde sunulması, intihara eğilimli insan üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor" dedi.
Yılmaz, yaptıkları bir tarama sonucunda haberlerin çoğunluğunda isimlerin ifşa edildiğine, intihar konusunda yardım alınabilecek yerler hakkında bilgi verilmediğine ve uzman görüşlerine hiç başvurulmadığına dikkat çekti. "Kimse aslında sevgilisi terk ettiği için ya da karnesindeki kötü notlar yüzünden intihar etmiyor. Vakaların yüzde 90'ında psikiyatrik rahatsızlık tanısı var. Basit sebeplere bağlanınca, intihar kolaylaşıyor."
Yılmaz'a göre, "haberi yaparken sağlık uzmanlarıyla birlikte çalışılmalı, yalnız gerekli bilgilerle yetinilmeli, yönteme değinilmemeli, intihar davranışına yönelik alternatifler vurgulanmalı ve intihar hiçbir zaman yüceltilmemeli".
Kocabıyık: İntihar bulaşıcıdır
Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği (ESMD) Başkanı Ziyneti Kocabıyık, haberlerde "sosyolojik boyut belirtilmeli, kamu yararı gözetilmeli" gibi yazı işleri kararlarının belirsiz kaldığını söyledi ve "İntihar bulaşıcıdır, Avusturya'da intihar haberlerinin yasaklanması sonrası vakaların yüzde 80 azalması, intiharın medyada yer alması ile gerçekleşmesi arasındaki doğrudan ilişkiyi ortaya koyuyor" dedi.
Oturumu yöneten TPD İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Doğan Şahin de "Boğaz Köprülerindeki intiharlarla ilgili haberler kesildiğinden beri intihar oranları büyük ölçüde azaldı" diyerek bu ilişkiyi doğruladı ve tüketim kültürünün etkilerine dikkat çekti: "15-25 yaş arası intihar oranlarının hem yoğunlukta olduğu, hem de artmakta olduğu bir grup. Tüketim kültürünün sürekli körüklenmesi ile gençler daha çok paraya ihtiyaç duyuyor ve yalnızlaşıyor."
Güneş: Gazeteciler Bildirgesi güncellenmeli
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş ise, "TGC Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nde Doğru Davranış Kuralları başlığında intihar olaylarına değiniliyor" dedi ama bunların güncellenmesi gerektiğinin de ortaya çıktığını söyledi.
Televizyonlardaki sorunların başında da, haber merkezlerinde sağlık muhabiri ve editörü bulunmamasını gösteren Güneş, "Görüş alınırken uzman hekimler yerine medyatik hekimlerin tercih edilmesi de zarar veriyor" dedi.
Oturumun sonundaysa Şahin, bir sonraki adımda TGC, TPD ve ESMD olarak intihar ve medya konusunda bir ortak bildirge hazırlayacaklarını duyurdu, Yeşilbursa da sağlık ve medya arasındaki işbirliğini arttırmak için etkinlikler düzenlemeye devam edeceklerini belirtti.
Hicklin: Gazeteci maksimum çekinceyle davranmalı
Panele İsviçre'den canlı video bağlantıyla katılan Basler Zeitung Gazetesi Bilim Kurulu Başkanı Martin Hicklin, intihar haberlerinin yayınlanmasında iki noktanın çok önemli olduğunu söyledi: Özel hayatın korunmasına gösterilen önem ve haber kriterlerine uyum.
"Gazeteciler intihar vakasını haber yapmadan önce maksimum çekinceyi göstermeli ve haberi yapacaksa, en basit ve yoksun bilgilerle, ayrıntılara değinmeden haberi yapmalı. Öznenin kişisel bilgileri ya da özel hayatıyla ilgili bilgiler verilmemeli" diyen Hicklin, intiharın "başarılı" olması gibi kelimeleri kullanmamaya dikkat etmek gerektiğini söylüyor.
Aynı zamanda gazetenin eski yayın yönetmeni olan Hicklin, intihar vakalarının hangi durumlarda haber yapılabildiğini ise şöyle sıraladı:
İntihar vakası ancak kamuya açık bir alanda gerçekleşirse ve dikkat çekici bir durum yaratırsa (Şahsi alandaki vakalar polis tarafından bildirilmiyor)
Çok ekstrem durumlarda olmak üzere, eğer intiharda ilgi çekici bir eylemde bulunulduysa,
Özneler politik ya da tanınmış kişiler ise,
Vaka, kriminal bir durumla (rehin alma gibi) iç içeyse,
İntihar, politik bir protesto eylemi olarak gerçekleşmişse,
Vakayla ilgili manipülasyon veya yalan haberler söz konusuysa düzeltme için.
Hicklin'in verdiği bilgiye göre, bu ölçütlere uyulmadığı durumlarda, istenilirse bir etik kurula başvurulabiliyor. Gazetecilerin bu kurul tarafından uyarılması imajlarını sarsabiliyor. (EÇ/TK)